vicdani ret

entry460 galeri5
    355.
  1. çözülmesi gereken büyük sorundur. o ne lan öyle "vicdani ret yapabilirsiniz ama bir şartla; 20 ay hapis yatacaksın." e haydi yattın paşa paşa... çıktıktan sonra tekrar "haydi askerliğe" diyecekler... dolayısıyla, ülkemizdeki saçma uygulamalardan birisidir. askere gitmek istemeyen gitmemelidir.
    4 ...
  2. 354.
  3. dun nazimiyede sehit dusen samsunlu vatan evladini bu gun ailesi karsiladi. Bu rahmetlinin buradaki bir alay sutubozugun götunu korumak icin sehit dustugunu ogrenince insani redci olasim geliyor. Allah belanizi versin.
    2 ...
  4. 353.
  5. kısmen de olsa tanınırsa ülkeden gitmememi sağlayacak haktır.tamamen bile istemiyorum. askerlik süresi boyunca hapis yatırsınlar, kabulüm.yoksa çıkana kadar kaçak olarak yaşamama neden olacak.
    5 ...
  6. 352.
  7. devlet için ölmeyi reddedip, yaşamayı seven "insanın" en doğal hakkıdır. verilmelidir, verilmiyorsada alınacaktır.
    9 ...
  8. 351.
  9. 350.
  10. şehit ayağına pisi pisine ölüyo millet. ben onlardan olmak istemiyorum. şu an çok ihtiyacım olan yasa.korktuğumdan falan değil. kimin için ne için öleceğim o sorun.
    5 ...
  11. 349.
  12. son yıllarda aralarına komünistlerden de katılımın olduğu askerlik karşıtı harekettir. lakin komünistler askerlik karşıtı değildir ama tsk, ss birliklerinden farksız olunca kimsenin vicdanı eline silah almaya yetmemektedir.
    0 ...
  13. 348.
  14. Vicdani ret, en temel insan hakkıdır, şimdi höt zöt edenler, bu yasayı er geç geçirecek.
    0 ...
  15. 347.
  16. son vicdani ret; ismail gökhan güneş tarafından açıklanmıştır. askerliğinin dördüncü ayında zorunlu askerliğini reddetmiştir.

    http://baskahaber.blogspo...-ismail-gokhan-gunes.html
    2 ...
  17. 346.
  18. birileri, götünü gezdirecek,
    mahalle serserisi gibi, köşe başında duvar dibine oturup gelen geçene laf atacak, sonrada olay çıkınca bana yan baktı diyecek diye kimse canını eline almak zorunda değil.

    mizacıma pek uymasada, bir fıkra var paylaşmak istediğim;

    eski zamanlarda dağların arasında köyünde mutlu mesut yaşayan bir adamımız varmış. evlenmiş çocukları olmuş boyunca. derken bir gün kapısı çalınmış ve padişahın askerleri gelmiş. sefer ilan edildiğini ve padişahın emriyle erkek çocuk vermesi gerektiğini bildirmişler adamımıza.

    o da emir büyük yerden deyip vermiş çocuğunu. aradan yıllar geçmiş ne gelen var ne giden.
    yine bir gün kapı çalınmış yine padişahın askerleri yine aynı hikaye, sonra yine. sonra yine.

    çocukları bir türlü dönmemiş adamın.

    en son yine yıllar sonra padişahın adamları kapıyı çaldıklarında adamın cevabı net olmuş:

    gidin o padişahınıza söyleyin, benim si**me güvenip sağa sola savaş açmasın..

