kucuk ulkenin avusturya'nin buyuk baskentidir. tuna nehri'nin kiyisinda yeralan viyana genis caddeleri, katedralleri, cesmeleri, opera binalari ve gunumuze kadar ayakta kalmayi basarmis olan gorkemli saraylariyla avusturya'nin gecmisteki gucunu simgeler. eger viyana'da eglenmek istiyorsaniz bir nevi devasa bir lunapark olan prater'e mutlaka gitmelisiniz. orada bulunan dev donme dolaba binebilecek kadar cesursaniz kenti kusbakisi gorme sansini yakalamis olursunuz. viyana'yi yanlizca eski bir imparatorlugun baskenti ve eglence merkezi olarak gormemek gerekir. viyana ayni zamanda kimya, deri, cam giysi, sigara, motor, muzik aletleri v.b. ureten buyuk bir sanayi merkezidir.
cok farkli kültürleri ve bu kültürlerden etkilenen insanlari bünyesinde barindiran tuhaf sehir, örnekle aciklamak gerekirse;
x ve y kisilerinin aksam ci$leri gelmistir ve olaylar gelisir.
x: olum karlsplatzdayiz, nerde i$icez, gidelim bir mc'e
y: siktir et lan, surda agaclarin dibine yapariz aq
x: olum manyakmisin, burda olmaz
y: tassaklarin patlasin ozaman
x: siktir lan, ben opera dinliyerek isicem.
x ki$isi opera müzigi esliginde 50cent ödeyerek, doyasiya isemektedir... heladan cikilir, sira y dedir, ama y sinirlenmistir ve pislik yapacaktir...
y: sira bende, nihahhahahaah
5 yildizli bir otelin hemen önünde, yol kenarinda bulunan yesillige isemeye baslar hayavn, ki millet yemek yemektedir, ve net bir sekilde görülmektedir...
x 50 centten olur, y büyük bir zevkle zenginlere meydan okur.
bu hikayedeki mal x ki$isidir.
kültür konusu: ayni tarihlerde, ayni sartlarla avusturya/viyana macerasi baslayan bu iki kisinin, viyanadan ögrendikleri, opera ve isyan.
turist gözüyle mükemmel, burada yaşayan biri olarak "ulan yedin bitirdin beni" sözlerinin muhatabı olan şehir. az önce üzerimdeki tişörtle cımcızlak kalıp iliğime kadar yağmuru yediğim için mi böyle konuşuyorum bilemiyorum ama bu şehir insanı cidden boğuyor, üşütüyor. belki de ben boğuluyorumdur da viyana'ya bok atıyorumdur.
şu an tam gaz euro 2008'e hazırlanmakla meşgul. final maçı viyana'da oynanacak. Ring olarak adlandırılan Ve Viyana merkezini çepeçevre saran güzergah şampiyona boyunca taraftarların gözde yerleri olacak. özellikle de rathaus *'tan heldenplatz'a kadar olan olan alan futbol maçlarının toplu bir şekilde izlenebileceği yerlerden.
ayrıca her yıl olduğu gibi bu yıl da haziran ayında tuna nehri festivalleri düzenlenecek. futbol şampiyonası ile birlikte nasıl bir izdiham olabileceğini düşünemiyorum bile. ***
savaşacak hiçbir askeri kalmadığı için hitler'e savaşmadan teslim olmuş şehir.bu nedenle şehir yıkıma uğramamıştır.volkstheater üzerinde kızıl yıldız vardır.
bir türk arkadaşa "buranın biraları nasıl?" diye sorduğumda, "56 çeşit bira içtim ve hala içmediklerim var, hepsi birbirinden güzel" cevabını aldığım şehir.
adres sormak icin girilen herhangi bir marketin %50 olasiliklara turklere ait olduğu şehir. sehrin en güzel kiliseleri adanali, kayseri 38, çarşı gibi yazılarla süslenmektedir.
en gezilesi yeri 1.viyana ve civarıdır bizim istiklale benzer fakat buradaki bütün binalar tarihi eser kapsamına girdiğinden binaların dış cephelerinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır sadece içleri yenilenmektedir bu sebepten dolayı tarihi dokusu bire bir korunmuş bir şehirdir.
türkenstrasse isimli sokağının köşesindeki binanın avusturya savunma bakanlığı binası oluşunda ince bi "nasıl da vermedik şehri he" serzenişi sezdiğim, binanın üstüne kocaman bir ":P" işareti yapsalar tam olurdu dediğim klasik müzik şehridir. parkların girişlerinde falan mozart giyimli perukalı elemanlar size akşam operadaki konsere bilet satmaya çalışırlar ki, biletler genelde 25 euro kadardır. değer mi değmez mi kişiye kalmıştır, şehir müstesnadır.