gus van sant tarafından last days'de kullanılmı$ muhte$em bir velvet underground parçasıdır. "$ayni, $ayni" diye ba$lıyor zaten parça; sana da eğlenmek kalıyor.
shiny, shiny, shiny boots of leather
whiplash girlchild in the dark
comes in bells, your servant, don't forsake him
strike, dear mistress, and cure his heart
downy sins of streetlight fancies
chase the costumes she shall wear
ermine furs adorn the imperious
severin, severin awaits you there
i am tired, i am weary
i could sleep for a thousand years
a thousand dreams that would awake me
different colors made of tears
kiss the boot of shiny, shiny leather
shiny leather in the dark
tongue of thongs, the belt that does await you
strike, dear mistress, and cure his heart
severin, severin, speak so slightly
severin, down on your bended knee
taste the whip, in love not given lightly
taste the whip, now plead for me
i am tired, i am weary
i could sleep for a thousand years
a thousand dreams that would awake me
different colors made of tears
shiny, shiny, shiny boots of leather
whiplash girlchild in the dark
severin, your servant comes in bells, please don't forsake him
strike, dear mistress, and cure his heart
"i am tired, i am weary
i could sleep for a thousand years
a thousand dreams that would awake me
different colors made of tears"
burası aslında bir çok şeyi anlatan, sikip atmak gerekli hayatı diyorsun ama attıklarına sahip çıkanlar oluyor.. sen, hiçbir şey bilmeden her şeyin eğitimini veren büyük eğitimci, yüce ahlaksız, bekle geliyorum, yorgun ve arsız..
her kafada bin tilki, dünya nüfusunun büyük çoğunluğu tilki, tuzağa düşürecek kuzu yok, gelsin çizgi filmler..
biz.. ölmeden önce kendisiyle konuşmayanlar, işimiz zor, kapımız dar..
Sen, elinde silah - karnında çocuk,
aç mısın bilmiyorum ama kalbin soğuk
delik dediklerinde inanmamıştım
meğer gerçekten, hakikatten, temizinden
hava alıyormuş hayat organın
alalım havayı, dayanalım hafifliğe.. varolmanın dayanılmaz pezevenkliği ile satalım beni sana, seni bana.. işlem hacmi yaratalım siktiğimin aşki borsasında..
Erotizmi siktin ya kalan son romantik, aslında sen, doğan ilk pezevenktin..
Mazoşizmin isim babası 'Leopold von Sacher-Masoch'un,
mazoşist edebiyatın kilometre taşı olan romanı.
--spoiler--
venus in furs gerçekten son derece kişisel bir roman ve yazarın sevdiği kadınlar ile olan ilişkilerini oldukça açık bir şekilde sergiliyor. Roman, Severin karakterinin Wanda adlı genç bir dul ile arasındaki aşk ilişkisi üzerine kurulu. Severin, sevdiği kadına adeta tapıyor. Aynı zamanda muhtemelen küçükken hayran olduğu teyzesinin kendisini kırbaçla dövmesini de bir takıntı haline getirmiş ve sevdiği kadın tarafından eziyet görmekten, daha doğrusu onun kölesi olmaktan zevk alıyor. Severin adeta bir tanrıça olarak gördüğü Wanda'nın kölesi olmak için adeta yalvarıyor. Her ne kadar Wanda ilk etapta Severin'in bu isteklerine soğuk baksa da Severin'e olan sevgisi nedeniyle isteklerini yerine getiriyor ve böylece tehlikeli bir yolculuk da başlamış oluyor. Severin Wanda'nın gerçek anlamda kölesi olmayı kabul ediyor ve kağıt üzerinde bir anlaşma imzalıyor. Roman boyunca Severin'in yaşadığı ikileme tanık oluyoruz; sevdiği kadın tarafından aşağılanmaktan, onun başka erkeklerle beraber olmasından derin bir acı duysa da aynı zamanda önüne geçemediği bir zevk de alıyor. Wanda ise Severin'in bu kırılgan tavırları nedeniyle ondan nefret etmekle onu sevmek arasında bir ikilem yaşıyor, zira Wanda'nın istediği dediğim dedik, kıskanç bir eş ve ancak böyle bir erkeğe sonsuza dek sadık kalabileceğini biliyor. Ve işin acı tarafı kendini rolüne öylesine kaptırıyor ki Severin'e acı çektirmekten o da zevk almaya başlıyor, ve sevgisi de gitgide yok oluyor. Bu şiddetli sürecin sonunda hem Wanda hem de Severin önemli şeyler öğreniyorlar. Severin Wanda'yı despot bir erkeğe kaptırıyor, ama aynı zamanda mazoşist eğilimleri sonucunda kendini köle gibi teslim ettiği kadının kendine çektirdiklerinden ders alıyor ve romanın sonunda kadın-erkek ilişkileri konusunda oldukça değişen bakış açısını şu cümleler ile özetliyor:
'Doğanın yarattığı gibi olan ve erkeği şimdi olduğu gibi kendine çeken kadın, erkeğin düşmanı ve sadece erkeğin kölesi ya da erkeğin despotu olabilir, ama hiçbir zaman yol arkadaşı olamaz. Yol arkadaşı, ancak erkeğe hakları ile eşit olduğunda, eğitimde ve işte erkek gibi olduğunda, olabilir.'
