geçenlerde madrid'de bir barda güiza ile birlikte türkiye'den aldıkları enayi paralarını dansözlere yatırırken görülmüş. tesadüf edenlerin yalancısıyım ben de.
kolpa tanım: ispanya milli takımının teknik direktörü.
ulan bu adam bizden biri gibi duruyo. her seferinde böyle düşünüyorum. o bıyığı, o keli, oturuşu kalkışı baya baya bi türke benziyo. hacı doğru söyle! kahvede rastlasan "aaa bu adam yabancı mı ya? ne işi var şen kırathanesinde?" der misin? demezsin hafız! adamın yanına gidip "osman abi işler nasıl?" desen, "çok şükür, hamdolsun! idare ediyoruz." falan gibi bi cevap alıcan sanki.
kolpa edit: bu entryi ispanya yenilgisinden sonra girersem, eksiyi alırım tabi.
ahmet çakar'ın "Bu Del Bosque, Ziraat Bankası önünde emekli maaşı için kuyruk bekleyen emekli adamlara benziyor" sözleri ile tam onikiden vurduğu kişi *.
büyük başkan demirören ve akıl hocalarının sezon ortasında yollayarak beşiktaş'ı maddi ve manevi açıdan bitirdiği, 4 yılını yok ettiği teknik direktör. şimdi düşünüyorum da bu adam kalsaydı 2004-05 sezonundan beri takımın başında, en azından sportif açıdan bugünkü feci durumda olmazdık.
beşiktaşımıza karşı haklı davasında, haklı olarak davasını kazanan teknik adam.
kendisine ödenilecek olan 8,5 milyon euroluk borç, yıldırım demirören'in şahsi borcu olduğundan, kendisine olan borç miktarından bu para mahsup edilmelidir.
ayrıca, beşiktaşla defalarca anlaşma zemni aramasına rağmen, yıldırım demirören ve tayfası tarafından iplenmeyen kişidir. yıldırım demirören'in şahsından alacağı bu 8,5 milyon euro, kensidine ve ekibine helal-i hoş olsundur. bu parayı beşiktaş kasasından çıkarmaya çalışanlar, en sert tepkiyi alacaklardır. hala inadım inat deyip, bu para ödenmezse de, beşiktaşımız önce 3 puan silme sonrasında ise bir alt lige düşürülme cezası ile karşı karşıyadır. bunun yanında, tamir edilemez bir imaj zedelenmesi... geri kalan her şey için mastercard...
beşiktaş yönetimi adı altında, beşiktaşımızın adını kirleten kumpanyaya gerekli dersi vermek için en çok uğraşan yüce kişilik.
ayrıca levent erdoğan'ın çok değil, birkaç ay önce "del bosque'ye bir kuruş bile vermeyeceğiz, biz haklıyız" diye öttüğü kişi. adam da haklı olarak "seve seve vermezseniz, s.ke s.ke alırım" diyor.
sen adamla anlaşarak, 3,5-4 milyon euro ödeyip beceriksizliğinin bedelini ödeyecekken, bugün mahkeme masrafları, faiz derken yaklaşık 10 milyon euroluk bir fatura karşıdadır, gerçi, vicente del bosque'ye olan borç bizi ilgilendirmez, çünkü o borç, yıldırım demirören'in şahsi borcudur, ispanyol hocaya beşiktaş kasasından ödenen her kuruş, demirören'in "borç verdim" dediği miktardan düşülmelidir.
davasi nedeniyle besiktas'in sampiyonlar ligi'nde elde ettigi 5.5 milyon euro'yu bloke ettirdigi, hukuki islerden sorumlu yonetici Levent Erdoğan tarafindan dogrulanan teknik direktor.
yıldırım demirören'den çok daha fazla beşiktaşlı olan, gerçek beşiktaşlı duruşuna sahip teknik adam.
