jules verne harikası. okurken, "bu adam bu kadar zaman önce bunları nasıl yazmış, nasıl hayal etmiş; helal olsun!" diye düşünmeden edemiyorsunuz. ayrıca ilk denizaltına bu roman hatrına nautilus adı verilmiştir. 4 kere türkçe, 1 kere de ingilizce olmak üzere toplam 5 kere okudum. zaman bulabilsem altıncıya da erinmem, o kadar hayranım...
fantazilerime alet ettiğim, zamanında tek okuyuşta bitirdiğim; bir başka vakitte tekrar hatırlayıp kütüphanemde bulamayınca hüngür hüngür ağladığım müthiş roman, jules verne klasiği.
altınlar özgürlükleri için savaşan bir halka verilmektedir. osmanlı imparatorluğu ya da yunanlılar sadece figürdür. ki imparatorlukların çökme çağında bir bilim kurgu romanı yazacaksanız imparatorlukları, yani geride kalmış, eskiye ait, aşılmış olguları elbet kötülemelisiniz. kitapta en çok beğendiğim ayrıntılardandır bu isyanı destekleme olayı.
öncelikle denizler altında yirmibin fersah* pek çok kişinin düşündüğü gibi bir bilim kurgu romanı değildir. yazıldığı dönemin teknolojisi ile bile pek çok şey gerçeğe dönüştürülebilirdi. bunun yanı sıra ağır bir felsefi kitaptır dayf.
eserdeki karakterlerin her biri, normalde bir olayın etkisi altında kalmış ve bunun kişilikleri üzerindeki etkisi ile bazı yollara girmişlerdir. tekrar tekrar okunarak, insan azminin hırs ile kamçılanıp, bir amaç belirleyerek o yöne doğru hiçbir engeli önemsemeden ilerlemenin getireceği olumlu ve olumsuz sonuçları yargılayabilirsiniz. özellikle denizaltı gibi kapalı ve küçük bir ortamdada geçen bütün hikaye, bu kadar kısır bir ortam olmasına rağmen taşıdığı zenginlik ile dikkatleri çekmektedir. bu da jules verne'in ustalığında yatan gizemdir.
dayf, yazıldığı dönemde bir süre çok tepki almış, şeytan ile bağlantı kurduğuna dair söylentiler bile çıkmıştır jules verne hakkında. bunun yanında üstün yaratıcılığı, henüz buharlı makinelerin bile adam akıllı kullanılmadığı bir dönemde böyle bir roman yazabilen jules verne'i sonsuza kadar unutulmayanlar arasına sokmuştur.