bunun bir de garip bir versiyonu vardir. psikolojisi bozuk psikoloji hocasi vizesi 50 diye finale de 50 verir, ustune de soyle bir aciklama yapar;
- napabilirim, kagidin 70 ama 50 verdim cunku vizen dusuk *. fd'yle biraktim ben de seni. *
+ oldu, saygilar. *
vizenin yüzde 30'unun, finalin yüzde 70'inin etkili olmasından ya da birinci vizenin %30, ikinci vizenin %30, finalin %30 ve projenin %10 etkili olmasından daha iyi bir durumdur zannımca.
(bkz: based on a true story).
(bkz: dengesiz).
açık öğretim fakültesi için vizelerin yüzde 30, finallerin yüzde 70 etki ettiği düşünülürse aslında avantajlı durum.
(bkz: örgün öğretimin kıymetini bilmek)
bu yuzdendir ki turkiye'de universiteden cikan genc beyinler hayata atildiginda sudan cikmis baliga donuyor.kardesim 0 yuzde 60'i 20 derece kir yerine kisisel odev koy, vizeyi 20'ye indir grup calismasi koy gercek hayattan.ogrenciler biraz calissin hayatta gercekten cikacak seyleri pratikte yapsinlar, sonra da universite mezunlarini begenmezsiniz.koyma bu adamlara donemde 8-10 ders, sanki cok koydun da cok mu ogrenecekler.10 tane sinavi anca ezberleyerek gecersin, hepsini mumkun degil ogrenemezsin, o genclere de ogretemezsin.
demem o ki yilda 20 tane ders aldirmaktansa ogrencilere 10 tane aldirin.ama o 10 ders(donemine 5-5) de odev, koy,prezentasyon koy ,arastirma odevi koy.
simdi bazi universitelerde bu yapiliyor ki cok fazla oldugunu zannetmiyorum.ama kitaptan sirf ogretmektense pratige gercek hayat yogunlastirsalar ogrencileri, ciktiklarinda o kapidan is hayatinda uzayli taklidi yapmazlar.sen isveren memnun olursu, ogrencin mezun oldugunda kendine guveni olur, hoca olarak sen de ogrencinle gurur duyarsin.cok mu zor?