bugün

şimdi, bahçeli'nin kükreyişlerinden zamanında insanlarımız yaptı sen de yapacaksın mantığından başka bir şey bu. öncelikle bunu değerleyelim. vicdani ret, nevi şahsına münhasır bir hak. evrensel kriterler içinde, insancıllıktan uzaklaşmamış bünyelerin fikirsel altyapıyla desteklediği bir olgu. askerlik kurumu içinde yer almayı reddetmek. hani atıp tutup o zaman bunlar vatan hainidirler mantığı bireysel özgürlükler babında baktığımızda elde kalır. nevi şahsına münhasırlıktan kastım bu! türkiye'de anayasal bir hak olarak görülmemesi ayrı konudur da benim aklıma gelen bu hakkın olması gerekliliğinden de öte, toplum içindeki yapmış- yapmamış dayatısının bir nevi ötekileştirmeyle vuku bulup toplumsal baskı çerçevesinde yeni bir sınıf yaratacağı realitesi. yani devlet eliyle fişlenmek, sosyal çevrede ötekileştirilmek gibi sosyal argümanlar işin içe sinmeyen tarafları. değişik bir sınıf vicdani retin onaylanmasından sonra söz konusu olabilir. çünkü biz toplum olarak askerlik anılarımızla insanları bezdirmeyi, anlattıkça anlatmayı seven insanlarız. bunu bir övünme eşiği olarak aktarıyoruz. dilimizde tüy bitiyor, ama seviyoruz bu işi. askerliğini yapmayanlara kız vermediğimiz gibi ortaya çıkabilecek küçümsemelerin/ hor görülmelerinde düşünülüp tartılması gerekiyor.
ne demiştik kişi askerlik kurumunda yer almayı redderek (bunu da kendince aklı selim argümanlara dayandırarak)özgürlüğü babında böyle bir karar alabilir. bu toplumsal dayatıları, baskı şekillerini de aşan bir özgürlük anlayışıdır. burada vicdani retle askerliğini yapmayan insanların devlete hizmeti kamu görevlisi olarak yapabilmeleri akla yatkın bir önerme. kendi bölümünce ilgili olduğu branş babında devlete hizmet verilmeli ve kişiler bu zorlama duygusundan arındırılmalıdır. en kritik nokta toplumsal dayatı şekillerinden öte, devlet eliyle fişlenmek. ileride devlet işlerinde bu mevzudan doğan sıkıntılar yaşamak ve yaşatmak...
bunlara bir çözüm yaratabilirsek, vicdani ret bir insanlık meselesi olarak özgürlük ritüelinden doğan olması gereken bir haktır. bundan önce, vicdani ret başlığında yazmamışta olsam derdimi vicdani retle ilintili diğer başlıklarda yansıttığımı düşünüyorum. burada terörden bağımsız bir insanlık hakkı olduğunun altını çizmiştim. bunların altına gene imzamı atarım. fakat bu vicdani retle oluşabilecek yeni sınıf oluşumu, devlet eliyle fişlenmek ve kamu hizmetinin ayrıntılarının şekillenmesi lazım. yoksa yüzeysel kalır bu derin konu!
''askerlik kurumu dışında da devlete rahatlıkla hizmet edilebileceği unutulmamalı! hem de istediği hakim olduğu dalda, zorlama olmadan.'' altını koyu kalemle çizelim şöyle.
her Türk asker doğardı bir zamanlar Anadoluda, anneler askere çocuklarını gönderirken ellerine kınalar yakardı, eli kınalı gençlerimiz şehit olmak hayelleri kurarlardı. bu ülkede artık ordu millet diye bir şey söz konusu değildir.