    -teşbihte hata olmaz, affola.
    1 ...
  19. 345.
  20. iyidir güzeldir. türkiye'de yakında olacak gibidir. genç bile kalındı olm zaten.
    genellikle "göt korkusu" olarak bilinir fakat işin derinlerinde "insan öldürmek istemiyorum"dur. sadece milliyetçi düşüncenin yeni moda at gözlüklü nefret söylemidir o korku.
    0 ...
  21. 344.
  22. işin detayına girmek ve kavga etmek anlamsız. bu işin kürtleri ilgilendiren yanını da bir kenara bırakmak gerekiyor. askerlik yapmak istemeyen insanlar var. devlete eğer vatan borcu varsa bu sadece askerlik olmamalı. bir insan mesleğine göre hizmet edebilir. mesela öğretmenler askerlik yerine öğretmenlik yapıyor. ama kimse onlara hain falan demiyor.

    bu tip bir uygulama olabilir. tabi gerek ülkenin şartları, gerekse askerlik kurumunun çok önemli olması bunu engelliyor.
    2 ...
  23. 343.
  24. yıllardır demagojilerle savunulan tırıvırıdır. "ele silah almak ve kimseyi öldürmek istememenin bir hak olması gereklidir" viyak viyak. e bunun tam tersi de "kimse senin gibi tırsağı savunmak için öldürmek zorunda değildir" olacaktır. "Yav ben öyle bir seferberlik durumunda zartında zurtunda geri planda hizmet ederim" viyak viyaklamalar ortaya çıkar. Lan sanki profesyonelinden gönüllüsüne, oradan zorunlusuna -30 derece soğuktan 50 derece sıcağa, susuz, aç, günlerce uyumadan, yorgun ölmek ve öldürmeyi dört gözle bekliyor, koştura koştura gidiyor değil mi? Kimse savaşmak istemez, kimse insan öldürmek istemez, kimse o soğukta veya sıcakta susuz, hastalıklarla boğuşur halde savaşmak istemez. ama zorunda olduğu için yapar. Cephede, operasyonda yeri gelir it gibi korkar, insandır çünkü, ama o korkuya rağmen savaşır görevini yapar. Hah dersin ki seni zorunlu asker yapıp lejyoner gibi dünyanın öteki ucuna ne idüğü belirsiz savaşlar için yollarlar tıpkı anzaklar gibi. işte o zaman "amınakoyim ne işim var lan benim çanakkale'de geberip gitmeye" deme hakkın doğar, çünkü gittiği okyanus, deniz vs aşırı ülkelerdeki katılacağın savaşlar çoğunlukla doğrudan doğruya ülkenin ölüm kalım savaşı değildir. Ha dersen ki "ülke korumak mı bana ne!" e be güzelim en başta söyle de demagojiye girişme daa. Neymiş öldürmek istemiyormuş. bir sen insancılsın, savaşta öldürmek zorunda kalanlar hayvan değil mi?

    Savaşın olmadığı dünya istiyoruz bizzzciler de biz biliyoruz o teranelerin altında yatanları. Keşke ol deyince olduran allah savaş olmasın dese de olmasa, ama sen ol deyince olduramadığın için boş konuşma.
    3 ...
  25. 342.
  26. gün itibariyle askeri mahkemeninde tanımış olduğu bir haktır. Bir insanın kişisel düzenini tam oturtmuş işini gücünü bulmuşken, askere giderken istifa ettiğini düşünürsek ve bunun üzerine birde firmaların geri almama gibi bir hakkı olduğu gerçeği varken sadece bu yüzden bile herkesin sahip olması gerektiği bir haktır.

    bkz:

    Askeri Mahkeme, Delice'nin yargılandığı davanın gerekçeli kararında, Delice'nin vicdani reddini samimi bulmasa da, AiHM'in vicdani retle ilgili kararının Anayasa'nın 90. maddesi çerçevesinde iç hukukta da uygulanabileceğini ifade etti.

    Bianet'ten Ekin Karaca'nın haberine göre, Malatya Askeri Mahkemesi, vicdani retçi Muhammed Serdar Delice'yle ilgili hazırladığı gerekçeli kararında, vicdani ret hakkını din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendiren Avrupa insan Hakları Mahkemesi (AiHM) kararının esas alınması gerektiğini belirtti. Delice'nin avukatı Tayfun Çakır, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'nin (AiHS) 9. maddesinde yer alan vicdani ret hakkının tanınmasıyla ilgili hükmün gerekçeli kararda yer almasının son derece olumlu bir gelişme olduğu görüşünde. "Bu karar, vicdani retçilerin yargılandığı tüm davalar için emsal niteliği taşıyor."

