bana göre ( daha doğrusu okuyup benimsediklerime göre ) insan doğaya sıfırdan gelir ve insanı toplum, aile ve mizacı şekillendirir. özellikle edimsel koşullanma ve aile bireylerini rol model alması, ardından dini eğitim ve devletin resmi ideolojiini yansıtan normal eğitimle kişi belli bir kalıba girer. tabi bunda kültürün etkisi de vardır. tüm bu bileşenler bir araya gelerek kişinin esas benliğini oluşturur. ancak aynı toplumlarda bir çok aynı etkiye sahip kalsa bile insanlar asla aynı olmaz bunu sağlayan da mizaçtır. bunun genetik veya nörolojik altyapsına girmeye gerek yok zaten zekam da yetmez fakat bu da kişinin oluşmasında etkili bir yandır.
şimdi gelelim vicdana. vicdan diye bir şey yoktur, kim uydurduysa onun da amuna koyayım. vicdan senin benliğini oluşturan ve sana doğru diye dayatılan şeylerin belli bir kalıp halinde varlığındır. sen bir şey yaparken kendi doğruların üzerinden bir kısas yapıp bunun üzerinden eyleme geçersin, yanlış yaptığını düşünürsen vicdan azabı çekersin ancak bu yanlışı belirleyen de toplumun kalıplarıdır.
postmodernizm böyle böyle çıkıyor arkadaşlar, ayrıca bu görüş daha çok nihilist görüşe ait olsa da bilimsel olarak pek de haksız sayılmaz. nitekim sosyal bilimlere bile baksanız bir çok kültürün değer yargılarının, eğitim anlayışını ve dini inançlarının farklı olduğunu görürsünüz. bu farkın bir açıklaması olmalı, sonuçta tek bir doğru var ve akıl varsa neden herkes o doğruya ulaşmadı?