benim vicdanım vicdani ret'i reddediyor.
Bugün bir vicdani retçinin ne halde olduğunu görmek ve esas korkağın devlet olduğunu anlamak oldukça basittir.inan süver bir vicdani retçi olarak şu an ve tutuklu olduğu her an işkence görmekte tecrit edilmekte kötü muamele görmektedir.''23 temmuz 2001 yılından bu yana ısrarla ve inatla asker edilmek isteniyorum. oysa ben 3 çocuk babası, inşaat işçisi, kimsenin tavuğuna kış, kimsenin de kedisine pisi pisi etmemiş, bilerek ince belli karakarıncayı incitmemiş, hep güçsüzden, hep kaybedenden yana olmuş (futbolda bile hep küme düşme tehlikesinde olan takımları tutmuş, asla kimseye hükmetme derdinde olmayan, aynı zamanda kimsenin de emrine girmeyen, yalnız doğmuş, yalnız gömüleceğini bilen, buna göre yaşamak isteyen biriyim." dediği için inan Süver ölmek,öldürmek,emretmek,emredilmek istemediği için bütün bu durumlar yaşatılıyor ona. inan ise direniyor.Şimdi kim korkak;kendi çıkarları için insanları katil yapan,tektipleştiren,beyinsizleştiren dediklerini yapmayanı öldüren,hapseden,işkence eden,yalnızlaştıran,faili meçhul eden devlet mi yoksa aklına,vicdanına sığmadığı için reddeden vicdani retçi mi ?
(#13693299)
bu kadar tantana yapıldığında kendimi liechtenstein vatandaşı sanmama sebep olan... sanırsın kendi içinde hiç terör sorunu yok, henüz 90 yıl önce bir sürü devletle toprağını korumak için savaşmamış, halen günümüzde bütün ülkelerin düşman gözüyle baktığı bir ülkede değiliz, halen günümüzde askerimiz ölmüyor, şehit anaları, babaları ağlamıyor da utanmadan bu mevzu konuşulabiliyor...

neyse fazla uzatmadan denilecek şey belli;

liechtenstein değilsen, terörü bitiremediysen, dışarıda ve içeride düşmanların varsa bu mevzuyu konuşamazsın! bu kadar basit...

edit: düşmanlar eksilemiş. yakışır...
(bkz: vicdansızların reddi)
kaçmak için sığınılan yavşakça bir paravan.

hangi vicdanla neyi red etmek ?

bu vatan için canını vermiş binlerce insanı düşünüp onlara üzüldüğünü söyleyen bir vicdanın sesi olmadığından eminim.
gençliğinin baharında vatan borcu adı altında baba ocağından alınıp anasının içine ateşi kendisini ise toprak altına veren bu düzen içerisinde hangi vicdanı ret ?

vicdani ret konusunda öncü ülkelere bir bak ,almanya danimarka belçika, acaba hangisi işgal altında kalmış ? acaba hangisi vatanlarını kan üstüne kurmuş ? o ülkelerin toplumuna özgü bir durum olabilir veya 72 milletten oluşan kuruluşu kağıt üzerinde olan bir amerika da durum uygun olabilir ama bayrağının rengini vatanı kurmak üzere canını veren kanını akıtan insanlarımızdan alan bir ülkede vicdani ret ten bahsetmek vicdansızlıktır.

yarın ülken işgal edilirse düşmana ben vicdanen bu duruma itiraz ediyorum dersin, oda tamam kardeş sen şöyle ayrıl der zanneden zihniyet sahipleri, bizlerde o askerde mutluluk içinde zaman geçirmedik, anamızdan sevdiğimizden işimizden uzakta kimimiz 5 ay kimimiz 15 ay uzak kaldı, askeri sistemin mantıksızlıklarını bizde görüyoruz ama çözüm askerliği adam gibi bir hale getirmek vicdani ret gibi düzenbazlıkla atlatmak değil.

son olarak eşcinselim deyip askere gitmeyen adama vicdani retçiden çok daha fazla saygım var, kaldı ki bazı eşcinseller bile sessizce askerliğini yaparken ruhen ibnelik ile çoğunluğun yaptığından kaçmak ne kadar şereflice ?
Kim ne derse desin olaya şöyle bakıyorum:

