Bilime tapan dine sallıyor, dine tapam bilime, halbuki ikisi beraber gider mantığını kullanınca, hacı hocadan kuranı yorumlamasını beklemezsen, Kureyş arapçasını öğrenip kendim yorumlarım diyosanız din hakkında konuşabilirsiniz bence. Kulaktan duyma şeylerle ilgilenmeyin, sen yap diyeceklere; benim gözüm yemez arapçayı da sevmiyorum zaten.
Teistlerin kabul etmekle beraber, itiraf etmeye yanaşmadığı, hatta karşı çıkıyorlarmış ayağına yattığı gerçektir.
Dinlerine güvenleri olsa kabe'yi ve camileri kapatmaz, cuma namazlarını yasaklamazlardı. Geçmişte defalarca salgın yaşandı, ölüm oranı çok daha yüksekti, o zamanlar neden böyle yapılmadı? Tam tersi halk camilere akın etti? Üstelik karantinanın bilinmediği taş çağından bahsetmiyorum, misal 19. Yyda yaşanan salgınlar, 1918 ispanyol gribi falan filan...
Bazıları da "aha da hala aşı bulamadılar" diyerek bilim karalayıcılığı yapmaya çalışıyor. Ya bulununca ne yapacaksın? Boklu badeli götüne vurdurmayacak mısın? Senin dininin binlerce yıl çare bulamadığı salgınlara bilim çare bulmadı mı? Aşı geliştirmek bir kaç ayda olacak iş mi?
ya sevgili moruklar ben de islamcı yobazları, yobaz hristiyanı vs vs her türlü bağnaz düşünceye sahip insanı sevmiyorum valla, dinden soğutuyorlar insanı fekat virüs neden dine güveni azaltsın? asıl kendini çaresiz hissedince bir inanca başvurursun, gördüğünüz üzere bilimin elinden bir şey gelmiyor, aşı yok, ilaç yok, çare yok. ölü sayısı olmuş 35 bin. biraz mantıklı olun.
inanan biri için inanıcını kuvvetlendirebilir bir durum. ben de bişeylere inanıyorum bir şekilde. mikroskopla bile zor görülen ufacık virüs karşısında kaldığın acziyetin farkında değilmisin aq? ister allah de, ister yukarda bir güç de, ister computer de, ister doğa de, neye inanıyorsan inan, bu olay inanca gücü artırabilitesi olan bir olay.
ben böyle yorumluyorum ve yorumladım. evet şu an yorulamam da bitti.
edit: blimin şu an elinden bir şey gelmiyor olması, gelmeyeceği anlamına gelmez, çalışıyorlar ve bulacaklardır da. şuna kesinlikle katılıyorum, bu işi sabah akşam dua eden insan değil, laboratuvarda sabah akşam çalışan, kafa yoran bilim adamları/kadınları çözecek. yani şöyle bir durumda bilime kesinlikle inanmalıyız.bu ayrı bir konu.
radikallere göre daha rasyonel düşünebilen dindarları bir miktar farklı düşünmeye yönlendirmiş olabilme ihtimali vardır.
bizdeki radikaller ise dünya salgınla mücadele ederken "aha allah çin'in, evrobanın, drambın cezasını verdi" diyerek dine güvenin bir timsali olmuşlardır.
-Bir din doğru ise neden tek tanrılı olması gerekiyor? (Enbiya Suresi,22)
-Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını iyi kullananlar için dersler vardır.
(ÂLi iMRÂN 190)
-Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayıp (gerçekleri) duymak istemeyenler, (hakikatleri) söylemek istemeyenlerdir.
