çok berrak bir suyu vardır. böyle uzun sarı saçlı bakireler koşar iki yakasında. kelebekler uçuşur, lir çalan insanlar falan. bir masaldan fırlamış gibi...
ikinci dünya savaşının en çetin yılları...
polonya nazi işgali altında. polonya başbakanı ülke hazinesi ve birkaç bakanı ile canını zor kurtarmış ve londraya sığınmış.
müttefik devletler nazilerin bu ilerleyişini durdurma planları yapmakta ve polonya'nın savaş sonrasını konuşmakta.
bu esnada mağlup polonya başbakanı söz alır.
"efendiler benim ülkem polonya ne zaman huzura kavuşur bilirmisiniz? türk akıncılarının atları yeniden vistül'de su içtiklerinde..."
bu tarihi laf salonda derin bir sessizlik ortamı yaratmıştı.
neticesinde savaş sonunda polonya nazi işgalinden kurtuldu. kurtuldu kurtulmasına lakin savaş sonrasını takip eden 50 sene sovyet himayesine girdi. hatta ve hatta sscb ve peyklerinin yer aldığı ittifaka başkentinin adı verildi; varşova paktı.
soğuk savaş sonrası ise zincirlerinden boşalırcasına küreselleşmeye, liberalleşmeye soyundu polonya.
ve bunun için olmazsa olmaz ritüel olan küresel çete emperyalistlerinin kucağına oturdu bir daha kalkamamak üzre.
işte bu polonya şimdi de abd'nin füze kalkanı projesi dahilinde iki süper gücün tam arasında ikinci dünya savaşının başbakanlarının söylediği lafı bir kez daha analiz etmeli;
"polonya'ya huzur anca türk akıncı atları vistül'de su içtiğinde gelir."
peki türk atları vistül'de su içebilir mi yeniden?
türkiye bağımsız, bağlantısız ve yurdunu seven insanlara sahip bir ülke olduktan, atatürk ilke ve inkilaplarına yürekten bağlı olduktan sonra neden olmasın?...
1308-1466, 1793-1806, 1815-1918 ve 1939-1945 arasında aşağı çığrının tamamını, 1224-1308, 1466-1793, 1806-1815 ve 1918-1939 arasında kısmen elinde tutan almanların weichsel dediği polonya'nın en uzun nehri.