- Ben, vicdani reti reddeden, vatanım için, çoğu aklî dengesi yerinde olmayan türlü insan tarafından, şahsıma hakaret edilerek, hayatımın en önemli kısmının boşu boşuna harcanmasını, itilip kakılmayı, psikolojimin yerle bir olmasını, kurulu bütün düzenimin bozulmasını; orada yaptığım on işten birinin vatan savunmasına dahil olup, geri kalan dokuzunun şaibeli olmasını, bir dinî inancım olup olmasına bakılmaksızın üstlerime tapınmayı, yeri geldiğinde dominus-slave ilişkisi kurmayı seve seve kabul ediyorum.

-Ben vicdani retçi, yukarıdakilerin tamamını reddediyorum.

Ayrıca bu yasanın çıkması için aihm'nin şart koşması mı gerekiyordu?, illa dışarıdan birinin müdehalesi şart mıydı? Neden kendi kendimize yapamadık bunca senedir o da ayrı iç acısı durum.
Son dönemde ortaya çıkmış insan hakları adı altında dayatılmaya çalışılan bir durum.

Artık dayanamadım bende bişeyler yazmak istedim.

Mantıklı yönleri de var, mantıksız da. Askerliğini yapanlar haliyle bizim vicdanımız yokmuydu diye sorcaklar. Bir yandan da şöyle bi soru var aklımda aslında, avrupanın gelişmiş bir çok ülkesinde askerlik zorunluluk değildir. e ozaman onlar mı hatalı biz mi? yani bi savaş çıksa onlar ülkelerini koruyamayacaklar mı?

Bedelli için ise, parayı veren düdüğü çalar diyorlar. Tamam parası olan için iyi fırsat diyelim. e ozaman universite okuyan la okumayan arasında ki farkı ne yapcaksınız? biri 15 ay gidiyor diğeri 5 ay. Türkiye'de universite okumak okadar kolaylaştı ki biraz paran varsa hemen okursun. bu da aynı kapıya çıkmıyor mu?

En mantıklı çöüzmlerden biri, belli bir eğitim seviyesine gelmiş, belli noktalarda önemli yerler edinmiş insanların askerlik konusunda yükümlülükleri biraz değiştirilmelidir.

Basit bir örnek olarak, yurt dısında çalışmış, yada yüksek öğrenimini yapmış bir insan için 1 ay temel askerlik eğitimi verilip bitirlmesi gerekir. ki 5 ay çok uzun bir dönem ve tam bir engeldir.!
askerde götçü ibnelerin aramızda olmayacak olması nedeniyle doğru bir uygulama. şaka bir yana böyle bir şeyin uygulanabilmesi için öncelikle daha önce askerliğini yapmış kimselere tazminat ödemesi yapmayı göze almak gerekir. yoksa tamamen adaletsiz bir uygulamadır.
vicdani ret = bedelli askerlik
Parayı ver canın sağolsun
parayı verme vatan sağolsun!
ülkesine tecavüz edilirken vicdani ret` in manası ne olur sorunsalı .
Türkiye için çok fazla istismar edilecek kavramdır. ikiyüzbin kişinin bedelli askerlik için sırada olduğu düşünüldüğünde, ne uyanıklıklar ne çakallıklar döner bu ülkede. Yeni bir rant alanı doğuyor...
(#13698138)

