can acıtır. geri alabilmek için özellikle ilk sayfasına adımı soyadımı ve verdiğim tarihi yazarım ama o kitap asla geri dönmez. borç para vermek gibidir.
Bunun yanında geri verilmesi ama aynı şekilde geri verilmemesi versiyonu vardır ki o daha da sinir bozucudur.
"ya kusura bakma bir sayfası yırtıldı, on sayfasını buruşturdum, Bi sayfaya da çay damladı da yanlışlıkla oldu" ( yarısından fazlasına dökülmüştür)
"yok canım hiç önemli değil tabii hiç:') beğendin umarım..."
üniversiteye ilk başladığımda hocam sınıfa "benden kitap falan istemeyin, verdiğim kitap geri gelmiyor. üniversite kütüphanesi var, halk kütüphanesi var, kitapçılar var, gidip onlardan bakın" demişti. zamanla hak verdim hocama. okuyacağına emin olduğum kişiye veririm kitabı ki bu da çok nadir bir durumdur. yanlış hatırlamıyorsam fuat köprülü de bir röportajında kendi kütüphanesini ödünç aldığı kitaplardan oluşturduğunu, bu yüzden kimseye kitap vermediğini söylemişti. kitabım bana aittir, içerisinde çizdiğim, not aldığım, hatta bazen kafama esenleri yazdığım yerler vardır. bu yüzdende kitaplar bir nevi insanın özeli oluyor. insanların özeline girmek, özelini sormak ayıptır.
Bu yüzden kimseye ödünç kitap vermem, ödünç olarak vermek diye bir şey yok alıp getirmiyorlar. Kitabı veriyorsam hediye veririm. Yoksa öyle geri almak için vermem, zaten geri gelmiyor..
Sadece bir kez yasadigim sey. Onda da Verdigim kiz bana asikmis ve bulusma bahanesi yaratmak icin kitabi saklamis. bunu yillar sonra bulustugumuzda ve kitabi geri alirken ogrendim. Yani sonunda aldim evet ama uzun bir sure alamamistim. bence bu da alamamak sayilir.
Geçici bir süreliğine verdiğim hiçbir seyimi geri alamadığımdan en yakın zamanda adımın cimriye çıkmasını göze alıp çöpümü bile kimseyle paylaşmayacağım. insanın zoruna giden şey alamadığın kitap, kıyafet, borç para değil salak yerine konmak.
Geri almak isteyebileceğin hiç bir kitabı vermemekle sonuçlanan durum. Kıymeti olan kitaplar vardır. Ya içindeki hikaye ya kitabın hediye olması gibi. Bir kez hediye olan kitabım böyle gitti ondan beri kıymetli olan kitaplarımın adını bile anmam. Vereceksem de gelirse gelir gelmezse onda kalsın kafasında olurum.
Birinde gördüğüm kitabın Tipi hoşuma giderse okuyup getireyim diye alıyorum. Kitaplıkta hoş durursa geri vermiyorum durmazsa da başkasına hediye ediyorum.
oldukça sinir bozucu bir durumdur. stefan zweig'ın satranç'ını verdim geçenlerde birine. okumayacağına adım gibi emindim ona rağmen verdim. okumadı tabi. 2 aydır da vermedi kitabımı. ulan madem okumayacaksın ne diye istiyorsun? hadi istedin niye vermiyorsun? 2 saatte bitecek bir kitap alt tarafı. 5 liralık kitap ama o kadar bile değerin kalmadı artık bende.