öyle ki, beşiktaşımızdan söke söke alacağı tazminatı ve beşiktaşımızın kasasından çıkacak faizler ve beşiktaşımıza uygulanacak olan disiplin kuralları -puan silme, ligden düşürme- konusunda, "bu durum ağır olur" diyerek, avukatlarından beşiktaş'a karşı disiplin talimatlarının uygulanmamasını talep etmelerini istemiştir.
beşiktaş'ın zarar görmesini istemediğini söyleyerek, karşılıklı anlaşmayla, durumun tatlıya bağlanmasını talep etmiştir ve sadece hak ettiğine inandığı -sonuna kadar hak etmiştir- meblağı isteyen kişidir.
eminiz, del bosque'nin bu iyi niyetini levent erdoğan gibi bir zat tarafından "işte haklılığımız ortaya çıktı" gibi bir açıklamayla şov amaçlı kullanılacaktır. hatta, yıldo, del bosque ile görüşmeye yanaşmayacak, şovunu südürecektir.
sonuç olarak, başta yıldırım demirören olmak üzere, beşiktaş yönetim kurulu bu adam kadar bile beşiktaşlı duruşuna sahip değildir, bu adam kadar beşiktaşlı değildir.
* istediğiniz geç gerçekleşti ve Beşiktaş ile Del Bosque'nin yolları ayrıldı.
- Ben bu adamın paragöz olduğunu üç aydır söylüyorum. Beşiktaş, adamın umurunda bile değil. Beşiktaş lige havlu atıyor, kupaya havlu atıyor, UEFA'ya havlu atıyor; hâlâ yerinden kıpırdamıyor. Öğrendiğime göre "Ayrılma konularını benimle değil, avukatlarımla görüşün" demiş. Şimdi bana bak Del Bosque! Bu kadar başarısızlığın üstüne ligin ikinci devresindeki paraları almak istediğini öğreniyorum. Yani çalışmadan Beşiktaş'tan takır takır para almayı hesaplıyorsun. Sözleşmeyi bir tarafa koy. Sen koskoca Real Madrid'in teknik direktörüsün. Dünya futbolunda bir ismin, bir cismin var. Bu kadar başarısızlıktan sonra bir de Hint fakiri gibi Beşiktaş'ı çalıştırmadığın zamanın parasını istersen o dünyaya da, o şikayete hazırlandığın FIFA'ya da rezil rüsva olursun. insanda bir duruş olur. insanda kendisine ve karşı tarafa saygı olur. Şimdi utanmadan çalışmadığın zamanın parasını mı istiyorsun Beşiktaş'tan? Belki hukuki olarak kendini haklı görüyorsun. Emin ol; insani davranış olarak yaptığın hiç etik değil. Bütün dünyaya da anlatırım seni.
* Bosque başka takımı çalıştırabilir mi?
- Beşiktaş'tan Hint fakiri gibi para aldıktan sonra başka takımı çalıştırabilir misin? Hangi takım sonradan başarısızlıkta paranı tıkır tıkır ödeyeceğini bile bile seninle anlaşma yapar? Sen milleti kör, alemi sağır mı zannediyorsun?
* Başkan Yıldırım Demirören, "Sözleşmesi Mayıs'a kadar opsiyonluydu. Sezon sonuna kadarki parasını alacak" dedi
- Niye Haziran'a kadar parası ödeniyor? Del Bosque çalışmayacak. Ayrıca üç tane yardımcısının parasını da istiyor. Çalışmayan adamlara parası nasıl ödenir? Burada bir şeyler yapması gereken Del Bosque ve yardımcıları. insan kendisine ve işine saygı duyar. Başarısız olmuşsun, gidiyorsun. Bir de çalışmadığın 45 ayın parasını alacaksın. O para da nereden baksan 2 milyon euro. Beşiktaş sizi bedavadan zengin etmek için var olmadı.
beşiktaş'ın dün akşam aldığı porto yenilgisine en çok üzülen adam.
beşiktaş'ın şampiyonlar ligi gelirlerine el koydurmuş. beşiktaş ne kadar çok maç kazanırsa, bu adam parasını daha erken alacak.
adam ömrü boyunca artık çalışmasa olur. bundan sonra gelen her yabancı teknik direktöre bu taktiği verir, herkes bize gelip hayatını kurtarır.
ah yıldırım demirören ah, neler geldi başımıza. biz şampiyonlar ligi'ne gidelim, para gelsin diyoruz, şu düştüğümüz durumlara bak. ben sana ne diyeyim...