    "Emsal teşkil eder"

    Avukat Çakır, Malatya Askeri Mahkemesi'nin gerekçeli kararının 7 Mart'ta ellerine ulaştığını söyledi. Bu kararda yeni bir durum olduğunu söyleyen Çakır, mahkemenin Delice'nin tam anlamıyla vicdani retçi olduğuna ikna olmadığını, ancak buna rağmen gerekçeli kararda AiHM ve AiHS'nin vicdani retle ilgili kararlarına yer verdiğini ifade etti. "ilk kez Avrupa konseyi, AiHS ve AiHM kararlarından bahsedilmiş. AyrıcaAnayasa'nın 90. maddesine de atıfta bulunarak bunun aslında iç hukukta da uygulanabileceğini, yani AiHM kararlarının ve AiHS hükümlerinin din ve vicdan özgürlüğü kapsamında vicdani reddi de kapsayacak şekilde değerlendirilebileceği belirtilmiş."

    "Bir mahkeme ilk defa vicdani ret konusunda olumlu bazı kanaatler bildiriyor"

    Mahkeme AiHS'nin 9. maddesinden söz ediyor. 9. madde de din, vicdan ve düşünce özgürlüğünü kapsıyor. Bu nedenle gerekçeli karar tüm vicdani retçiler için emsal teşkil edebilir." Çakır, gerekçeli kararda, Muhammed Serdar Delice'nin dindar ve milliyetçi olduğunu ileri sürerek vicdani reddini açıklamasının inandırıcı bulunmadığının belirtildiğini ifade etti. "Somut olayda Delice'nin psikolojik rahatsızlıkları olduğu, ekonomik sıkıntıları nedeniyle firar ettiği gibi gerekçeler sıralayarak Delice'nin vicdani ret iradesinin gerçek iradesi olmadığını yazmışlar." "Mahkeme, Ermenistanlı vicdani retçi Vahan Bayatyan kararına atıfta bulunarak, Bayatyan'ın Yehova Şahidi olduğunu ve AiHM'in bu çerçevede karar verdiğini oysa islamiyet'in ve milliyetçiliğin, askerlik yapmaya engel inanç ve düşünceler olmadığını ifade etti." "Ayrıca Muhammed'in beş ay askerlik yaptıktan sonra vicdani retçi olduğunu söylediğini belirten mahkeme Muhammed'in somut koşullarının vicdani redde çok uymadığını belirtti."

    "Ancak mahkeme her ne kadar Muhammed'i vicdani retçi olarak kabul etmese de, gerekçeli kararında AiHM kararlarından söz ederek, bunların 90. madde çerçevesinde iç hukukta kullanılabileceğini belirtti. Bu da diğer yargılanan vicdani retçiler açısından son derece önemli bir gelişme."

    Delice'nin vicdani ret beyanı samimi bulunmadı

    Türkiye insan Hakları Vakfı'ndan (TiHV) Avukat Hülya Üçpınar da mahkeme kararına göre, vicdani reddini açıklayan kişinin bir gruba üye olması ve bu grubun da vicdani ret çerçevesinde faaliyet yürütmesi gerektiği sonucunun çıktığını söyledi. Bu çerçevede gerekçeli kararla birlikte mahkeme nezdinde vicdani reddin bir hak olarak tanındığını ve bunun olumlu bir gelişme olduğunu söyleyen Avukat Üçpınar, mahkemenin Delice'nin vicdani ret beyanını samimi bulmadığını sözlerine ekledi.

    10 AYLIK CEZA YARGITAY'DA

    Muhammed Serdar Delice, askerden firar ettiği gerekçesiyle 29 Kasım 2011'de tutuklandıktan sonra 24 Şubat'ta firar nedeniyle 10 ay hapis almış ancak tahliye edilmişti.

    Askeri Mahkeme Hakimi Üsteğmen Ekin Manav, Delice'nin tahliyesini gerekçeli kararda şöyle ifade etti:

    "Sanığın tutuklulukta geçirdiği süreler, delil durumu ve tutuklu kaldığı süre ile bozulan askeri disiplinin tesis edilmiş olduğu hususları dikkate alınarak, tutuklamadan beklenen gayenin gerçekleştiği kanaatine varıldığından tahliyesine karar verilmiştir." Avukat Çakır, firar suçu işleyenlerin 10 ay ceza aldığını ancak altı ay 20 gün hapis yattığını ve Delice'nin bu suç nedeniyle üç aydan uzun süre cezaevinde kaldığını hatırlattı. Geriye üç aylık daha hapsinin kaldığını söyleyen Çakır, Delice'nin hava değişim raporunun ve cezaevinde kaldığı sürenin göz önüne alınarak tahliye edildiğini ifade etti. "Biz on aylık ceza kararını temyiz ettik. Şimdi dosya Askeri Yargıtay'a gitti. Yargıtay cezayı onarsa Muhammed üç ay daha cezaevinde kalacak."

    Kaynak : http://www.haber3.com/ord...233031h.htm#ixzz1ocutOZMX
    1 ...
  27. 341.
  28. toprak ve insan hayatı arasındaki farkı bilmek bir yerde.

    " o bir özgürlük savaşçısıydı;
    üstünde yaşadığı toprakları kanıyla suladı ve kendinde kalmasını sağladı..
    fakat o artik yoktu..
    ---

    bana hayattan daha güzel bir şey söyleyin..
    bana hayatıma tercih edeceğim bir şey söyleyin..
    bir avuç topraktı beni savaşa sürükleyenlerin aklındaki düşünce..
    vatan dendi, toprak namustur dendi, kim olmaz ki feda dendi uğrunda..
    şimdi bendenimde kanımla suladığım bu kanlı toprak hala ülkemin..
    ya da toprağı olmayan ırkımın hakkı olduğunu düşündüğü toprak hala savunulmaya devam ediyor...

    teröristin karşısındaki asker.. yahut ülkemin topraklarına kast eden düşmana saldıran bir askerim.. yahut ülkemin burayı alacaksın dediği topraklara elini uzatan bir asker..

    ben toprak istemedim hiç..
    ben yaşamak istedim.. kardeşçe insanca..
    bana benim hayatımdan daha değerli bir şey söyleyebilir misiniz?
    şu an görmediğim, yerin kat kat dibinde yattığım yerden hiç göremeyeceğim toprak mı?

    elinizdekinden daha fazlasını kazanmak isteyerek beni almaya gönderdiğiniz toprak mı benim hayatımdan daha değerli?

    toprağı olmayan ırkımın, toprak hevesi mi daha önemli benim hayatımdan?

    yaşamak zor muydu, kardeşçe insanca, severek insanı.. bu siyah, bu beyaz, bunun derisi kızıl demeden...

    öldüm..

    arkamdan vatan sağolsun! denildi.. yahut devrim şehidi! veyahut tüm dillerde bir savaşçı ölüsü.

    beni öldürdüler..

    bu cinayeti gizlemek için farklı farklı dillerde söylediler.. her benim gibi hayalleriyle birlikte ölenin arkasından.. "vatan sağolsun"

    şimdi benim hayatımı verdiğim toprak mı değerli insanca, kardeşçe yaşamaktan.. "

    ------- i. s. 1276; insanlar ırkları, milletleri keşfediyorken; akheramosis

    ilk önce burada yayınlandı: http://tinyurl.com/6nwg4et
    4 ...
  29. 340.
  30. kişiyi silahlı eğitime zorlamak, onun özgür iradesini körelterek ölmeye ve öldürtmeye mecbur kılmak, insan onurunun ve değerinin apaçık bir şekilde ayaklar altına alınmasıdır ve asıl hesabı verilmesi gereken budur.
    3 ...
  31. 339.
  32. hickimse hickimsenin vicdan bekcisi olmadigi icin, gayet dogal olmasi gereken ama olmayan haktir. profesyonel ordu diye bir kavram varken ve askerlige gonul vermeye hazir bu kadar cok insan da varken hala niye insanlarin olume gonderildigine anlam veremememe sebep olan, verilmeyen insan hakki. yok got korkusu, yok baska bir asker sinirda beklerken ben gitmeyeyim mi askere diye vicdani red yanlilarini asagilayan ve hor goren mantigi da gonullu askerlige davet ediyorum. gotu korkuyordur ya da askerligi mantiksiz ya da gereksiz buluyordur; yahu elalemin gotunden sana ne hacim? sen kendi isine bak gec.
    3 ...
  33. 338.
  34. elektrik faturalarında da kullanılması gereken ret.
    1 ...
  35. 337.
  36. "kimsenin askeri olmayacağız!"
    demektir.
    sanılanın aksine, türkiye'de ve bir çok ülkede vicdani ret hakkını kullanan insanların bir bölümü bu haklarını "dini inançları" nedeniyle kullanmışlardır, kullanmak istemektedirler.

    " Bin dokuzyüz altmışüç senesinin en iyi basın fotoğrafı seçilen resmi hatırlarız. ABD'nin Viet Nam'ı işgalini protesto için Budist rahip Thich Quang Duc'ın kendini yakması, geçen sene Nepal'de başlayan ve rahiplerin başını çektiği protestolarda da kendini anımsatmıştı. Buna benzer çarpıcı bir çok örnek sıralamak mümkün, zira, dini nedenlerle ve din zemininde savaşa karşı çıkmak belki de dini nedenlerle savaşmak kadar eskidir. Değindiğim bu anıt eylem de sivil itaatsizliğin kilometre taşlarından biri olarak, Gandhi'nin yanıbaşında belki de, tarihte apayarı bir yer aldı hüzünlü de olsa.

    Politika ve din arasındaki değindiğim bağlantı bize çok tanıdık. Bu geleneğin pek bilindik olmayan bir uzantısı üç dört hafta önce gündeme tekrar girdi. Vicdani retçi Enver Aydemir 24 Aralık'ta istanbul'da tutuklandı. Aydemir'i, vicdani reddin Türkiye'deki yaklaşık yirmi yıllık tarihinde ortaya çıkan yetmiş kadar vicdani retçiden ayıran bir özellik var. Aydemir, 2007'de açıkladığı vicdani reddiyle, dini nedenlerden dolayı askerlik hizmetini reddeden ilk vicdani retçi. Sonraki yıllarda vicdani ret hareketi, kimi heterodoks islami ya da Sufi gerekçelerle retlerini açıklayan ve hatta reddini açıklamaya besmeleyle başlayan vicdani retçiler ile retlerini açıklamadıkları için seslerini duyuramayan Yehova Şahidi retçiler de gördü, bunu da belirtelim.

    Aydemir'in vicdani reddinin "imani ret" olarak adlandırılmasının nedeni ise kendini değindiğim röportajda belli ediyor. Aydemir, türbanları nedeniyle nizamiyeye alınmayan yakınlarına değinerek "Anneme, bacıma, eşimin türbanına, pardesüsüne böyle yapana ben askerlik yapmayacağım" diyerek, vicdani reddinin dini görünen politik gerekçesini de açık etmektedir aslında. Aydemir'in tutuklanması ve sonrasındaki cezaevi süreci Osman Murat "Ossi" Ülke, Mehmet Tarhan ve Mehmet Bal süreçleriyle oldukça benzerlik göstermekte, burada tekrarlamayalım.

