yaylı çalgılar ailesinin**** gelişimini en erken tamamlamış üyesidir. bu da demek oluyor ki aslında en eskisi. bundan önce tarihte viola da gamba adlı hem viyoladan biraz daha büyük hemde viyolonsel gibi çalınan başka bir türü vardı, ve ya keman bugün ki ebatlarında ve teknik sorunlarının bol olduğu dönemindeydi. ardından viyolanın gelişmesiyle ebat, büyüklük ve ağırlık olarak kurallar benimsenmiş ve ardından keman ve viyolonsel gelmiştir. bu yüzdendir ki viyola iki kardeşinin özelliklerini barındırır. keman tekniği ile çalınır ancak viyolonsel akordunu kullanır. arada kalan bir saz olduğu içinde repertuvar olarak asla keman ve viyolonsel ile yarışamamıştır. ancak tüm oda müziği ve orkestrada onsuz bir eser düşünelemez. çünkü sahip olduğu alto sesi sayesinde yeri gelir kemanlara* yeri gelir viyolonsel ve kontrabasa* eşlik eder.
ayrıca enstrumanlar alemi içinde esprisi ve fıkrası en bol olanıdır. barok, klasik ve hatta modern dönemlerde orkestra eserlerinde kendisine çok iş düşmeyen partiler yazıldığı iddiası ile ortaya çıkan bu fıkralar, genel bir kanı olan keman çalamayan müzisyenin 'aman canım viyola işte' diyerek viyolacı yapılmasıyla tavan yapar.
ülkemizde klasik müzik kültürü sağolsun, en az tanınan enstrumanlardan bir tanesidir. kesinlikle yolda size soru soranlara 'ben viyolacıyım' demezsiniz. çünkü bir süre sonra anlatmaktan yorulur ve 'keman çalıyorum' dersiniz, işin içinden sıyrılırsınız. aslında almanya'da bile viyola'nın ne olduğunu bilmeyen bir kişi gördükten sonra bu 'türkiye'de viyolacı olmak' konu başlıklı derdim bir nebze azalmıştı.
hakkında anlatılacak birçok hikayeye, fıkraya ve tarihe sahip olan bu güzel enstrumanı hakkını vererek çalan türkiye'den ve dünya'dan birkaç isim;
keman ailesinin alto olanıdir.boyu kemandan büyükçe,ses tonu ise kemandan 5 ses daha pestir.telleri do-sol-re-la olarak akort edilir.senfoni ve oda orkestralarında, yaylı çalgılar dörtlülerinde yer alır.