(ENFÂL 22)
-Ve yeryüzünde birbirine komşu (ama yine de yapı olarak birbirinden ayrı nice) kara parçaları, üzüm bağları, hububat ekili tarlalar, bir kökten sürgün verip küme halinde ya da tek başına boy veren hurma ağaçları vardır ki hepsi de aynı suyla sulanırlar: hal böyleyken yine de (insanlara ve hayvanlara sağladıkları) ürünler bakımından Biz onların bazılarını bazılarına üstün kılıyoruz. Doğrusu, bütün bunlarda aklını kullanan insanlar için mutlaka (çıkarılacak) dersler vardır.
(RA'D 4)
-Yoksa sen bunların çoğunun işittiğini, akledip düşündüğünü mü sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, hatta yolca, hayvanlardan da şaşkındırlar.
(FURKÂN 44)
Din inanmak demektir. Günümüze kadar birçok toplum yaşamıştır. Yüzyıllar geçmiş, çağlar atlanmıştır.Fakat din hayatımızın her zaman odak noktası olmuş ve varlığını sürdürmektedir. Hayatımızı anlamlandırdığımızda din bize en iyi yaşayış biçimini sunar.Hayatımızı anlam katar. Hatta tolstoyun itiraflarım kitabında hayatı anlamlandırma çabası ve mutluluğu bulmak için girdiği yolda din olmadan mutluluk ve anlamın olmadığını ifade eder.Şuan yaşadığımız virüs olayına baktığımızda insanlar din sayesinde rahatlama bulduğu aşikardır. inanmak eylemini hayatımızdan çıkardığımızda ne umut ne de mutluluğumuz kalır. Tabi neye inandığımız ve nasıl inandığımız ve ne kadar inandığımız da tartışılması ve hesaba çekilmesi gereken önemli konulardır.
virüs salgını veya büyük felaketlerin tek başlarına inançlara etki edebilmesi daha ziyade kültüreldir. mesela 12. yüzyıl'da avrupa ve ortadoğu'yu sallayan kara veba avrupa'da kilisenin otoritesini sarsmış, insanlar korkutuldukları diyarları keşfe başlamış. Buna rağmen aynı veba müslüman coğrafyasında inanca büyük bir darbe vurmadığı gibi, bilakis dini söylemi daha da güçlendirmiştir.
batı'da eski dinlere en büyük darbeyi ise sanayi devrimi ile ortaya çıkan mekanik toplumsallık vurmuş, hristiyan söylemlerin ve ahlakın gündelik yaşama müdahale imkanı bitmiştir. bu düşünsel değişimi en şık tahlil edenlerden biri de "tanrı öldü, ve onu biz öldürdük" aforizması ile meşhur olan nietzsche'dir. elbette sanayileşmeden nasibini alamamış olan dönemin müslüman coğrafyaları bu değişimden fazla etkilenemedi.
bugün ise sadece tarihsel dinlere değil, ama bir o kadar da klasik ve geleneksel olan herşeye olan güven ve bağlılık internet ile erimeye başladı, çünkü artık coğrafyaları da aşan bir üst kültür ortaya çıktı. bunun en güzel örneği bundan on sene önce internet ortamlarında yapılan en ateşli tartışmaların ve yorumların hristiyanlık, müslümanlık veya tanrı/allah inançları üzerine olmasına karşın birkaç senedir bu didişmelerin çok az bir seviyeye inmiş olmasıdır, bu sözlükte de bunun bir yansımasını yaşadık.
Dualar işe yaramıyor
Hacca umreye gidenler ölüyor
Namaz kılanlar ölüyor
Dinlerin işi çok zor artık bunu halka nasıl açıklayacaklar
Bütün teorileri çöktü virüsle
Gerçi geçen gün birisi paylaşmıştı virüs konuşup insanlara sesleniyordu
Beni allah gönderdi namaz kılmadınız böcek yediniz hepinizi öldürecem diye
Valla inanan milyonlarca insan var.
virüs avrupadayken onları helak ediyordu, bize gelince de imtihan ediyor. bunları dile getiren insanların körelmiş bakış açılarında herhangi bir değişiklik olacağını düşünmek saflık.