Hippi denen zümre ne kadar kötü kokuyor ise Veganlar da o kadar ruh hastasıdır. Herif yazmış da yazmış isa şöyle, isa böyle, Işid bu şu. Dedim "Tanrı kuzusu kavramı o değil babacığım, Işid ile ne alaka? Ve veganlık ile bunun ne ilgisi var?" diye. Herif yok hayvan düşmanısınız, yok şu bu başlamış. Ulan ne alaka bunun veganlık ya da hayvan severlik ile. Bahçemde tonla kedim var, her gördüğüm hayvana yapışırım. Vegan denen zümre de kesimlere olan düşmanlığı Pkk sevicilik yapmak için kendine komünistim diyen tipler gibi kullanıyor. Heriflerin düşman olmadığı bir şey yok. Ruh hastaları. Gerçi bu herifler her yumurtadan civciv çıktığını da sanan tipler. Hele bu konularda sosyal medya üstünde toplanan gruplar oldukça leş. Müslüman ateist tartışma grupları da keza böyle. Biri din seçmiş Müslüman olmuş, biri hepsini reddetmiş Ateist olmuş. Sürekli karşı görüşe bir şey ispatlama çabasındalar. Yav sal. Sanane be adam? O inansa veya inanmasa sana ne faydası var? Sanane lan? Delirdim akşam akşam. Vegan denen zümre ile cidden muhatap olmayın tüm hayvansever oluşumları sarmışlar. Bir abim kurban fotosu paylaştı diye adamı "Hayvan tecavüzcüsü" diye sayfalarda reklam etmişlerdi. O derece hastalıklı ve sorunlu tipler. Vejeteryanlara sonuna dek saygım var ama veganlar gerçekten psikolojik sorunları olan tipler. Ayrıca sadece hayvansal gıda değil yün falan bir şey kullanmıyor bu adamlar. Kırpmayın hayvanı diyor. Hava 50 derece o koyun kırpılmazsa ne olacak? Yazık ya cidden bu kadar sorunlu yetmiyor gibi ülkede her gün yeni sorunlu bir tayfa çıkıyor.
marketten marul alarak hayvanlara zarar vermediğini zanneden gerizekalı canlı türü.
o marulu sen kendi küçük bostanında yetiştirmiyorsun, endüstriyel tarım ortamında yetişiyorlar. yetiştirilirken bin tane zirai ilaçla (sizin vicdanınız rahatsız olmasın diye ilaç diyorlar ona, yoksa bildiğin zehir bu) korunuyorlar. bir sürü fare, böcek ve diğer hayvanlar bu zehirlerle öldürülüyor. sen de o migros'tan aldığın marulu yiyerek hiçbir hayvanı öldürmediğini zannedip mutlu oluyorsun. gerizekalı seni!
senin yaşam tarzına ve fikirlerine ne zaman saygı duyarım biliyor musun? eğer şehirden uzakta doğada yaşayıp kendi marulunu yetiştirir, hiçbir "ilaç", gübre ve hormon kullanmadan, tarladaki farelerle böceklerle paylaşarak yersen, doğanın o zor şartlarında sadece bitkisel gıdalarla hayatta kalabilirsen o zaman sana gerçekten saygı duyarım. konforlu evinde hazır gıdalarla vicdan kasmak kolay tabii!
bu beslenme şekline göre: hayvanlar kullanılmamalıdır. hayvanlar sömürülmemelidir. hayvanlara yapılan şeyin soykırım ve köleleştirme olduğunu ve dahi tüm canlıların özgür bırakılması gerektiğini savunan bir yaşam biçimi. oysaki bitkiler de canlı değil miydi?
vegan olmayan ve veganlara laf eden kişi aptaldır. olum manyak mısınız siz? bırakın insanların en az yarısı vegan, erkeklerin en az yarısı ibne olsun. onları öpüp başınıza koyacağınıza böyle laflar etmeniz. Bırakın geniş alanda uzun uzun paslasalim. Hareket alanımız geniş olsun.
bu entryde vegan beslenmenin desteklenmesi gerektiği savunulmaktadır. okuduğunu anlamadan ayar çekmeye kalkışanlar beslenmesin bi zahmet.
Her insanın yaşayış tarzına saygı duyarım ama hayatını et ve hayvansal hiçbir ürünü tükenmeden yaşayan birini asla anlayamayacağım. Arkadaşlarla gezerken birer adana dürüm yemedikten sonra, yaşamanın bir anlamı yok ki.
En fazla kronik hastalığı olan kişileri en fazla hayvansal gıda tüketenler diye bir bilgi var. Vegan psikolojik bir hastalık diyende var. Sağlıklı beslenme önerilerinde adı geçiyor. Karmaşık bir konu daha aydınlatılamamış. Ama vegan olanlara saygı duymak zorundayız hakaret kimseye yakışmıyor.
neymiş vegan diyeti uygulayanların çoğu dünyada hayvanların öldürülmesini veya zarar gelmesini istemediklerinden bu yola başvuryormuş.
bak maydonoz beyinliye.
e o halde senin yedeğin bitkiler sebze meyveler cansız mı nerden geliyor. onlar da canlı. utanmıyormusun ey vegan canlıları öldürmeye.
veganlar halen doğanın acımasızlığı ve kapitalizm ilişkisini doğru yere oturtamamış cahillerdir.
doğa ne emrediyor. yaşamak için öldüreceksin.
inek dana hayvan sebze meyve.
nitekim sağlıklı ve dengeli beslenmek içinde her türlü yiyeceği yemen gerektiğini de dusünecek olursak veganlık eşittir cahillik diyebiliriz.
yobaz evrimcilerin yediği naneler nerelere geldi. inanmayın evladım bu sersemlere.
lan oğlum cinciler, büyücüler vegan beslenir, siz büyücü müsünüz amk?
ilk madde az öğün, az yemek; 2. madde de temiz beslenmek. ilk madde kadim prensip, diğeri son asrın gerekliliği. şimdi bunları detaylandırıp uzatmayacağım burada...
ulan 5 tane asosyal soytarı şuraya bak milyonların aklını alıyor inanamıyorum allah'ım!
neyse netflix'te bunların amerikan iq'su ile hazırlanmış belgeselleri var onları izleyin, zaten 45. dk'dan sonra hemen dürüm siparişi vereceksiniz.
Vücudun alması gereken belli bir protein miktarı var ve bunun hepsi bitkilerden, baklagillerden sağlanamıyor maalesef. insan vücudu çok karmaşık bir yapı. Bir de muadili ürünler var ki ateş pahası. Tamam ben de hayvanseverim hatta bu ülkede et yemenin tehlikeli olduğunu da düşünüyorum malum son çıkan haberlerden sonra ama bitkiler de hormonlu ve ilaçlı. Bu durumda aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık oluyor. Hayvansal kökenli beslenmeyi tamamen bırakmak değil belki ama azaltmak mümkün. Ki zaten asgari ücretle geçinen bi ailenin evine giren hayvansal gıdaların da öyle çok yeterli olduğunu sanmıyorum. Aslında hepimiz mecburen vegan ya da vejetaryen adaylarıyız. Ama az ve yetersiz beslenen türden.
katledilen balinalaradan üretilip laboratuvarlarda denek hayvanları üzerinde kullanılan kozmetik ürünlerini satın alıp kullanan, fakat et yemeyen vicdan rahatlatıcı pelin su kimselerine verilen ad.
bu dünya zannettiğinizden daha kötü, aq greta'ları sizi.
bir ara denedim veganlığı bedenim dayanamadı. biraz saçma vegan olmak günümüz şartlarında b12 iğneleri vurulmanız gerekiyor. bitkisel proteinleri kombine etmeniz lazım ki yine hayvanlardan alınan ile eş değil. tofu ve soya ile protein aldığımı sanmıştım ama düşüp bayılmalar başladığı zaman bu iş bana göre değil dedim.
“Maydanozun da canı yok mu, onu da yeme” diyenlere gülümseyerek “Sen senin gibi acıdan, bıçaktan kaçan, yavrularını korumaya çalışan, doğrudan senin gibi bir canlıyı çatır çatır yemediğin gün bunu tartışabiliriz” diyoruz. Doğrusu da budur.
