1978 senesinden beri futbol izlerim ama asıl 81 - 82 sezonundaki efsanevi ksk - göztepe çekişmesinde ksk'den yana saf alarak başladım. son 3 yıldır statlara gitmedim. gönül verdiğim, semtimin takımı altay çok başarısız yönetiliyor çünkü. zirveye de oynasa , sonlarda da olsa türkiyede her büyük ( profesyonel ve camiası olan anlamında) kulüpte olduğu gibi altay'ın da başına çeşitli çıkar ve rant çevreleri var. kulübün gelirleri bazı ne idüğü belirsiz adamlar tarafından bir şekilde sömürülüyor. bir takım adamlar 30 larının ortalarında etmeyecek paralara alınır, 20 yaş barajında milli oyuncular daha düşük bedellere satılır. gazeteci , yönetici vs hepsi bir kap'dan yemek yediği için de genel de kılıfı uydurulur. ibrahim akın gibi bir futbolcunun devre arasında "satmazsak kulüp batacak" diye beşiktaşa 500 bin dolara verilip , aradan 2 hafta geçince fazlı ve saffet'in 600 milyara alınması , necati ateş'in gitmek istemezken sadece satışından birileri para kazanacak diye zorla gönderilmesi hep yaradır . futbolu çok sevmeme rağmen adil olmayan türk futbol düzenini de eklersek yıllardır çok sevdiğim halde gidip de yerel rekabete dair maçlara gitmiyorum.
dernek düzeninde yönetilen kulüpler trilyonlarca yolsuzluk bile olsa mali genel kurul tarafından yönetim "ibra" olunursa yönetimlerini sıyırırlar bu işlerden. ayrıca ne yazık ki bir takım parazitin kulüpler üzerinden çevirdikleri işlerde trilyonlarca lira açık , vergi borçları , prim borçları hatta yabancı futbolcuları ödenmesi gereken paralar kulübün önemine göre 2-3 senede bir affedilir , devletten kaynak bulunur kapatılır. bu paralar devletin şu an kötü olan ülke ekonomisini geliştirmek yerine bu spor kulüplerini mesken tutmuş adamların yol açtığı zararlara gider. üstelik artık küçümsenecek rakamlar da değiller. 5 yıllık bir süreçte g.saray'ın kasasına aktarılacak kaynak 1 milyar dolara yakındır ( stat dahil ) . şu aralara kanal kanal gezen diyarbakırın devlete maliyeti ise son 6 yılda 100 milyon dolardan fazladır. bu paralar doğru düzgün yatırımlara konu olsa bir anadolu şehrinin kaderini değiştirecek paralardır.
g.saray özelinde denizlispor'dan alınan bülent'in bundan 7-8 yıl önce ( piyasa o günlerde bu kadar yüksek değildi üstelik) 9 milyon dolara alınması , samsunsporlu serkan'ın 5 milyon dolar yerine ( samsun 5 milyona anlaşmışken ) 8 milyon dolara transfer edilmesi ( daha sonra başkan olan bir yöneticinin ) verilen çeklere ekstra rakamlar yazdığı iddiaları hep kapatıldı ... niang , ali lukunku , tabata ,deivid gibi bir alay adam piyasada karşılığı olmayan paralara sözüm ona transfer edildiler.birileri hep bu işlerden kazanırken , basın da bu işleri örtmeye çalıştı.
en son örnek bogdan stancu ; taraftarı olduğum altaydan dolayı bank asya liginde sezon başı olan biteni takip etmeye çalışırım . sezon başında rakam da verilerek bu futbolcunun mersin i.y. tarafından shortlist'e alındığını biliyorum. 5,6 milyon euro bonservisle g.saray'a gelince biz arkadaş arasında çok eğlendik 1 ay önce. emenike'nin geçen yıl ayda 2.500 euroya top oynadığını , bu sene yıllık 200 bin euroya sözleşmesinin revize edildiğini de hatırlatalım. 7-8 milyar banka borcu için insanların kendilerini astığı ülkede öyle bir algı oluşturulduki bir futbolcunun yıllık 3.2 milyon euroya oynaması sokakdaki bir takım alıklar tarafından "normal" karşılanabiliyor. ayda 500 milyar "törkiş lira" dan bahsediyoruz. emenike'nin ayda 5 milyara top oynamasına da inanmayan tosuncukların adamın memleketi nijerya'da yüz binlerce kişinin günlük 1 dolardan az para kazandığını bilmeliler.
stancu işinde de açık bir yolsuzluk varken bir grup dallamanın "abi noolcak yeaaa istikbal vaadeden topçu" muhabbeti yapıp arada kaybolan , uçan 5-6 milyon euro için "o paraya mı tenezzül etcekler" tavrı sabah sabah beni hasta etti gene. türkiye'nin nüfusunun % 99 unun bir ömürde kazanamayacağı paraları zihninde , gönlünde ona buna " bu kadar kolay " helal etmesi insanı çileden çıkarıyor ....
züğürtler ve sığırlar ülkesinde mahsur bir adamın acı dolu güncesinden ....
