Simyacıda her halt tesadüf gibiydi herifin işine yarıyordu yaramayan bile bi şekilde yarıyordu ne la bu disney filmi gibi. Bu kitap da öyle o yüzden okumayacam. Psikoloji bozuyor zaten uyduruk hikayeler okumak.
Az once bitirdigim guzel ve okunasi bir paulo coelho romani daha. bir sahnesi disinda cok begendim diyelim. o tür bir seyin karsimiza cikacagi belliydi de gerci. Sasirtmadi coelho. (bkz: biliydim beyle olacağını)
Bitirdikten sonra soyle dedim kendime, “ulan, 3 ay omrun kaldi deseler, o yapmayi dusundugun, hayal ettigin seylerin hepsini hemmen simdi, su an itibariyle gerceklestirmeye koyulurdun. ille de ölmen mi gerekiyor korktugun seyleri yapman icin?”. Cidden, insanoglu neden boyle?
Başarısız bir intihar girişiminden sonra gözlerini akıl hastanesinde açan veronika'nın öyküsü.
Hastanede Ona Çok az ömrü kaldığı söylenmiştir. Veronika bu süreçte başka dünyaların insanlarını tanırken kendi kimliğini de keşfeder. Güzel bir Paulo Coelho kitabı.
--spoiler--
* Dünya'nın bütün dağlarında, ormanlarında bir tek yaprağı bile bir başkasının tıpkısı olarak yaratmamıştır tanrı. Oysa siz farklı olmayı delilik sanıyorsunuz.
* Anlaşılmamaktan gurur duyuyordu. Çünkü tüm dahiler bu bedeli ödemişlerdi.
--spoiler--
-kronik acılaşma vakalarında, söz konusu kişi hastalığını haftada yalnızca bir kez hisseder: pazar günleri öğleden sonraları. o durumda tekdüze bir işle oyalanamadığından, belirtiler ortaya çıkar. bir türlü geçmek bilmeyen o sakin öğle sonları cehennemden farksızdır, kişi huzur yerine derin ve kesintisiz bir sinirlilik içinde olduğundan hayatında bazı şeylerin hiç de doğru düzgün gitmediğini fark eder.
benim icin hayat ne kadar guzel olum, baksana cicekler agaclar bocekler, sevgi ask demekten oteye gecemeyen kitap. ya bi siktirgit. paulo coelho benim icin bitmistir. bravo cok yaratici ve ufuk acici gercekten de. cok dusundu mu acaba bu kitabi yazarken ? hikaye fena degil ona lafim yok ama hayatin degeriymis felsefeymis falan beklemeyin. sarhosken daha etkilisini yapmiyorsam serefsizim.
günümüz gençlerinde oldukça görülen , hayattan zevk almama ve sürekli tekrar eden rutin günlük yaşamlardan sıkılma ve kendini depresyonda ilan etme üzerine yazılmış şaheser.
veronica ölmek istiyor çünkü yaşamın rutinliginden ve klasikliginden sıkılmış.
basarisiz bir intihar girisimisi sonrasi akil hastanesine kapatiliyor ve gercekten ozgur olan insanlarla tanisiyor. cunku bu deliler o kadar bilge ki ; biz istedigimizi yapabiliriz , cunku zaten toplumda deli olarak kabul edildik mantigi ile ilerliyorlar. biz acaba baskalari ne der diye yapamadiklarimiz yuzunden depresyona girip yasamdan zevk alamazken , kendi dunyasinda yasayan insanlarin nasil hayattan zevk aldigini anlatiyor bu kitap.
bence cadinin buyuledigi kuyudan su icelim. baska turlu cekilmez bu hayat.
veronica artik olmek istemiyor cunku o da artik o kuyudan su icmis bir deli.
herkesin hayatin kiymetini bilmesi dilegi ile , mutlaka okuyun okuturun kitabi.
(bkz: veronika ölmek istiyor) . Insani dinden imandan cikaran, depresifligin dibine vurmus bir kadini anlatan, igrenc ve ayni zamanda mukemmel bir Paulo Coelho kitabi. Intihar meyili olan her kadinin biraz kendini buldugu kitaPtir.
--spoiler--
yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyorlarmış gibi söz ederlerdi ama işin gerçeği başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı.
****
kendini vurmak, yüksek bir yapıdan atlamak, kendisini asmak, bu seçeneklerden hiçbiri onun kadınsı doğasına uymuyordu.kadınlar kendilerini öldürmek için çok daha romantik yöntemler seçerler; bileklerini kesmek ya da aşırı dozda uyku ilacı almak gibi.
****
tanrı varsa, insan aklının sınırları olduğunu da bilir.yoksulluğu, haksızlığı, açgözlülüğü, yapayalnızlığı, bütün bu karmaşayı o yaratmadı mı?mutlaka çok iyi niyetlerle girişmiştir bu işe ama sonuçlar bir felaket.tanrı varsa bu dünyayı erkenden terk etmeyi seçen yaratıklara karşı cömert davranacaktır.hatta bizi burada vakit harcamaya zorladığı için özür bile dileyebilir.
tabuların, boş inançların canı cehenneme!pek dindar annesine soracak olsanız, tanrının geçmişi, şimdiki zamanı, geleceği bildiğini söyleyecektir.iyi ya, onu bu dünyaya gönderirken günün birinde intihar edeceğinin de kesinlikle bilincindeydi öyleyse.dolayısıyla bu intihar onu şaşkınlığa, şoka uğratmayacaktır.
****
kendi dünyasında yaşayan herkes delidir.şizofrenler, psikopatlar, manyaklar.yani başkalarından farklı olanlar.
****
zedka bir an ona her şeyi anlatabileceğini düşündü ama sonra vazgeçti.insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmez.kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.
***
insanlar ancak koşullar el verdiğinde delirme lüksüne sahiptiler.
****
insanların mutluluk olasılıkları ne kadar yükselirse,mutsuzlukları da o kadar artıyor demek.
****
diplomasi karşındakini beklemede tutma sanatıdır.ilk aşklar belki hiç unutulmaz ama mutlaka sona erer.
don kişot kompleksinin ağır basması sonucu intihar etmeye çalışan içtiği ilaçlar yüzünden az bir ömrü kalan bir insanın dramını anlatan kitap. dünyayı sen mi kurtaracaksın veronica ? evet dünyada çoğu şey yanlış ama sen her şeye rağmen güçlü olmalıydın. umarım bunsdan sonraki hayatını, ikinci baharını gönlünce yaşarsın. bir dost.
kitap sadece intihar etmek isteyen bir kızı değil. hepimizin yaşadığı sosyal hayatıda anlatıyor hangimiz saçları değişik birine tip tip bakmadık, hangi farklı giyinen birine gülmedik, hangimiz bizden farklı düşünen birine 'deli midir nedir ' demedik. ve hangimiz yalnızlığımız içinde boğulmadık.
şu günler de aklımda olan çoğu merakıma değinmesi, ve olayların akıl hastanesinde geçerek orada ki bir kaç delinin gözünden dünyaya bakmasıyla oldukça etkileyen bir kitap.
kitabı okurken kendinizden birşeyler bulacağınız bir romandır. depresyonda bir kız, ölmek istiyor ölemiyor kurtarılıyor ve sonra akıl hastanesine gidiyor. yaş hanüz 24...
aynı zamanda kitabın ilk yerinde psikolojiniz az sarsılabilir fakat sonradan hayata bağlanırsınız.
ilk başlarda karamsar bir roman gibi gözükse de, aslında okuyucuya yaşama sevinci aşılayan roman. hayatımın romanı. ve bu romanda, elbet insan kendisinden kesitler bulabiliyor. gerçek romanda da olması gereken budur zaten. paulo coelho bunu bütün romanlarında başarıyor. okunasıdır, şiddetle tavsiye edilir.
ve bu kitabın şu repliği beni benden alır:
"Deli olmak ne demek, bilmiyorum, " diye fısıldadı. "Ama deli olmadığımı biliyorum. Başarısız bir intihar girişimi benimkisi, hepsi bu."
"Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani, başkalarından farklı olanlar. "
"Yani, senin gibiler mi?"
Zedka soruyu duymazdan gelerek devam etti: "Öte yandan bir Einstein var, zaman ile uzamın ayrı şeyler değil bir karışım olduğunu söylüyor. Ya da bir Kristof Kolomb, dünyanın öte ucunda bir uçurum değil başka bir kıta olduğunu ileri sürmüş. Ya da, insanoğlunun Everest'in zirvesine ulaşabileceğine inanan bir Edmond Hillary var. Sonra Beatles, bambaşka bir müzik yarattılar, eski çağlardaki insanlar gibi giyindiler. Bütün bu kişiler ve daha binlercesi hep kendi dünyalarında yaşadılar."
--spoiler--
- Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez.
- Hala genç, güzel ve zekiyim, erkek arkadaş bulmakta zorlanmayacağım, hiçbir zaman zorlanmadım zaten. Onlarla kendi evlerinde ya da koruluklarda sevişeceğim, belli ölçüde zevk alacağım, ama orgazm olur olmaz o boşluk duygusu geri gelecek. Konuşacak pek bir lafımız olmayacak ve ikimiz de bunu bileceğiz. Bir an önce sıvışmak için bahane uydurma anı gelecek. -"geç oldu," ya da "yarın erken kalkmam gerekiyor," ve birbirimizin gözlerine bakmaktan çekinerek çabucak ayrılacağız.
- Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar.
- Kendilerini normal sanıyorlar, çünkü hepsi aynı şeyleri yapıyorlar Ben de işte, onların kuyusundan içmiş numarası yapacağım.
- insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.
- insanlae ancak koşullar buna elverdiğinde delirme lüksüne sahiptirler.
- Anlaşılmamaktan gurur duyuyordu, çünkü tüm dahiler bu bedeli ödemişlerdi.
- Gerçek sen; içindeki sen, başkalarının biçimlendirmediği sendir.
- Mari, Tanrı'yı suça teşvikle de suçlayabilirdi, çünkü ağacın nerede olduğunu Adem ile Havva'ya o göstermişti. Bu konuda bir şey söylememiş olsaydı, bu dünyada insanlar kuşaklar boyu mutluluk içinde yaşayacaklar, yasak meyveye el uzatmak kimsenin aklına gelmeyecekti, benzer agaçlarla dolu bir ormanda bulunduğunda kimse onun özel değerini bilmeyecekti.
- Duygular hep vardı, ama gizlenmek zorundaydı.
- Herkes hayal kurar da yalnızca pek az kişi hayallerini gerçekleştirebilirse, hepimiz korkağız demektir. Haklı olan kişi en güçlü olandır. Bu durumda bir paradoks söz konusu, en korkak olanlar aynı zamanda en cesurlar, çünkü fikirlerini herkese empoze edebiliyorlar.
- Yaşayın yaşamasını bilirseniz Tanrı da sizinle birlikte yaşar. Onun koyduğu riskleri göze alamazsanız, o Tanrı da uzak bir cennete çekilir ve yalnızca felsefi birtakım spekülasyonlara konu olur. Herkes biliyor bunu, ama hiç kimse ilk adımı atmıyor, belki de deli damgası yemekten korkuyorlar. Bizim en azından böyle bir korkumuz yok Eduard. Bizler Villete'de yaşamışlarız.
- Diplomasi, karşıdakini beklemede tutma sanatıdır. ilk aşklar belki hiç unutulmaz, ama mutlaka sona erer.
- Elektroşok yapsınlar diye bilerek azgınlık yaptım, çünkü sen benim kafamı karıştırıyorsun. Neler hissettiğimdne tam emin değilim, üstelik sevgi, hayatımı bir kez mahvetti.
--spoiler--
veronika ölmek istiyordu ve veronika bendim.
veronika uyku uyuşturucularını içti ve ben de içtim,
o bir hastanede ben bir yatak odasında gözümüzü tekrar açtık.
"öldüm mü?" diye etrafa bakınırken, dünyanın çirkin yüzüyle bir kez daha karşılaştık.
onunla aynı şekillerde tedavi olduk, ölümden korkutularak.
o korktu, hayatın yaşamaya değer bir şey olduğunu anlamaya başladı. ben korkmadım.
o şizofrenin kucağında uyurken, şizofren onu öldü sandı ve gözlerini açtığında bizi ilgilendirmeyecek kadar sıkıcı hikayeleri başladı ve kitap bitti.
yarısını sevdiğim, yarısından nefret ettiğim kitap ki, eğer tekrar yazma şansım olsaydı veronikayı öldürürdüm.
--spoiler-- hala genç, güzel ve zekiyim, erkek arkadaş bulmakta zorlanmayacağım, hiçbir zaman zorlanmadım zaten. onlarla kendi evlerinde ya da koruluklarda sevişeceğim, belli ölçüde zevk alacağım, ama orgazm olur olmaz o boşluk duygusu geri gelecek. konuşacak pek bir lafımız olmayacak ve ikimiz de bunu bileceğiz. bir an önce sıvışmak için bahane uydurma anı gelecek -"geç oldu," ya da "yarın erken kalkmam gerekiyor,"- ve birbirimizin gözlerine bakmaktan çekinerek çabucak ayrılacağız.
hiçbir alakaları olmamasına rağmen isimlerinden dolayı kardeşmiş gibi, ikisi bir serinin güller açan kitaplarıymış gibi veronica pompa istiyor kitabıyla birlikte çok yakında alacağım kitap.
Veronikayi kardesiniz gibi, caninizdan bi parca gibi hissedeceginiz kitap. Boyle mi guzel hissettirilir, bu kadar mi icine ceker bir kitap. Sarip sarmalamak istersiniz bitince bile. Ver ben de bi okuyayim diyenlere vermezsiniz kiyamazsiniz falan. Veronika hayatinizdan bir parca olur.
Ve her kitap bittiginde verilen o kucuk aralar var ya, kitabi sindirmek icin verdiginiz; o ara bu kitapta cok daha uzun olabilir. Veronika'nin etkisinden cikip yeni atilimlar yapmak ihanet gibi geliyor bir sure.
Yanilmiyorsam sozlukte veronika nickli bir yazar da var bu kitaptan etkilenmis olan. Daha birsurusu de var tabii, veronikanin icine isledigi.