insanoğluna en zor gelem eylem olsagerek. oysa verdikçe güzelleşir insan verdikçe insanlaşır. ama 14 yaşında trombosite ihtiyacı olan ve trombosit alımı geciktiğinden dolayı görmekte ve yürümekte güçlük çekmeye başlayan bir hastaya yardımcı olmamak için binlerce sudan sebep uydurulabiliyor. üstelik trombosit üç günde bir verilebilmesine verilmediğinde idrarla vücuttan atılmasına rağman. vermek neymiş yeniden öğreniyorum tıpkı allah razı olsunu u olduğu gibi.
kadını küçük düşüren kelimelerden biri. beden ve ruh verilen bi şey midir? fedakarlık mıdır? zevk almaz mı kadın sevişirken, sadece feda mı eder kendini? kadınların cinsel ilişki sırasında daha çok zevk aldığının keşfedildiği şu çağda kullanılması durumunda kulağa ironik gelen kelimelerden biri.
feministlerin ağızlarından tükürükleri fışkırırcasına söylediği 'kadınları küçük düşürüyor' çığırtılarına neden olan sözdür. diğer bir anlamda feministlerin can sıkıntılarını gidermek için kendilerini kandırmak amaçlı kullandığı alt tarafı bir kelime. aslında kimsenin küçüldüğü falan da yok hani. ulan veriyorsun işte, hatta içinizi rahatlatacaksa erkek kişisi de aynı anda vermiş oluyor. olay sadece kelime oyunu! şöyle rahat bir koltuğa oturun ve söylediklerimi bir kaç kez okuyun (feministler lafım size!) aslında bu kelimenin duruma ne kadar uyduğunu, cup diye oturduğunu anlayın. doğru yolu bulmanız konusunda inancım tam size.
erkekler seks için kadını ikna etmek durumunda olduğu için, cinsel ilişki de vermek ve almak düzeyindedir.
erkek kanırta kanırta, mücadele ederek alır. kadın da uygun görürse verir.
seks anlamında kızlara yüklenen ama aslında erkeklerin yaptığı eylem. ben çükümü çıkarıp cebine koyuyorum, sen neyi kime veriyorsun kardeş? kızların yaptığı budur. alırlar.**
...
-olum tam sınava gircem bi baktım kalem yok
+eee
-sonra işte ayşe bana verdi
+ne!! verdi mi uheheuahhah
-ya olum kalemi verdi
*tabii tabii
-lan!!
*başka kim verdi lan??
-ya şimdii o konulara girmeyelim (artist pozlar falan) *
sevişmenin, seksin, cinsel ilişkinin kadını yeren, kadının utanması gereken, ama erkeği göklere çıkaran, övündüren bir şey olduğunu zannedenlerin kadınlara indirgedikleri eylem.
erkek kadınla sevişiyor, kadın erkekle sevişiyor. bu durumda ikisinin yaptığı da aynı şey. umarım bu konuda hemfikiriz. biri yapmazsa, öbürü de yapamaz (ona sevişme denmez). bu durumda her iki tarafa da aynı iş düşüyor yani. demem o ki, bir kadın veriyorsa*, erkek de aynı şekilde veriyordur o zaman. biri utanacaksa, öbürü de utanacak, sevinecekse öbürü de. iki kişilik bir eylemse, herşey yarı yarıya paylaşılacak.
biri diğerinin içine giriyor diye, bu ona bir üstünlük sağlayacaksa bilemiyorum tabii.*
açlık içinde olan insanlar tarafından fetiş nesnesi haline getirilir verme durumu. özellikle cinsel anlamda kullanılan vermek edimi, erkeklerin kadınlardan cinsel ilişkiye izin vermek beklentisi içinde olduklarından bu denli fetişleştirilmiştir.
iyi de kardeşim, sen değil misin "bakire kız arıyorum" diye sağda solda dolanan, sevdiği adamla sevişti diye kız kardeşini öldüren, kızını zehirleyen sen değil misin? "ben neremi örteceğimi biliyorum, o yüzden türbana karşıyım" diyerek cinselliği kötü kodlayan "çağdaş" erkek ve kadın sen değil misin?
bu kadar tabular oluşturup, oluşturduğun tabular üzerinden doğan yoksunluğu neden bir fetiş unsuru haline getirirsin o zaman?
vermek böyle bir şeydir işte. nedense bir erkek bir kadınla güzelce sevişebilmesi için bir şeyler vermeyeceğini, vermemesi gerektiğini düşünür hep.
şimdi oturup düşündüm de; lan çok komik bir kelime bu.. vermek.. o kadar da kullanıyorum... ilk okulda:" öğretmenim ayşe silgimi vermiyor", lisede; "lan çıtırsu yardırcan'a vermedi göt gibi kaldı lale", üni'de "hacı şu kız bana vermedi gitti ya" gibi. şimdi düşünüyorum anlam veremiyorum, ya da fazla düşünmekten dolayı anlamını yitirdi.
"Osman gel sana vericem"
"Kız acaba ali'ye mi versem ahmet'e mi ?"
"Deneyimli bay/bayan a verilir"