çaldığı entrumana hakim olan her ayrıntısını teori pratik anlamda bilen ve uygulayan dunyaca kabiliyeti kabul edilmiş kişilere verilen isim. örneğin pianoda fazil say gibi
bir enstürmana ait tekniklerin tamamını ya da tamamına yakınını bilip, kusursuz şekilde uygulayabilen dahası o enstürmana kendinden bir şeyler katıp; yeni, farklı eserler yaratıp özgünleşebilen kişidir virtüöz. ve o enstürmanı çalan diğer virtüözler tarafından da takdir edilir, eserleri incelenir. örneğin steve vai'nin yaptıklarını marty friedman da önemser, o da inceler. steve vai, martin friedman'a göre de virtüözdür. ama emin olun steve vai, metin türkcan'ı dinleyip de ondan bir şeyler kapmaya bakmaz. dinler, beğenir zira metin oldukça iyi bir gitaristtir ama hepsi o kadar. çünkü (hayranları için söylüyorum)kabul etseniz de etmeseniz de dünyada bir sürü metin türkcan bulursunuz. ama ikinci bir steve vai yoktur, satriani, hendrix ya da malmsteen yoktur.
genellikle enstrumanını en üst düzeyde icra ederken diğer enstrumanlarında özellklerini, yapılarını bilen enstrumanistlere verilen sıfat.
edit: kelime anlamı itibariyle yetenekli ve becerikli anlamına gelir. aslında işinde usta herkese virtüöz denebilir ama bu sıfat genellikle müzisyenlerle ilişkilendirilmiştir.
konuk: keman çalmayı çok seviyorum ama çok çalışmak gerek tabii öyle virtüöz filan olmak için.
seyircilerden biri: virtüöz ne?
konuk: virtüöz..ee işte bir estrümanı çok iyi çalmak her şeyini bilmek.
dünyada bir enstrümanın 1000 tane virtüözü olmaz. bir enstrümanı kusursuz çalabilmek o kişiyi virtüöz yapmaz. şans kapıyı çalınca diye bir yarışma vardı. bir bölümünde adama bir hafta süre verdiler ve ünlü bir klasik eseri gitarla hatasız çalmasını istediler ve adam bunu yaptı. şimdi bu adam virtüöz müdür ya da bu şekilde tüm zor parçaları çalışıp ezberlemesi onu virtüöz yapar mı? cevabı kesinlikle hayırdır bu sorunun.
virtüöz olamk için bir enstümana ait tekniklerin tamamını kusursuz bir şekilde bilmek ve uygulayabilmek gerekir doğru ama aynı zamanda özgünleşebilmek, o enstrümana kendindne bir şeyler katabilmek kendi tarzını yaratmak ve farklılaşmaktır. virtüözün sana göresi bana göresi olmaz. virtüöz tüm dünyaya göre dahası o enstrümanı çalan diğer virtüözlere göre de virtüöz olmalıdır. steve vai' nin yaptıklarını satriani' de hayranlıkla izler mesela; ama satriani cem köksal' ın hayranı olmaz.