turist gözüyle mükemmel, burada yaşayan biri olarak "ulan yedin bitirdin beni" sözlerinin muhatabı olan şehir. az önce üzerimdeki tişörtle cımcızlak kalıp iliğime kadar yağmuru yediğim için mi böyle konuşuyorum bilemiyorum ama bu şehir insanı cidden boğuyor, üşütüyor. belki de ben boğuluyorumdur da viyana'ya bok atıyorumdur.
şu an tam gaz euro 2008'e hazırlanmakla meşgul. final maçı viyana'da oynanacak. Ring olarak adlandırılan Ve Viyana merkezini çepeçevre saran güzergah şampiyona boyunca taraftarların gözde yerleri olacak. özellikle de rathaus *'tan heldenplatz'a kadar olan olan alan futbol maçlarının toplu bir şekilde izlenebileceği yerlerden.
ayrıca her yıl olduğu gibi bu yıl da haziran ayında tuna nehri festivalleri düzenlenecek. futbol şampiyonası ile birlikte nasıl bir izdiham olabileceğini düşünemiyorum bile. ***
cok farkli kültürleri ve bu kültürlerden etkilenen insanlari bünyesinde barindiran tuhaf sehir, örnekle aciklamak gerekirse;
x ve y kisilerinin aksam ci$leri gelmistir ve olaylar gelisir.
x: olum karlsplatzdayiz, nerde i$icez, gidelim bir mc'e
y: siktir et lan, surda agaclarin dibine yapariz aq
x: olum manyakmisin, burda olmaz
y: tassaklarin patlasin ozaman
x: siktir lan, ben opera dinliyerek isicem.
x ki$isi opera müzigi esliginde 50cent ödeyerek, doyasiya isemektedir... heladan cikilir, sira y dedir, ama y sinirlenmistir ve pislik yapacaktir...
y: sira bende, nihahhahahaah
5 yildizli bir otelin hemen önünde, yol kenarinda bulunan yesillige isemeye baslar hayavn, ki millet yemek yemektedir, ve net bir sekilde görülmektedir...
x 50 centten olur, y büyük bir zevkle zenginlere meydan okur.
bu hikayedeki mal x ki$isidir.
kültür konusu: ayni tarihlerde, ayni sartlarla avusturya/viyana macerasi baslayan bu iki kisinin, viyanadan ögrendikleri, opera ve isyan.
kucuk ulkenin avusturya'nin buyuk baskentidir. tuna nehri'nin kiyisinda yeralan viyana genis caddeleri, katedralleri, cesmeleri, opera binalari ve gunumuze kadar ayakta kalmayi basarmis olan gorkemli saraylariyla avusturya'nin gecmisteki gucunu simgeler. eger viyana'da eglenmek istiyorsaniz bir nevi devasa bir lunapark olan prater'e mutlaka gitmelisiniz. orada bulunan dev donme dolaba binebilecek kadar cesursaniz kenti kusbakisi gorme sansini yakalamis olursunuz. viyana'yi yanlizca eski bir imparatorlugun baskenti ve eglence merkezi olarak gormemek gerekir. viyana ayni zamanda kimya, deri, cam giysi, sigara, motor, muzik aletleri v.b. ureten buyuk bir sanayi merkezidir.
çok düzenlidir. bir süre ayak uyduramadıktan sonra, başka şehirlerdeki karmaşa size batmaya başlar. tramvay, metro ya da otobüslerde karşı koltuğunuzda oturanın türk olma ihtimali %50dir. yol sorun sizi gideceğiniz yere kadar bırakır hemşehriler. Dünyanın en güzel bahçelerine sahip olan Schönbrunn Sarayını gezmeyi ve bahçelerinde 3-5 saat geçirmeyi sakın unutmayın. viyana'yı siz fethedin gelin*
(bkz: vienna)
başlık yönlendirmesi nedeniyle buraya yazmak zorunda kaldığım bir the fray şarkısı. how to save a life albümünde yer alır. sözleri de şöyledir:
The day's last one-way ticket train pulls in
We smile for the casual closure capturing
There goes the downpour
Here goes my fare thee well
There's really no way to reach me
There's really no way to reach me
There's really no way to reach me
'Cause I'm already gone
Only so many words that we can say
Spoken upon long-distance melody
This is my hello
This is my goodness
There's really no way to reach me
There's really no way to reach me
There's really no way to reach me
'Cause I'm already gone
Maybe in five or ten yours and mine will meet again
Straighten this whole thing out
Maybe then honesty need not be feared as a friend or an enemy
This is the distance
And this is my game face
There's really no way to reach me
There's really no way to reach me
Is there really no way to reach me
Am I already gone?
avrupa'da türk izinin en yoğun olarak yaşandığı kenttir.şöyle ki viyana'nın çoğu yerinde özellikle ikinci kuşatma esnasında yaşadığı yoğun taarruzlar ve şehir halkının türkler hakkında edindiği yanlış bilgilerin izlerini günümüzde dahi görmek mümkündür.kimileri bu gavur millet üzerine korku salmış olmamızı iftiharla anlatır;ne var ki şehri fethetmeye kalkışmış insanların torunları olarak avusturyalılar tarafından bugün bile barbar korkunç türkler olarak nitelendirilmek bizler için üzücü olsa gerek.
iki gencin bir trende tanışarak başladığı, bir günlük dolu dolu bir aşka tüm harikulade mekan ve sokaklarıyla ev sahipliği yapmış ya da yaşanmış bir hikayesi daha olmuş bir şehir; Viyana... (Before Sunrise)
1529 ve 1683 senelerinde, osmanlı ordusu' nun 2 kez kuşatıp düşüremediği, avusturya başkenti. 18. yüzyılda harika çocuk mozart ve beethoven gibi birçok ünlü besteciye ev sahipliği yapıp müziğin de başkenti olmuştur.