yamulmuyorsam avrupa'nın bazı ülkelerinde askerlik aydan aya mı birkaç aydan aya mıydı neydi, yapılıyor. gidiliyor ve biraz talim biraz eğitim vs. (bu şekilde hem yeni eğitim alınıyor hem de talim taze tutulmuş oluyor. bu süreç ne kadardı yine yamularak hatırlamaya çalışıyorum) ve küçük, territory denilen statüde olan ülkeler, yani büyük ülkelerin orduları tarafından koruma altına alınmış, politik açıdan sınırlarına dahil edilmiş, korunan, savaş durumunda korunacak ülkeler de var. avrupa ülkelerinin ordularının kalifiye asker durumları o kadar da kötü değil bildiğim kadarıyla. yani olası savaş durumunda en azından afallayacak kadar değiller. ki paralı askerliğin hortladığı şu dönemlerde çoğu ülkenin savaş durumunda devreye sokacağı uzun vadede anlaşmalı paralı askerler de varmış diye okumuştum bir yerde. gizli kiralık katiller. ürkütücü.

ve tabi biliyoruz ki avrupa ülkelerinin çoğunun silah sanayisi ve ateş gücü teknolojik açıdan iyi. dert edecekleri ilk şeyin vasıfsız piyade birlikleri olacağını zannetmiyorum pek. yine de savaş durumunda vicdani retçileri cirit atan avrupa ülkeleri ne yapacak sorusu güzel bir soru. ancak territorial ülkeler dediğim gibi sömürüldüğü ülkenin orduları tarafından genelde koruma altındalar.
--spoiler--
Temel'in on ikinci oğlunu askere çağırmışlar, ondan önceki on bir tanesi askerde olduğu için Temel itiraz etmiş, - Söyleyin padişahınıza penum şeyime güvenip sağa sola savaş açmasun.
--spoiler--

bilmem anlatabildim mi?
biz güney amerika ülkeleri gibi kendine gerilla diyen dağdaki itlerle masaya oturmayacağımıza, bunu basının önünde barış anlaşması diye sunmayacağımıza göre ülkemiz şartlarında olması kabul edilemeyecek haktır. evet ölüm kötüdür, genç ölüm kötüdür ama karşında her an her yerde seni öldürmek için pusuda bekleyen hainler varken bunu kabul etmek gerçekten güçtür.
askeriyenin hukuka hicbir sekilde hesap vermedigi ulkemizde insanlara bu hakkin taninmasi bir milat olacaktir.
insani bir haktır.
ismini her duyduğumda aklıma garip dedelerimi getiren sızı. niye mi anlatayım;

anneannemin babası 12 yıl askerlik yapmış. bir savaştan çıkmış köyüne geri dönmüş iki üç gün kalmış sonra davullarla ilana çıkılmış eli silah tutan herkes nizamiyeye adını yazdıracak. rüştü dede de bunu her duyduğunda eve gidip ana bana yolluk hazırlayıve deyince adile anneanne de eyvah yine mi harbe gidiyon garip erim benim diye dövünürmüş. inönü savaşları, sakarya muharebeleri derken 12 sene geçmiş komutan tamam savaşlar bitti gayrı yarın terhis oluyonuz dediği akşam karşı yüksek tepedeki mezarlığa bakıp şöyle haykırmış, şehit olamadım ne mutlu size şehit oldunuz ne işe yarıcam ben eve gidip karı gibi oturucam. hakkınızı helal edin şefaatinizden mahrum etmeyin bizi diye ağlayarak nidada bulunmuş.

muzaffer dedem ise 4 yıl askerlik yapmış 1943-47 arası. hadi biraz da onun anılarına kulak verelim;
alman harbi vardı ben istanbulda inzibat idim tayın çok az çıkardı doyamazdım. bir keresinde sokakta asayiş için gezerken bir duvarın arasında küflenmiş bir ekmek buldum kaya gibi sertleşmiş üstünde karıncalar yuva yapmış karıncaları temizledim suyla yudum yumuşasın diye yanımda biri bitti hemen. asker ağa nolur bana da birazcık verive dedi bıçakla kestim yarısını ona vedim. sona bitti askerlik döndüm köye bizimkinin yatağında bi çocuk yatır kimin bu dedim teyzeniz nerimanmış 3 yaşını geçkindi gördüğümde. ben gittikten sonra doğmuş meğer habarım bile yoktu.

