Yahudi olması nedeniyle 1935 yılında Dresden Üniversitesi'ndeki görevinden uzaklaştırılan ve toplama kampına gönderilmekten eşinin Aryan olması nedeniyle kurtulan bir dilbilimcidir.
Bir dilbilimci olarak Nazi rejiminin zehirli siyaset dilinin insanların iç dünyasında nasıl yer ettiğini, iktidar ideolojisinin gündelik dile usul usul nasıl nüfus ettiğini anlamak için 1933 ile 1945 arasında "Lingua Tertii imperii" "Nasyonel Sosyalizmin Dili adını verdiği bir günce tutar.
Anlamı, iktidar propagandasıyla bozulmuş, toplumun kollektif hafızasında yer ettiği şekilde kullanılmayan sözcüklerin, nefret duygularını besleyen, insanları biz ve onlar şeklinde bölen, düşmanlaştıran, hamasetle örülmüş bir yalan dilinin küçük arsenik dozajları gibi işlev göreceğini ve insanın muhakeme yetisini yavaş yavaş zehirleyeceğini dile getirir.
"Nazizm, insanların etine ve kanına tek tek kelimelerle, deyimlerle, cümle formlarıyla giriyor, milyonlarca defa tekrarlayarak kendini dayatıyor, bunların mekanik ve bilinçsiz bir şekilde devralınmasını sağlıyordu" diye yazar Klemperer.
Bir meseleyi dile getirirken nerede duruyoruz, tam olarak ne söylüyoruz, kimin sözünü çoğaltıyoruz sorularını bir diken gibi zihnimizin içine taşımak gerektiğini hatırlatır. Muhalif geçinerek iktidarın sözünü dolaşıma sokmak, hakim ideolojiyi perçinlemek gayet mümkündür. Dahası iktidarın yakıcı dilinin, ezdiği, mağdur ettiği insanların diline bile sinebileceğini acı verici örneklerle gösterir.
Klemperer'in anlattıkları sadece Nazi Almanya'sı dönemi ile sınırlı değil. Uyarısının önemi burada yatıyor. Ülkemizde "Su Varlıkları Yok Oluyor, Gelecek Kuşakların Sağlığı Tehlikede" diyenlere "Bunlar kalkınma düşmanı" diyen; barış için mücadele edenleri "Vatan haini" olarak damgalayan dildir Lingua Tertii iMperii'nin dili. Hiç kuşkusuz bu yıkıcı dil asıl gücünü iktidarın propaganga makinasından değil o dili onaylayan, sahiplenen insanların ortak duyusundan alır.
Sesi duyulmayanların sesini çoğaltmanın, gözden ırak olanları görünür kılmanın, söylediğimiz sözün meşruiyetini belirleyen "tek kriter" haline geldiği zamanlar vardır. içinde olduğumuz zamanlar gibi. Ülkemizdeki siyasal iktidar kendine muhalif bellediği her kişinin- kurumun üzerinde tepinirken iktidarın sözüne, icatlarına meşruiyet kazandıracak her söz, yapılan her eylem Lingua Tertii imperii'nin diliyle konuşmaktır, o dille davranmaktır; semantik kalpazanlıktır.