veda siiri

entry3 galeri0
    1.
  1. Hiçbir şey değişmez korkma
    Dolmabahçe'deki Saat Kulesi durmaz mesela
    Marmara Denizi küsüp Istanbul'a
    Alıp sularını gitmez dilini bilmediği uzaklara
    Iki çift lafım var giderken, dinle!
    Bir günese bir de annemle babama...
    Her sabah yüzümü sıcacık öpen
    Istanbul güneşi
    Bir süre yatağım boş
    Doğdugunda beni bulamazsan şaşırma
    Duyamam sesini, çağırma beni bir süre
    Her sabah söz verdiği saatte doğan
    Selamımı alan Istanbul güneşi
    Bekle beni!
    Ve babam!
    Çocuk ellerimle silemedigim burnumu
    Cebinden çıkarttığı mendille silen
    Hem de dağ kadar boyunu hiçe sayip
    Önümde diz çöken, kocaman babam!
    Merak etme, en gurur duydugun yerde oglun..
    Annem!
    O eski Türk filmlerinin ağlatmaktan bıkmadığı
    Gözlerin sahibi annem, canim annem!
    Bak, artık toplu olacak dağınık oğlunun odası
    Üzülme sen de
    Herkes gittigim kadar döneceğimi de bilecek
    Teskere diye bir sevgilim var
    Bir buçuk yıl sonra, söz verdi, gelecek..

    *
    1 ...
  2. 2.
  3. dakikalar önce ceyhun yılmazın alem fm de yaptığı \'ceyhun yılmaz show\' adlı program sonunda şiirden perde bölümünde okuduğu şiirdir efenim. Sıkı bir radyo tutkunu olmasam da duygulanır, hüzünlenirdim sanırsam. Evet bu entry yi seneler sonra okuyup duygulanmak için yazıyorum ve evet bu mısraları yazarken programın her gün bitişinde olduğu gibi \'ceyhun yılmaz show bitti\' sözünü duymuş bulunmaktayım efenim..
    0 ...
  4. 3.
  5. Neşet ertaş'ın ölmeden önce yazdığı ancak okumaya ömrünün vefa etmediği şiiri.

    tükendi ömrümün çoğu gidiyor
    cahil ömrüm geldi geçti yel gibi
    sevdiğim uzaktan seyir ediyor
    beni görüp bakınıyor el gibi

    geçti günler, yıllar, ömürse doldu
    giden gitti bilmem geri ne kaldı
    ömrümün baharı sarardı soldu
    yandı kaldı garip bağrım çöl gibi

    veren, geri almak için gözlüyo
    her an her saniye beni izliyo
    garip bağrım için için sızlıyo
    sazımda inleyen sırma tel gibi

    uzun yoldan gelmiş gibi yorgunum
    ne kimseye küskün ne de dargınım
    bir ahu gözlüye candan vurgunum
    garip gönlüm kapısında kul gibi

    Muharrem ertaş'ın da bu minvalde bir türküsünün olması, bu bağrı yanıklığın sonradan gelmediğinin, mayadan oduğunun en net kanıtıdır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük