velayet

    2.
  1. medeni kanuna göre; ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz.
    hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar.
    3 ...
  2. 4.
  3. 3.
  4. ondokuzuncu yüzyılda, boşanmanın gerçekleşmesi durumunda: çiftin çocuklarının "maddi yeterliliği" olması hasebiyle; babaya verilmesi söz konusuydu. yirminci yüzyılda psikoanalizmin gelişmesi, anne-çocuk münasebetlerinin daha samimi ve derin olmasının öğrenilmesi nedeniyle, takdir hakkı belirgin oranda anne yanı için kullanılmaktadır.
    2 ...
  5. 5.
  6. --spoiler--
    Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış:
    - Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım.
    Hakim kocaya sormuş:
    - Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?
    Adam;
    - Sayın hakim. Farz edelim ki; canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?
    Hakim sekreterine dönmüş:
    - Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır.
    --spoiler--

    *
    1 ...
  7. 5.
  8. velilik, ermişlik. veli ve ermiş olan kimsenin hali ve sıfatı. dostluk ve sadakat manasına da gelir.
    0 ...
  9. 6.
  10. valilik için yaşlılar arasında yanlış kullanılan söz

    velayete gidiyom böğön.
    0 ...
  11. 8.
  12. Malumunuz üzere Öğrencinin Velisi; o öğrencinin akranı ve sınıf veya sokaktaki arkadaşı değildir.
    Aksine; o öğrenciyi koruyan, kollayan, terbiye eden, yetiştiren, yönlendiren, yol gösteren, üzerinde hak ve söz sahibi olan; babası, annesi, amcası, abisi.. gibi bir büyüğüdür.
    Dolayısı ile velayet de dostluk, arkadaşlık ve ahbaplık anlamında değildir.
    Aksine; insanların üzerinde söz sahibi olmak; onlara liderlik, yöneticilik ve rehberlik etmek, yol göstermek anlamındadır.
    islami ıstılahta ise Velayet Ayeti diye anılan Maide Suresi 55. ayet kasdedilir.
    "Sizin veliniz ancak Allah, O'nun peygamberi ve namaz kılıp rükû halinde iken zekât veren müminlerdir."
    Ayetteki Rükû ederken Zekat veren mümin ise Hazreti imam Ali'dir. Ayetin sebeb-i nüzulu da şu olaydır:

    Sahabeden Hz Ebu Zer Gıfari (r.a) şöyle diyor: “Bir gün Hz. Resulullah ile birlikte öğle namazı kıldığımız bir sırada, bir dilenci mescittekilerden sadaka istedi, fakat ona kimse bir şey vermedi. Bu sırada Hz. Ali rükû halindeydi. Elinin küçük parmağını dilenciye doğru uzattı, o parmağında yüzük vardı. Dilenci gidip yüzüğü parmağından çıkarıp aldı. Bunu gören Hz. Resulullah Allah’a yakararak, “Allahım! Kardeşim Musa sana, “Rabbim! Gönlümü aç, işimi kolaylaştır ve dilimdeki düğümü çöz ki, sözümü anlasınlar. Ailemden bana bir yardımcı ver. Kardeşim Harun’u. Onunla kuvvetimi arttır. Onu işime ortak et ki, seni çokça tespih edelim. Şüphesiz sen bizi görensin” diye dua etti. Sen de ona, “Senin isteklerin sana verildi, Ey Musa!” diye vahyettin. Allah’ım! Ben de senin kulun ve peygamberinim, benim de gönlümü aç, işimde kolaylık sağla, ailemden Ali’yi, bana yardımcı kıl, onunla kuvvetimi arttır.”
    Ebu Zer diyor ki: “And olsun Allah’a, henüz Hz. Resulullah sözünü tamamlamadan Cebrail “Sizin veliniz ancak Allah, onun peygamberi ve de namaz kılan ve rükû halinde iken zekat veren müminlerdir” ayetini indirdi.
    0 ...
  13. 7.
  14. çocuğun velayetinin anneye bırakılması, batı'da(özellikle ingiltere'de) endüstrileşmeyle beraber kadının erkeğin bütün haklarını talep etmesi ve yoğun mücadeleler sonunda bunu elde etmesinin bir sonucudur. çocuğun velayetinin kadına verilmesi erkeklerin altın tepside sunduğu bir ikram değildir.
    0 ...
  15. 1.
  16. Öyle bir orman ki bazen hiç ağaç yok
    şeffaf sincaplar tırmanıyor ceviz gözlerine
    iki dudağı arasında çocukluğu soğuk kelepçe

    Ben ki bir zaman önce epey yaşlanmışım
    sevdaya sadrazam kellesi dayanmıyor
    akdeniz'e karışıyorum kah osmanlı kah elen

    bir çocuk, bizim kim olduğumuzu soruyor Allah'a birdenbire

    ..küçük iskender..
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük