insan sesine en yakın,yaylı grubundan bir çalgı aletidir.kemandan haylice büyüktür,normal kemanda gıdının hemen altına konan tarafı,cello da ancak yere konabilir,öyle kolay kolay da ele avuca gelmez, diğer adı ise viyolonseldir. do,sol,re ve la sesleri ile akord edebilirsiniz.http://www.melodik.net/ca...d=52&calgi=Viyolonsel
(bkz: viyolonsel)keman ailesinin (bkz: viyola)'dan bir oktav pes sesli olanı.gövdesindeki madeni çubukla yere dayanarak ve bacaklar arasında çalınır.dört tellidir.teller beşli aralıklarla do-sol-re-la seslerine akort edilir.
violonsel'in atası viola de gamba dır ilk zamanlar perdeli 6 telli bir çalgı olarak ortaya çıkmıştır sonra müzikal beklentiler doğrultusunda perdesiz ve 4 telli halini almıştır.
çello. solo bir enstrümandır. insan sesinin üç türünü de barındıran bir enstrümandır. duyguları en belirgin ortaya çıkaran enstrümandır (insan sesini barındırdığından kaynaklıdır). Gizemli, duygusal, yumuşak, kırgın, içe dönük tınıları seslendirir. yaylı çalgılarda ikinci sırada yer alır.
Viyolonsel ya da çello, keman ailesinden dört telli ve bas sesli bir çalgıdır. 16. yüzyılda ilk örnekleri Fransa'da ortaya çıkan bu çalgının şekli kadın vücudunu andırır. Başlangıçta beş telli olarak yapılan bu çalgı, önceleri orkestrada bas sesleri desteklemek için kullanılmıştır.
sarıldığımda benimle ağlayıp benimle gülen bir sevgili gibi. bir elim saçlarında, bir elim belide... mutluluklarım, hüzünlerim, korkularım, öfkelerim, huzurum, karmaşalıklarım... hep yanımda.
kadının bacak arasına alarak çalıyormu, sevişiyormu ulan bu, dememe neden olan ama apocaliptica yorumu ile budur işte dediğim, son zamanlarda giderek bir enstrüman olarak görülmekten ziyade teoman kliplerinde ve bazı avrupalı şarkıcıların kliplerinde minicik etek giyen hatunun, eteğin minik olması yetmiyormuş gibi koca aleti (viyolonsel) bacaklarının arasına alarak viyolonselin cüssesi nedeni ile frikik verme derdininde olmadığı bri enstrümandır. sanırım artık sadece bir aksesuardır.
Çello çalarken müzisyenin aldığı oturuş pozisyonu nedeniyle, 20. yüzyıldan önce çok az kadın çellist varmış ve o zamanlar enstrümanı dizlerin arasında tutmak, 'zarif olmayan' ve 'bir kadına yakışmayan' şeklinde yorumlanırmış.