evet bu insanların nesliyiz ve götümüzün rahatlığı için retçilik oynuyoruz. şimdi dedelerim vicdansız mıydı bunları yaşayıp reddetmediği için..?
kısaca,
zorla güzellik olmaz.
olayı budur.
erkek olsaydım eğer bende gitmezdim askere. Aldığım bikaç günlük eğitimle daha 20 yaşında hiçbişey bilmeden vatan-millet deyip atmazdım kendimi dağın ortasında mücadeleye. Atacaksamda şu devletin başında bizi oraya gönderenlerden birinin oğlunuda görmek isterdim yanımda. Parası olmayanmı seviyor bu vatanı sadece? Neden şehitler hep fakir aile çocukları?.
benim gibi bu cümleyi kuran bir sürü insan hemen vatan haini muamelesi görüyor.
Vatan haini değilim bu ülkedeki askeri düzene karşıyım. Asker olmayı meslek olarak seçmiş bir sürü tecrübeli insan varken,20 yaşındaki tecrübesiz delikanlının vatan-millet deyip gaza getirilerek dağlara salınışına karşıyım. Şehit olanların hep gariban oluşuna karşıyım. Birsürü annenin babanın canı yanarken,parası olanın canının yanmadığı düzene karşıyım.
NOT: Bu entry başka bir başlığada girmiştim. Eksi oylara rağmen burayada girmek istedim.
hiç kimse birbirinin hamalı değil. nasıl ki, evlatlar bu vatanı bekliyor. vatani görevini bitireni de başkası bekleyecek. hangi millet ya da dinden olursa olsun bu vatanda yaşıyor ise bunun bedeli vardır ödenmesi lazımdır.
ordu tamamen profesyonel yani paralı işe dönüşürse dileyen gider dileyen gitmez.
teröristlerle askerleri karşı karşıya getirenlerin, en insani duygu olan vatan kelimesini rant haline getirip insanların duyguları üzerinden ceplerini dolduranların, götlerini büyütenlerin bu kutsal kavramı kirletenlerin aynı adamlar olması, bu doğrultuda 1-2 aylık eğitimle dağlarda bitirilmek istenmeyen yapay düşmanların, çapulcuların peşinde koşup canını ortaya koymanın saçmalığı karşısında vicdani ret bir haktır. manidar bi isim seçilmiş. dedim ya en insani duygu olan vatan kelimesinin kullanılması diye, işte biz sana hak veriyoruz ama vatanın sana ihtiyacı var gibisinden. bak vatan diyorum. ihtiyaç diyorum.

zaten çıkmayacağı belli. yoksa bedelli askerlik falan hazırlanmazdı. bedelli askerlikte ayrı bi olay. sonuçta birileri ceplerini doldurmaları lazım değil mi? ayrıca vicdani retle bedelli arasında ki fark kıytırıktan 1 ay gidip gelip asker oldum görevimi tamamladım oh ne kadar rahatım demek mi? bedelli askerlik diye bişey olan ülke de vicdani ret tartışması komik kalıyor. kim kimi kandırıyor acaba?

not: he tabi bi hakta olsa ben bundan faydalanır mıyım? hayır, vicdanen rahat olamam. sonuçta çoğumuzda olduğu gibi herşeye rağmen en derinden bi vatan sevgisi var.
böyle bir kanun gelse bile bu hakkı kullananların sayısı az olacaktır.
(bkz: kız vermezler)
görünen o ki uzun bi süre daha tartışılıcak olaydır. şahsen vicdani ret olayını şerefsizlik olarak nitelendirmek yanlış geliyo bana, tabi istifade edilmediği sürece, şöyle ki göt korkusundan askerliğini yapmak istemeyenler vicdani ret lafına sığınıp oh derse ki diyenler de çıkıcaktır, hiç olmasın öyle bişey daha iyi.