hafifmeşrep yaşantıları irdeleyen woody allen filmi. açıkçası o vasat konu, ancak "doğru mekânlar + iyi oyuncular + iyi müzikler + iyi yönetmen = izlenilebilir film" formülü ile kurtarılabilirdi. zaten yapılan da bu olmuş.
izlediklerim içinde en beğendiğim woody allen filmi bu kesinlikle. Ahlaki değerleri hiçe sayan, çok aykırı ama bir o kadar da dürüst bir film olmuş. Tam bir woody allen filmi. Bu senaryo başkası tarafından çekilse mahvolabilirdi belki ama woody allen harika bir iş çıkarmış.
Scarlett johanson ve javier bardem muthiş bir performans ortaya koymuşlar. Filmin diğer başrol oyuncusu ise kesinlikle barcelona şehri ve sırf bunun için bile woody allen büyük bir övgüyü hak ediyor.
Son olarak bu filmi herkesin herkesle seviştiği film gibi bir tanımı layık görenlere de diyorum ki siz buyurun recep ivedikleri, ıssız adamları seyredin.
penelope cruz'un her iki cümlesinden birinde ispanyolca konuştuğu filmdir.filmdeki her karakter sanatsal bir faaliyet içindedir.cips ve kola gibi birbirini tamamlayan oyunculuk performansları gayet başarılıdır.arkadaş grubu veya sevgili ile izlenebilecek hoş bir woody allen eseridir..
sevdiğimiz bildiğimiz woody allen klasikleri tadında, tadından yenmeyen film. her filminde olduğu gibi burada da deli bir hatun var ki her eve lazım. ama filmin ortalarında her eve lazım olanın deli kadın mı yoksa vicky nin mi diye düşünürken film bittiğinde binlerce düşünce baloncuğu alabildiğince sarıyor dört bir tarafınızı. filmin güzelliği bir yana müzikleri de ayrı bir yana. nasıldır onlar, ne mükemmel tat verir ağza, ne pas kalır kulakta ne de siyah beyaz kareler. rengarenk, hayat dolu, hayat dışı, hayatperest(!). ahh barcelonaa. woody allen'a her bitirilen filmde olduğu gibi teşekkür etmeyi bir borç bilmenin duygusunu taşımak böyle bir şeydir.
''hayatta hoşuma giden ne varsa ya ahlak dışı, ya yasa dışı, ya da şişmanlatıyor.'' diyen bir yönetmenden de böyle bir film beklenirdi zaten. müzikler, mekanlar ve oyunculuklar harika. ilşkiler, ahlaki değerler üzerine klasik bir woody allen sorgulaması.
Hayat görüşü ve kişisel zevkleri benzerlik gösteren iki yakın arkadaş olan Vicky ve Cristina'nın Barcelona yolculuğuyla başlayan hikaye, kendi standartlarında düzgün ve ahlaklı bir adamla nişanlı olan Vicky'nin bile etkilenebileceği sıradışı ve romantik bir adam olan Juan Antonio ile karşılaşmalarıyla şekilleniyor. Vicky ile beraber olduktan sonra Cristina ile yaşamaya başlayan Juan Antonio'nun eski karısı Maria Elena'nın da öyküye dahil oluşuyla, bir çeşit soğuk savaşa dönüşen ilişkiler için çözümlemeler sunan Woody Allen önermeleri başlıyor:
* Bazı kadınlar ne aradığını asla bilemez. Sadece ne aramadığını bilirler. Ve aslında aradıkları tek şey, yaşayamadıkları yeni bir şeydir.
* Tüm kadın-erkek uyumlarından, sağlıklı ilişkilerden, doğru(!) evliliklerden daha güçlü olan bir şey vardır: tutku.
* ilişkileri bir kadın ve bir erkekle sınırlamak, sorunları çözümsüz bırakabilir. Bazen bir aşkta eksik olan tek şey, ilişkiye dahil edilecek yeni bir insandır.
* Paraya, sadık bir kocaya, güzel bir yaşama sahip olan kadınlar sahip olamadığı şeyi aramaya devam ederler. Bu da çoğunlukla yasak bir aşk olur.
* Avrupa, özgür düşüncelerin yüksek sesle söylenebildiği, herkesin sanatın en az bir koluyla uğraştığı bir yerken, "Özgür Amerika", "toplumsal düşüncelere koyun zihniyeti"nden kurtulamaz, ve anlayamadığı özgürlükleri küçümser.
* Sanatta delilik, dahilik demektir.
--spoiler--