Yani Severin kadınlarla olan ilişkilerinde bir nevi rol değiştiriyor,
despot davranmayı ve kadınları ancak bu şekilde kendine bağlayabileceğini öğreniyor.*
--spoiler--
parlak parlak deri çizmeler
kamçılı küçük kız, karanlıkta
ardında tehlikelerle çıkagelir uşağın,
onu yüzüstü burakma
vur sevgili sahibem ve onun vicdanını rahatlat
nakarat:
bitkinim, usanmışım
belki binlerce yıl uyuyabilirim
ancak binlerce düş uyadırabilir beni
göz yaşlarından çeşit çeşit renkler
sokak ışığı imgelerinin kürklü günahları
kızın giydiği kıyafetlerin izini sür
hükmedenleri süsler ermir kürkü
severin, severin yolunu gözler orada
nakarat
parlak parlak deri çizmeleri öp
parlak parlak deri, karanlıkta
köseleyi yala, yolunu gözleyen kemeri
vur sevgili sahibem ve onun vicdanını rahatlat
nakarat
severin, severin ususlca konuş
severin dizlerinin üzerine çök
kamçının tadına bak, bu sevecen olmayan aşktaki
severin, kamçının tadına bak ve benim için kana
nakarat
parlak parlak deri çizmeler
kamçılı küçük kız, karanlıkta
severin, uşağınardında tehlikelerle gelir
onu yüzüstü bırakma
vur sevgili sahibem ve onun vicdanını rahatlat
bu örnektede görüldüğü üzere tadından yenmeyen şarkılar orjinali gibi burakılmalı
türkçeye çevilmemeli.
ayrıca copy-paste değil tamamı alın teridir. yazarın şahsi merakı üzerine çevirlimiştir.
bir kadının eline düşmenin ne demek olduğunu öğreten wanda ve ondan gelen her şeye razı kölesi gregor'u anlatan kitap. kitapta en beğendiğim cümlelerden biri de şu: "bir erkeği ilelebet kendine bağlamak için, ona öncelikle sadık kalmamak gerekiyor. hangi uslu kadına kibar bir fahişeye tapıldığı gibi tapılmıştır ki?"
last days adlı, kurt cobain' in hayatını anlatan filmin soundtracklarında bulunan enfes bir the velvet underground parçası. film vesilesiyle tanıştım. filmdeki sahnede ilk dinlememle beni benden alışının arasındaki süre hiçte fazla değildir.
"Tanri erkegi cezalandirdi ve onu bir kadinin ellerine birakti" seklindeki kitaptan alinti cumlesi ile biten, yonetmen roman p. filmidir. Hos bir tebessum kaliyor yuzunuzde filmin ardindan. Ayrica film 33. Istanbul film festivalinde de gosterilmistir.
her sadist erkeğin kendinden bile sakladığı, arzularını yıkıp geçecek kadar güçlü arzulara sahip bir kadın arayışında olmasının sonucudur kürklü venüs, venus in furs, la venus a la fourrure, venus im pelz... bir nevi, nasıl derler; madalyonun diğer yüzüdür.