ilk içişimi hatırlarım.
tadından bihaber bardağı dikivermiştim. aman yarabbi. sıkıştırılmış ejderha nefesi.
ben böyle bir yanma hatırlamıyorum. 1 saat böğürdüm ölücem diye düşünmüştüm. zira denediğimde evde kimsede yoktu.
iç ses;
-ulan ulan galiba alerjim falan var benim bu şeye, geberiyorum lan...
10 dk. sonra iç ses;
-alerji değilmiş o ya tadı öyleymiş...
şimdi sek içmem cesaret edemiyorum ama kolayla falan iyi gidiyor.
ateşinizi derinden ama hissettirmeden artıran, çikolata ve sek olarak tüketilirse *güzel bir şekilde çakırkeyif, sarhoş ve sızmış evrelerini bünyenize göre yaşayabileceğiniz alkollü içkidir... biraz resmiyet ve burjuva barındırır içenler...
sonunu izleyicinin imgeseline bırakmış hazin bir ispanyol filminin de adıdır. insan gücü ile çalışan küçük çorap atölyesinde kazandığı üç beş kuruşa fazlasıyla bağlı yaşlı bir adamla atölyede çalışan sadık ve sessiz bir kadın arasında geçen, filmin ortalarına doğru adamın erkek kardeşinin ziyareti ile evcilik oyununa başlayan adam ve kadının geçirdikleri zamanı anlatan hazin bir filmdir. fotoğraf çekilirken fotoğrafçıya bizde ki gibi "peynir" değil de "viski" demeleri filme adını vermiştir.*
çetin altan romanıdır. farklı isimler takıp, farklı karakterlermiş gibi gösterdiği karakterlerle tek bir kişiyi anlatır. bu kişi zamanın ülke eğitim düzeyi olarak-şahsı ve ailesi olarak- ortalamanın üstündedir.
çocukluğu yatılı okullarda geçer, izin günlerinde gezip tozduktan sonra akşam saatlerinde dönerken okula, binalara, pencelerinden ışıkları gözüken evlere bakar ve evlerden birinde olmanın arzusunu yapayanlız bir çocuğun hissiyatıyla anlatır bize cetin altan.
ayrıca bu karakter(ler)in cinsel ve duygusal hayatını da inceler bizim için çetin altan. çocuğun cinselliği keşfini, gencin duygusal olarak hayal kırıklıklarını ve bunun üzerine razı olmasını beğenmediklerine cinsel olarak. sonunda da her insan gibi soğumasını hepsinden ve belki de cinsel olarak bir başa dönüş.
bir aydındır çetin altan ın romanındaki aynı zamanda, ve üzülmektedir iki açıdan ; hem üzülmektedir kendi haline çünkü uğruna mücadele ettiği, düşündüğü -kafa yorduğu en azından- insanlar, o insanlar değerini bilmemektedirler. hem de o insanlara üzülmektedir, o insanlar kendi iyiliğine olanı bile anlayamamaktadırlar tıpkı ''bu ulkenın basına ne geldıyse bu aydınlar yuzunden geldı'' diyenler gibi.
ülkedeki hukuksuzluğu, haksızlığa karşı çaresizliği de yine o yanlız hem mutlu hem de mutsuz insanın gözüyle çok güzel -su içmeye bile kalkamadan okunabilecek kadar güzel- anlatmaktadır çetin altan.
her türk gencinin/yaslısının mutlaka okuması gereken, hayatınızdan süreçleri size anlatacak romandır.