hiç birşey olmazdı. fransız devrimiyle doğan milliyetçilik akımları ile osmanlı devleti'nin kafkaslara kadar uzanan sınırları bulgaristan'a kadar nasıl küçüldüyse yine aynı şekilde olacaktı. artı bir de türklere olan avrupa'daki kin ve düşmanlık bugünkinden daha yukarılarda olacağı da kesindir.
viyana'yı almak sekülerizm manasında Avrupa'nın ulaştığı değerlere ulaşıp moderniteye uyum sağlamaya neden olsaydı eğer devletin ömrünü düşünülenden fazla uzatırdı.
Ha sadece fetih ve viyana ötesi düşmanların başını ezmeye neden olsaydı ömrü biraz daha fazla uzatırdı lakin hiçbir sömürgesi olmayan, haliyle ekonomik manada hiçbir geliri olmayan, yönetim tarzı açısından çağ dışı kalmış ve bütün batının pakt oluşturup düşman olarak gördüğü osmanlı'yı o haliyle hiçbir güç yok olmaktan kurtaramazdı.
Osmanlı'nın en büyük sorunu sekülerleşmeden de öte imparatorluklar çağının kapandığı, sömürgeyle sınırsız kaynaklara ulaşan düşmanların zamanında imparatorluk olarak devam etmesidir.
gavur iş gücünün masrafsız kaynakların sınırsız olduğu sömürgelerinde devamlı Artı ekonomik değer, ham madde elde ederken osmanlı malesef ki eli çükünde kalmıştır.
ileri gelenlerimiz ünlü operalara, gidip " ben böyle operanın içine tükürürüm" diye demeç verirlerdi. tuna nehrinden su getirip ankara' nın susuzluk sorununu çözerdik. parkları, bahçeleri, kafeleri yıkıp otopark yapardık.