viskningar och rop

entry4 galeri0
    1.
  1. kanserli bir kardeş etrafında dönen, aile içi ilişkilerin sorgulandığı bu bergman şaheserinden sonra bir kez daha anladım ki ben kanser olmak istemiyorum. bir kez daha bıraktım sigarayı. bir kez daha spora iyice asılmaya karar verdim. yaşam tarzıma muhtıra verdim, darbe yaptım, ergene kondum. varoluşumu sorgulayarak yaşıyor oluşum, sağlığımı sikip atacağım manasına gelmiyor değil mi camus? sen de futbolu severdin, bakma öyle ters ters! öte yandan kanserin en büyük dostu gam'dı belki de, onu nasıl bırakacağız? neyse ölmeye yakın intihar ederiz canım. iyi fikir.

    çığlıklar ve fısıltılar'da bergman yine insanların tüm gerçek tabiatını ve hayata karşı duruşunu ortaya dökmeyi amaçlıyor. iyilik, kötülük, bencillik, kıskançlık, ölüm korkusu, ölü korkusu, seks, aldatma, sınıf çatışması bir oya gibi işleniyor adeta. işte bu yüzden sinema tarihinin en harbici yönetmenlerinden biri, insanlık tarihinin en başarılı antropologlarından biri oluveriyor.

    karşısındaki insanlarla konuşurken veya susuşurken pat diye "ne düşünüyorsun şu anda?" diye soran bir abla figürü vardı filmde. acaba günlük hayatta insanlarla iletişirken bu soruyu sorabilsek, yanıtı da alabilsek hayat nasıl olurdu ben de onu düşünüyorum şimdi. ne dersin, nasıl olurdu sence ey kim olduğunu bilmediğim, bilmek de istemediğim okuyucu? (ne düşünüyorsun şu anda?)
    5 ...
  2. 2.
  3. tüylerimi diken diken eden en iyi bergman filmlerinden biri.kanserli bi kızkardeş, iki ablası. ikisi de birbirinden nefret etmiş, uzak durmuş. birbirlerine her yaklaşmak istediklerinde egolarına yenilmiş, hırslı iki kadın. kardeşlerinin hastalığı bile bencilliklerinden sıyrılmalarına yetmemiş. kardeşlerinin hasta haliyle fısıldadığı haykırışlarını duyamamış iki kadın. çünkü sadece kendi iç seslerini dinlemekle meşguller. bergmanın kadın psikolojisini, en başta insan psikolojisini derinden analiz ettiği mükemmel yapıt. ve doğanın renkleri. jean luc godard gibi bergmanda da renklerin bir dili olduğunu düşündüğüm film. bu filmde çok şeyi anlatan renk: kırmızı.
    1 ...
  4. 3.
  5. Agnes son günlerini yaşayan bir kanser hastasıdır.Bu yüzden kardeşleri Maria ve Karin hizmetçileri Anna ile Agnes'e bakmaktadırlar.Bu üç kız kardeş arasında çocukluklarından beri iletişimsizlik hakim.Bu yüzden Maria ve Karin ne ölüm döşeğindeki kız kardeşleriyle ne de birbirleriyle gereken sıcaklığı bir türlü yakalayamazlar.Ölüm bu kardeşleri bir süreliğine yakınlaştırsa da sağlam bir bağ kuramazlar ve bu yüzden kısa süre sonra tekrar aralarındaki bağ kopar.Filmdeki en saf ve sevecen karakter ise hizmetçi Anna.Bu yüzden Agnes ile tek gerçek bağ kuran kişidir ve anne rolü ona kalmıştır.Filmin sonlarına doğru erkek ve burjuvazi eleştirisi de mevcut.Karakterler iç dünyalarında çok değişken.Bu yüzden hep yüzlerinin bir tarafı karanlıkta.Hele Karin rolündeki Ingrid Thulin'in kardeşi Maria ile olan konuşması var ki saniye de bir karar değiştirip farklı iki kişiymiş gibi konuşur,insanı hayrete düşürür.Burdaki performansına şapka çıkarmak lazım. Görüntüler tablo niteliğinde,oyunculuklar üst düzey.Kısacası diğer Bergman filmleri gibi bu da muhteşem.Aile içi hesaplaşmaları hesaba katarsak bu filmi Güz Sonatının(Höstsonaten) kardeşi sayabiliriz.Ayrıca Tarkovskinin en beğendiği filmlerden biriymiş.
    0 ...
  6. 4.
  7. Tamamıyla bir sanat filmi. Az replikler, fazlaca göze batan abes dekor. ingmar bergman balonuyla yüzleşmek istiyorsanız açın ve izleyin.

    Bu filmi beğenen adam martin scorsese falan değilse, ortam yapmak amacıyla söylüyordur.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük