şu aralar çok moda. öyle ki sonuçlarına katlanamayacak kişiler tarafından çatır çatır açıklanmakta, vicdani ret müessesesi ele ayağa düşürülmekte. vicdani ret dışında hiçbir muhalif tepki koyamayan liberaller bile vicdani retçi olmuşlar, çok kuul bir şey çünkü onlara göre.
korkmak filan değildir. sadece adam öldürmek istemeyen 'insanın' hakkıdır, hakkı olmalıdır fakat şunu da kabul etmeliz ki şu an şu durumda Türkiye'de mümkün gözükmüyor.
vicdani redde "korku" diyenler inan suver'in mektubunu okuyup "korkak" bir insanın nasıl 9 yıl boyunca böyle bir hayatı göze alabildiğini anlamaya çalışsınlar.
insanların anlamadıkları veya kendilerinin asla göze alamayacakları davranışlara verdikleri isim bazen 'korku'dur, bazen 'ihanet', bazen de 'delilik'.
"Her ülkede ilk vicdani retçiler her zaman en büyük acıları çekmişlerdir. Bu ülkede 'Her Türk askere gider' diye bir söz vardır. Ben de anneme sordum; 'Ben üniformalı mı doğdum' diye. Hayır, çıplak doğmuşum, yani sivil. Her Türk insan ve sivil doğar".(*)
birbirlerine "off lan süperiz biz üstün insanız, dünyayı çözmüşüz diğerleri koyun" şeklinde gaz veren hakikaten zavallı ergenlerin etrafında buluştukları enternasyonalist-hümanist tarz düşünce.
evet, tarz düşünce. metal müzik gibi, küpe takmak gibi aykırı bir eylem, tarz. komik ama.
kendilerini değerli hissediyorlar bir de, acınacak durumdalar. memlekette hemen herkesin nefretle baktığı, memleketin değerini bilen yaştakilerin "allah belanızı versin" dedikleri genelde ana babaları ayrı, veya ilgisiz; zor çocukluk geçirmiş genelde güneydoğulu hatta kürt ve işsiz insanlar.
genel profillerinde burjuvadan ve zenginlerden nefret ederler. gücün her türlüsünden nefret ederler çünkü kendilerinde yoktur. eziktirler. itilmişlerdir, toplumun en alt tabakasıdır. hiç bir zaman ne tipinden, ne cebinden ne kariyerinden ne de babası sayesinde "adam" yerine konulmadan büyümüştür.
itile kakıla, görülmeden; zavallı gibi.
yani türkiye nin büyük sorunu olan psikolojisi bozuk tiplerin etrafında buluştuğu akım. bir tür müslüm babacılık, bir tür ismail yk cılık gibi. andırgrand "moda" tabirle. rep gibi, anarşizm gibi. moda işte. psikolojisi bozuk ergen modası.
ha, ergen dediysek; beynen 18 yaş altındaki adama da ergen denir. 30 yaşına gelmiş adam olamamış, gayet mümkündür.
bir nevi emo da diyebiliriz aslında konuşmalarına bakınca. sanırsınız ki çok emoyşınıllar. belki de öyledirler, emodurlar. sinek öldürmeye çekinen pembe donlu meleklerdir. kim bilir?
kendi inandığı şeyler için savaşmayı, birilerinin dayattığı savaşlarda maşa olmaya tercih eden insanın askerliği reddetme halidir.
sonu hiç iç açıcı değildir elbette. aylarca hapis, sonra askerliğe zorlanma, hala direniyorsan ancak akli dengenin, ruh sağlığının bozuk olduğuna dair bir belge imzalaman şartı ile kabul edilmektedir. yani askerlik o kadar olağan o kadar kutsaldır ki, onu reddediyorsan ruh sağlığın bozuktur, başka bir ihtimali olamaz.
anı zamanda, kadınlarında açıklayabildiği bir reddediştir. şahsım önümüzdeki sene açıklamayı planlamaktadır. haa kadınlara da anında, askerlikten soğutmaktan dava açıyorlar. ohh hayırlısı olsun.
he ya soğutuyoruz askerlikten biz insanları. soğusunlar, militarizmin çöksün hatta.
bu ülkede gerçekten uygulanabildiğinde bize bu ülkede ne kadar vatanseverin olduğunu gösterecek bir hak.başkalarının ;üzerinden para kazandığı bu toprakları korumak için savaşmak ne kadar aptalca.bu dengesizlik ortadan kalkınca zaten askere gerek kalmayacak.şimdilik inadına vicdani ret ya da ülke vatandaşlığından çıkış.
Taraf gazetesinin 10 kasım 2010 nüshasında yasemin çongar imazsıyla hakkıyla irdelenen kavram.
Açık olmak gerekirse iki yüzlülerin bolca bulunduğu taraf gazetesini pek sevmem ama bu yazıya şapka çıkarttım. Vicdani retçi olduğumdan falan da değil.
Yazıyı beğenmeme sebep, birçok cümle var.
Öyle ki yüreklerin, vicdanların sesi her biri.
Misal: "Halkı askerlikten soğutmanın cezası var ama ölümden soğutmaya bir müeyyide yok." minvalinde bir cümle üzerinden pekala bir ülkenin insanları kendilerinden oluşan bir ordunun emir komutasını sorgulamayı düşünürler.
Sorgulamalılar da.
Bir ülkenin ordusunun emir komuta kademesi sivillerin güven içinde olmasından sorumluyum diyerek askerlerinin ölümlerini karanlıkta bırakamaz. Eğer bırakıyorsa bunun neden olacağı şüphe, ordunun intihar girişiminden başka bir şey değildir.
şiddete kesinlikle karşı olan ve başarıya ulaşan Mahatma Gandhi en önemli vicdani retçi olarak anılır.
şöyle diyor kendisi;
insanlık için uzun vadede başarıya ulaşmanın tek yolu, şiddete başvurmamaktır.
Onlara küfredenlerden tamamen ayrı düşünmemiz gereken, bir gurup yürekli adam ve kadınlardır.
Çünkü, her türk asker doğar diye aklımıza yerleştirilmiş ezberin dışında, benim bir de insan tarafım var diyenlerin olduğunu söylüyorlar. üstelik bedelinide ödüyorlar. bunun ne millet duygusuyla, ne eşcinsellikle, ne vatan sevgisiyle hiçbir alakası yok anladığım kadarıyla... bunun yalnız savaş karşıtı olmakla, insan öldürmek için icad edilmiş bir aleti kullanmayı reddetmekle alakası var... saygı duyulası bilinçli seçimdir.
bir vicdani redcinin mektubundan:
"adım inan suver... ben biliyordum bu ülkede hiçbir başbakanın, bakanın, paşanın çocuğunun doğru düzgün askerlik yapmadığını, ben biliyordum ki bu ülkede hiç bir halkın diğer bir halkla bir sorununun olmamasına rağmen, iki kardeşi bir birine öldürttüğünü. ben biliyordum parası olanın rüşvet ile bir şekilde kacak dolaştığını, ben biliyordum bedelli askerlik altında zenginlerin çocuklarının ayırt edildiğini.."
içinde geniş bir spektrum barındıran harekettir. kimisi korkudan, kimisi anarşistlikten, kimisi marksistlikten, kimisi savaş karşıtlığından ve benzeri nedenlerden buna katılır. kendi içinde oldukça heterojen yapı sergiler anlayacağınız. ama askere alınma bireysel bir olgu olduğundan, mücadelesini birey temelli yapan anarşistler her zaman için en solunda konumlanırlar.
temel insan haklarından birisidir. nitekim askerlik bir meslektir; tıpkı doktorluk, mimarlık, gazetecilik gibi. Buna karşın ulusumuz asker- sivil ayrımının pek olmadığı bir kültürden geldiğinden ötürü bunu aksi şekilde düşünmektedir. devletlerin yaratmış olduğu savaşların piyonu olmak istemeyen insanlar tarafından tercih edilen bir yöntemdir. bunun yanında ülkemizde en çok pkk sempatizanları tarafından dile getirildiği için bölücülük olarak algılanmaktadır.
ermenistan da bir bireyin yaptığı eylemdir. eylemin sonucunda birey, devleti tarafından ceza almış, bu bireyde avrupa insan hakları mahkemesine gitmiş ve davayı kazanmıştır. (geçen hafta gazete de okudum). emsal karar olarak önümüze çıkabilirmiş. türkiye de vicdani ret konusunda cezalar nedir, ne değildir bilmiyorum ama bu emsal kararla birşeyler değişebilir diye düşünüyorum.
daha ayrıntılı bilgisi olan varsa tarafıma bilgi aktarırsa sevinirim.