Sana kaç mevsimdir hasretim
Kaç mevsim daha yolunu bekledim
Sana kaç desemde bu sevdadan
Beni dinleme yanar ellerim
Bende bu kader varken bende bu simsiyah
Nasılda ağlamasın yüregim bulutlarla
Vedalar vedalar bitsin elvedalar
Yüzünde ellerin ellerinin izi var
Gözünde hasretin hasretinin resmi var
Bu saatten sonra ağlasam kaç yazar
Sana kaç mevsimdir hasretim
Kaç mevsim daha yolunu bekledim
Sana kaç desemde bu sevdadan
Beni dinleme yanar ellerim
Bende bu kader varken bende bu simsiyah
Nasılda ağlamasın yüregim bulutlarla
Vedalar vedalar bitsin elvedalar
Yüzünde ellerin ellerinin izi var
Gözünde hasretin hasretinin resmi var
Bu saatten sonra ağlasam kaç yazar
hinduizmin bilinen en eski kutsal metinleri.
söz konusu kutsal metinler kendi içinde dört bölümden meydana gelmektedir.:
a)birtakım kozmolojik spekülasyonlarla birlikte, 1028 adet ilahi içeren rig veda,
b)şarkılardan meydana gelen sama veda,
c)kutlu formül ve sözler ihtiva eden yahur veda,
d)büyülü formüller, efsaneler ve masallardan meydana gelen atarva veda.
senin vedan elveda, başkalarının vedası vedalar. bir şarkıda fark ettim, veda ile elveda arasındaki farkı, o şarkı galiba buydu:
Sana kaç mevsimdir hasretim
Kaç mevsim daha yolunu bekledim
Sana kaç desemde bu sevdadan
Beni dinleme yanar ellerim
Bende bu kader varken bende bu simsiyah
Nasılda ağlamasın yüregim bulutlarla
Vedalar vedalar bitsin elvedalar
Yüzünde ellerin ellerinin izi var
Gözünde hasretin hasretinin resmi var
Bu saatten sonra ağlasam kaç yazar
işte ordan yani atharva vedelarından bir bölüm : zaman bir küheylan, yedi ışını ile hızla koşar; zaman bin başlı, çağların üstünde, tohumu bereketli. kutsalca düşünceleri ile düşünen kâhinler onu incelerler, bütün varlıklar onun tekerleğidir.
hint dinlerinin bir arada bulunduğu en eski hali... 4 bölümden oluşmaktadır. rig veda(ilahiler kısmı) atharda veda sama veda
gibi kısımları vardır.
dünya üzerindeki bir çok mitolojik unsurun kaynağı, kutsal sayılan metinler.
rig veda'dan bir kısım:
-söze ilahi-
bilgeler buğday eler gibi elediler sözleri
dost o zaman öğrendi dostluğun ne olduğunu
varlıklar sisteydiler,
bilen yoktu güzelliklerini,
adları konuncaya kadar
herkese vermez kendini söz
bir kadın gibi nazlıdır
şair ister, bilge ister
dostlar havuza benzer
kiminin suyu çok, kiminin az
kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya
kiminde elleriniz ıslanır
kimi paçavra dokur kelimelerle
kimi şal.
kiminin dudaklarında zehirdir söz.
kiminin dudaklarında bal.
Canını sıkmasın vedalar. Yine yeniden buluşabilmek için bir hoşçakal gereklidir. Akmasın gözlerinden yaşlar gün gelir güneş yeniden ikimiz için doğar. Ama bitmesin sevgi bitmesin saygı kurutma kalbini bana karşı. Vedalar ne kadar iç acıtıcı olsa da bir daha buluştuğunda da o kadar mutluluk verici olacaktır.
Şarkıda da anlattığı gibi vedalar doğru değil, sevgiler yalan değil. Vedahası doğru olmayan o kadar çok şey yapıyoruz ki şu hayatta, bu daha hiç bişey değil...
su hayatta en nefret ettigim eylem. farkli acidan bakarak kendimi biraz olsun rahatlatmayi deniyorum. giden geri donecekse eger, onu beklemek, ozlemek... neden guzel olmasin ki?
Geri dönmese de neşeli vedaları severim ben sanki veda değil gibi olanından ne bileyim öyle severim ama bu veda aşık olduğun kişi ile vedan ise ve söyleyecek sözlerin yarım kaldıysa şuan içimde bulunduğum duruma düşersiniz: Anlam veremediğim şekilde beklenti. Sözler sanki beyninize düğümlenir boğazı bırak. Kalp desen zaten ayrı alemde.
Veda etmek zorunda mıyız? Sessizce gitsek, haber vermeden, fark ettirmeden. Bu daha çok mu acıtır bilmem ama benim vedam habersiz olacak, hiç hissetmeyeceksin. Taht kurduğum, içinde at koşturduğum o kalbinden sessizce gideceğim. Hiç fark etmeyeceksin.