    Bu yazıyı yazma nedenlerimden ilki, Aydemir'in reddinin "imani red" olarak adlandırılmasının bende yarattığı rahatsızlık. Temel tanımı hatırlatarak başlayayım. Vicdani reddin benim benimsediğim tanımı şudur: "Vicdani ret kişinin ahlaki tercih, dini inanç, felsefi görüş ya da politik nedenlerle askeri eğitim ve hizmeti, silah taşımayı ve kullanmayı kamusal bir açıklamayla reddetmesidir." [1]. Göründüğü gibi Aydemir'in tutumunun başka zeminlere çekilip, sanki vicdani ret tanımına pek de dahil olmuyormuş gibi tartışılması öncelikle, tanımsal olarak, doğru bir yaklaşım değildir. Zira, her ne kadar kavramsal olarak belki çok berrak olmasa da henüz, vicdani reddin tutarlılığı aslında reddin gerekçesinden bağımsızdır. Yoksa, örneğin, bir anarşistin ve dindarın birbirinden apayrı gerekçelerle inşa ettikleri tutuma, farklı farklı isimlerle mi sesleneceğiz? Benzer şekilde, bildiğim kadarıyla, Türkiye'de salt felsefi görüş zemininde kendini gerekçelendiren bir vicdani retçi de çıkmamıştır. Bu istatistiki veriye dayanarak gelecekte çıkacak ilk felsefi retçiye, vicdani retçi değil de, örneğin, Kantçı retçi dediğimizde, pek de gerekli olmayan bir kavram karmaşası yaratmış oluruz. Aydemir'in reddinde de dini içeriği vurgulayıp edimin politik ve savaş karşıtı boyutunu yadsır görünmek, bence haksızlıktır.

    Aydemir, öte yandan, daha önce de çeşitli kereler değinildiği gibi "ordusunu seçmektedir", zira "haklı savaşa" inanmaktadır. Ama bu gene de Aydemir'i "az vicdani retçi" yapmamaktadır. Bu kendini açık etmiş olmalı, zira vicdani ret hareketi tereddütsüz bir kararlılıkla Aydemir'i desteklemektedir. Bunun nedeni de belli, yukarıda değindim, vicdani reddin gerekçesi, reddin haklı ya da haksız olduğu hususunda bir kriter değildir. Elbette, dillendirdiğim bu yaklaşımın amacı tartışmaları sonlandırmak değil. Henüz pek irdelenmese de, dini bir vicdani ret mümkün müdür tartışmasının da, bu minvalde siyasi literatürümüze girmesini dileyelim şimdilik. Zira, millet olarak islamiyet'i kabülü dahi savaşla mümkün olmuş bir toplumda çoğumuza aşina bir tartışmadır: "kanla yazılan dinler tarihi nasıl savaş karşıtı olabilir?"

    Bu yazıda değinmek istediğim ikinci nokta ise, "imani retçilerin" aslında çok yakın bir coğrafyadan, ama beklenmeyen bir "taraftan" oldukça tanıdık olması. israil vicdani ret hareketindeki çeşitlilik ve politik derinlik, kimi paralellikler yanında, Türkiye'deki vicdani ret hareketi için kimi ilginç vakalar sunmakta [2]. Örneğin, kimi keskin dini gerekçelerle ve hatta siyonist gayeler dahilinde israil'in yürüttüğü işgalde yer almak istemeyen profesyonel eğitimli dindar muvazzaf asker retçilerin varlığı (refusenik'ler ya da seçici retçiler) hem politik bilimler sahasında hem sokak aktivizmi zemininde vicdani reddin siyasi yelpazesini genişletmektedir. Tarafımı belli etmeliyim, "insani bir savaşın" oksimoron olduğunu düşünüyorum, dolayısıyla, tanıştığım ilk günden beri israil tipi seçici retçiliğe şüpheyle yaklaşıyorum. Ama gene de tüm bu önyargılar, seçici retçileri daha az retçi yapmıyor ya da onların desteğimizi daha az hak ettiği anlamına gelmiyor. Muhakkak ki bu argümanlar zincirinin zayıf bir halkası var. Acaba bu iterasyonu nereye kadar sürdürebiliriz? Siyonist vicdani retçiye biat ediyorsak, faşist bir retçiye, mesela, ne kadar biat etmeliyiz? Kısacası, nerede durmalıyız? Bu sorunun yanıtı, bu yazının çerçevesini misli misli aşıyor. Burada duralım.

