Her zaman gitmek istediğim ama bir türlü Yalova'dan istanbul'a geçemediğim ve asla tadamadığım istanbul da ki vefa semtinin meşhur bozacısıdır. Ah ah gidemedik.
Bozasıyla değil de sıcak ve samimi görünen ortamıyla beni içeriye davet eden dükkan. Maalesef bu davete henüz icabet etmişliğim yoktur. Akşamları sağında solunda içerisinde olan kalabalığı görünce bazen kendime soruyorum "ben boza değil de başka bir şey mi içtim?". Tadı öyle kötü bir şey değil; fakat abartılmasını da doğru bulmuyorum.
küçüktür, tarihidir. boza sevenlerin mutlaka gitmesi gereklidir.
yalnız dükkan çıkışında ara sokaklardan devam etmiyoruz. tekrardan imç tarafından veya kemer tarafından güzergahımızı belirliyoruz. güvenliğiniz için bu şart.
Bir bardak bozayi 2,5 liraya satan icine leblebi de atan bozaci. Leblebiyle birlikte iyi gitse de leblebiler bitince sanki icine ayran dokulmus asure yer gibi oluyorsunuz.
2012 kışı itibarıyla 1 bardak bozayı (200ml) 3tl ye satmaya çalışan firma. tamam eski firmasın, tamam bozan güzel de kardeşim bu nedir yahu? oraya gitmişken bardakta içiyorsun zaten, hadi litre alayım desen litreside 9tl. nerdeyse 1 litre benzinin 2 katı fiyatı var. ne satıyorsunuz arkadaşım siz?
bozalarının kıvamının fazla cıvık olduğunu düşündüğüm, ayrıca boza diyince insanların ilk aklına gelen marka olmayı nasıl başarmış bilmesem de benim için bir soydan boza olmayı başaramamış bozacı.
1876 yılı Eylül ayında Vefa Bozacısı adı ile bozacılığı hem bir meslek hem de bir marka haline getirmiştir. Ekim ayından Nisan ayına kadar Boza, Nisan ayından Ekim ayına kadar da kuru üzüm şırası, dondurma ve limonata satışı yapımaya devam etmektedir.