lisenin son yıllarıydı sözlük. kazansam da üniversiteli olsam diyordum hep. hep görürdüm üniversitelileri. oturmuşlar bir cafede, yanlarında kahve, önlerinde notlar. birlikte çalışan bir grup. arada gülmeler eğlenmeler sonra derse gömülmeler filan. çok güzeldi be sözlük. sınav filan yoktu çünkü, vize vardı, final vardı. "vay anasını ne karizmatik isimler be" diyordum. üniversiteli arkadaşlarıma ne zaman sorsam hadi şuraya gidelim mi diye, vizem var diyordu. cümlede duruşlarında bile bir asalet vardı sözlük. ah diyordum bende geçsem üniversiteye de böyle havalı bir bakış atıp "benim vizelerim var" filan desem de bu kelimeyi bir cümle içinde kullansam diyordum. şimdi geçtim üniversiteye. geldi vize haftası. artık vize kelimesini duymak bile istemiyorum sözlük. ah ahh hayat insana neler neler yaptırıyor, nerelerden nerelere getiriyor sözlük. sen sen ol, sakın üniversiteyi kazanma sözlük. lise mezunları da güzel işler buluyor artık önemli olan kendini geliştirmen zaten sözlük. o zaman bütün kapılar sana açılır.
altanlarla beraber yarın 4 sınavı olan ama hala sözlükten vazgeçirmeyen daha bunun finali de var diyerek boşverilen sınavlardır. üniversitenin belasıdır.
her dersten 200 sayfa olsaa....10 ders olduğunu düşünürsek...10 gün kaldığını düşünürsekkkk...iyiymiş ya.hallederiz , diye avunan öğrenciye götürür bizi.
pek yakında görüşeceğimizi pano pano ilan eden zırvalık.
nescafe sponsor olsa belki de her şey daha kolay olurdu.
saat 5 sularında komplesi bitmiş sınavlar topluluğu.3 sınıfta olup alttan bir ton dersimin olduğu dönemde baya stresli geçen sınavlardı.bitişinin şerefine bir olmeca açacaz artık.*
bahar aylarının gelmesinden dolayı çalışma isteksizliği sonucu geçilemeyecek sınavlardır.
herkese zihin açıklığı ve konsantrasyon diliyorum. şahsen çok ihtiyacım var. odaklanamıyorum. *