dünya mutfağını çok iyi bilen gurme kişilik. tadı damağımda programını izlerken; tattığı yemekleri; "hmm çok lezzetli sanki fransa'da şu kasabadaki tazelikte." veya şaraplar için yaptığı yorumlar ister istemez ağzın bir karış açık kalmasına neden olur. çocukluğundan beri yurt dışında yaşamaya alışmış, eğitimi hayvani üniversitelerde yapmış vedat milor, sırf gurmelik için avukatlığı bile bırakmış.
acilen yemek yemeyi öğrenmesi gereken,dilinin kebap tadını alan kısmına hiç güvenmediğim gurme.tavsiye ettiği kebapçıdan sadece lahmacun yiyerek çıkmışlığım vardır.
1-önüne konulan bütün yemekleri silip süpürmek. 2-vedat milor yemek yerken ailece hep bir ağızdan ''yarasın tosunuma karpuz kabuğu'' yada ''adam bir koyunu mideye indirdi hala daha iştahını kaybetmedi'' diye söylendiğimiz sonunda da artık yeter ulen değiştir şu kanalı diye höykürdüğümüz yegane insan.
yurtdisinda yasayan bir insanin programini seyretme gafletine dusmemesi gereken sahsiyet.programini seyrederken yedigninz boktan sandvic kursagiizda kalir.agalamakli olursunuz. vedat milor etin icinin ne kadar yumusak olmasi gerektiginden bahsederken siz de memlekete donmek icin kac gun daha beklemeniz gerektigni sayarsiniz.
-domatesin çok kötü, 2 hafta önce california'da bir domates yedim, süperdi.
-x usta var, bu tarzı çok iyi yapar. onun new york'taki yerinde de yedim ben geçenlerde.
-şimdi bu et çok güzel. bu kuzu, ana sütünü bırakıp, otlamaya yeni yeni başlamış bir kuzu. o yüzden eti çok lezzetli. (oha) (ben kuzu mu dana mı ayıramam)
gibi daha devam eder. bu tarz cümlelerin sahibi, gerçekten harika bir gurme, insan işini bu kadar iyi yapar.
bir de vedat milor yemekteyiz'e katılsa olacaklar: #6852200
bugünkü programını ayrı bir keyifle izledim. çünkü eskiden yine ntv'de zevkle izlediğim bir yemek programı yapan mehmet gürs'ün baş şef olduğu restauranta gitmiştir. her zaman şeflere karşı bilgi üstünlüğünü gösteren vedat milor'u tutan ben iki arada bir derede kaldım. dedim umarım bir falsosunu yakalamaz mehmet gürs'ün. öyle de olmuştur. izlemesi zevkli güzel bir muhabbet olmuştur.
şimdi bu sevgili beyfendiye demek istediğim birkaç bir şey var. bakın beyfendi diyorum, çünkü oturuşuyla, giyinişiyle, kültürü ve konuşuşuyla tam bir beyfendi. önce gelen yemeğin italyan mutfağından geldiğini söyleyip ardından gelen ezmeli bir yemek içinde bu direk Fransız, bu kadar ince işçilik başka bir mutfakta olamaz diyerek beni iyice gark etmiştir.
Böyle birisiyle gezmek için çok şey verirdim sanırım. Kültür acaba Galatasaray Lisesi'nden mezun olmak mı sadece? O halde her galatasaray mezunu gurme olabilir mi bilemiyorum ama çok şey için mücadele vermiş belli. Boğaziçi ve ardından Stanford gibi büyük okullarda eğitim görebilmiş bir kişidir. Severek izliyoruz.
gurmelik anlamında kaz ve ördek ciğerini kolayca ayırt edebildiği için ki zor bir ayrım profösyonel olduğu aşikar ancak ben mesleki bilgisine değil de birşey yerken konuşmasına bir de çatala bir bukalemunun sineğe uzandığı gibi atak yapmasına iyyk diyorum.
"kekremsi" kelimesine özel bir sempatisi var tatlı da yese ana yemek de yese bu kelimeyi kullanıyor. bir de aşçıları ya da mekan sahiplerini konuşturmama gibi bir özelliği var. ben bu yemek mevzularını çok iyi bilirim öyle iyi bilirim ki şimdi bu etin kaç dakika pişirildiğini size söylerim, siz de beni onaylamak için sadece başınızı sallayınız havasındaki gurme.
misafir olduğu günlerde yapacağı yorumlar konusunda sıkıntı yaşamaz kesin ama, yemek yapması gereken gün menopoz teyzelerin, yeni yetme çeçeron hanımkızların yemeklerine yapacağı eleştirilere ne yapar bilemem. adam sana okyanus tuzunda marine edilmiş balina götü yedirsin, ay bu çoğ yağlı olmuş, olacak gibi değil diye yorum yap. sonra vedat beni kovaladı, kovalar tabi, vay arkadaş.