geçtiğimiz yaz, ablamı almak için aşti'ye gittiğimde ablamın peronunu ararken aşti'nin içinde birkaç tur atmıştım. bu turlar esnasında da çeşitli firmaların çığırtkanlarının abi oraya mı, abi buraya mı, abi istanbula mı, abi izmire mi, nereye... şeklindeki sorularına fazlasıyla maruz kalmaktan bunalan bendeniz bu kıl tiplere bir adilik yapmalı; ama ne diye düşünürken kafada ampul yanmış ve karar verilmiştir. gıcıklığına ilk nereye sorusunu sorana hayali bir yer söyleyip oraya aracımız yok abi kusura bakma cevabını alıp tatmin olmaktı(tatmin şekline bak). ilerleyerek kurbanımı aradım ve buldum galiba. oradaki kara kaşlı, kara gözlü, heybetli insan azmanıydı kurbanım(herifin bence olması gereken yer smackdown falandı. en azından burada olmaması gerektiği kesindi). bu herife bunu yapmasam başkasına mı yapsam diye düşünmedim de değil hani; ama laf ağızdan çıkmıştı bir kere. soruyu ilk sorana yapacaktım o da bu yaratıktı. kurbanıma yaklaşıyor(gerçi kurban ben de olabilirdim, henüz belli değildi kimin kurban olduğu) bir yandan da dua ediyorum ulan bu kocakafa sormasın ya lütfen diye. neyse efendim yaklaştım yaklaştım yaklaştım ve beklenen soru geldi.
-abi nereye?
+hocam venüs'e gideceğim var mı bugün araç?(venüs düşünülmüş bir yer değildi; fakat anlık olarak nedense o çıkıverdi ağzımdan)
-yok be abi venüs'e bilet kalmadı. ardahan'a vereyim mi?
+olmaz, benim venüs'e gitmem lazım.
-abi sen hiç ardahan'a gittin mi? bir git gör memleketim diye demiyorum on numara yer valla sen de seversin.
+yok daha neler hocam, olur mu hiç öyle şey.
-iyi abi sen bilirsin.