    Bağlayalım. Vicdani ret, artık görülmelidir, ne bir avuç hipinin ya da ütopiğin ayakları yere basmaz hayalperestliğidir, ne de bir kısım vatan haininin kökümüze ektiği kibrit suyudur. Vicdani ret şiddeti ve savaşı birer birer durdurmaya çalışan samimi bir tavırdır, gerekçesi ne olursa olsun. "

    Kaynaklar:
    [1] Can Başkent, "Bir Öz-ifade Olarak Vicdani Ret", Türkiye'de ifade Özgürlüğü kitabı içerisinde, bgst Yayınları, 2009.
    [2] Can Başkent, "Uluslararası Vicdani Ret Hareketi", izinsiz Gösteri, http://www.izinsizgosteri.net
    1 ...
  37. 336.
  38. --spoiler--
    vicdanî reddi reddedebilirler elbet. cüzdanı da reddedecek değiller ya.
    --spoiler--
    3 ...
  39. 335.
  40. bir bakıma 'devlet bireyin sahibi midir' sorusunun cevabıdır. düşünün, sizi koruması için sizin kurduğunuz devlet sizi kendi koruması yapıyor, karşı çıkmak bir yana bunu dile getirme hakkını dahi size vermiyor. bu durumda devlet mi sizi koruyor, siz mi devleti? devlet mi insan içindir, insan mı devlet için? devlet insan içinse bu ne perhiz? insan devlet içinse nerede kaldı cumhuriyet, demokrasi ve halk egemenliği? mevcut durumda devlet, vatandaşlık, birey, özgürlük kavramlarının yanı sıra halkın kendi kendini yönetmesi de havada kalıyor, çünkü hepimiz biliyoruz ki askerlik mecburi olmasa kimse gitmez. bana sorarsanız bu tam bir paradoks ve ordu profesyonel olmadıkça içinden çıkamayacağız.
    0 ...
  41. 334.
  42. eskiden türkiye'nin en tehlikeli işlerinden biri olmuş şey... öyle zor bir zenaatti ki bu, askere gitmek bile o kadar büyük tehlike taşımıyordu.

    düşünün: vicdani retçiyi alıyorlardı, hapse atıyorlardı. sonra çıkıyordu, tekrar alıp, tekrar atıyorlardı. defalarca... 100 kez yakalnırsa, 100 kez...

    sonra bir de bunların askeri hapishanelerde yaşadıkları işkenceleri düşünün... bir çok vicdani retçi ilk hapishane macerasından sağ çıkmıyordu. vatan hainliği gibi görülüyordu vicdani ret...

    neyse, kanun değişiyor sanıyorum artık. sadece bir kez hapis yatacaklar ve tek parça olarak çıkıp askerliğini yapmış sayılacaklarmış...

    ne mutlu onlara!
    0 ...
  43. 333.
  44. haktır...

    herkes için redd-i vicdan.
    1 ...
  45. 332.
  46. basitçe tanımlamak gerekirse askerlik yapmayı reddetmektir. avrupa devletlerinin hemen hepsi bu hakkı insanlarına tanımıştır. türkiye'de de gündemdedir. sorulması gereken soru türkiye bunun için hazır mı? bana kalmaz ama bana kalırsa henüz değil. farklı bir şekilde düşünürsek eğer herkes olsaydı vicdani redci dünya üzerinde savaş falan kalmazdı. böylece egoist piçlerin güç tutkuları uğruna ölmemiş olurdurduk.
    0 ...
  47. 331.
  48. (bkz: vicdani red)

    Türkiye gündemini derinden sarsacak olsa da, içinde bulunduğum üniversiteli kısmı tarafından desteklenen hede. Ama benim vicdanım bu redde el vermiyor. Diğer yurttaşlarım sınırda can verecek, bunu da bir manada beni koruma manasında yapacak.. ben de burada oturacağım öyle mi? Geçiniz bunları efendiler.

    Çok başka bir çözüm yolu bulunmalı ve uygulanmalı..

    editto: imla
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük