veda etmek

    33.
  1. çok saçma yahu, insanlar bunu rahatlıkla nasıl gerçekleştiriyor anlamıyorum. hayatımda ilk defa birine veda ettim, tamamen. kelimeler boğazımda düğümlendi, söylemeye dilim varmadı, akan boncuk boncuk gözyaşı taneleri ise cabası. o kadar zor bir şeyi başarabilecek kadar ruhsuz olacak ne yaşadınız ulan siz?
    13 ...
  2. 43.
  3. Benim veda edecek kimsem olmadı tam anlamıyla. Olsa da edemezdim. Bana "merhaba" diyen insanın bile küçük bir çocuk gibi bacağına yapışıp "beni karanlıklarda bırakma" diyesim geliyor. Olmaz.
    11 ...
  4. 45.
  5. Her geçen gün, saat, dakika kendime veda ediyorum.
    Insanları geçtim kendi içimde kendime veda edişlerim kendi içimde kendime üzülmek ve kendime ağlamak. Labirentte kısılıp kalmak.
    Nerede bunun çıkışı ya tamamen bitsin ya da tamamen düzelsin.
    Kendi içimde çok yoruldum, iyi degilim.
    9 ...
  6. 18.
  7. veda etmek bir kişiye, sevgiliye belki aileye. bir dosta ya da bir şehire.
    bazen evine, odana.
    mutfak balkonunda saatlerce oturup izlediğin manzaraya.
    odanın duvarındaki mavi renk ağırlıklı tabloya... kimbilir kaç kere dalıp gittin o renklerin derinliğinde hayallere. ne kadar sürdü...
    elveda diyemedin yine de, hoşçakal daha iyimser geldi. çünkü geridönüşü vardı, geridönüşü olsun istiyordun. ama veda ettiklerin de istiyor muydu o geridönüşü?
    hem neyi değiştirecekti ki. kelimeler, kelimeler... ve anlamları.
    hiç el sallayanın olmamıştı otobüs hareket ettiğinden kaybolana kadar olan süreçte.
    hani koltuğundan kalkıp nokta haline gelinceye kadar yolcu edenin görüntüsü, kolun koparcsına sen de hiç el sallamadın.
    el sallayanları izledin. hatta aklından geçti boşluğa el sallamak, ama yapmadın. yediremedin mi gururuna?
    bunun veda faslının son aşaması olduğunu bilmiyor muydun sanki? sen o vedayı çok önce etmiştin zaten, senin veda'n vazgeçişti. vazgeçeli de çok olmuştu.
    o kadar yoktun ki son zamanlarda odanın duvarındaki tabloyu gizlice valizine tıkıştırdığın bile kimsenin dikkatini çekmemişti.
    hani özlemezdin sen hiçbir şeyi. o tablo neden valizinde o zaman... ona bakarak hayal kurmak için mi? yoksa geçmişe ağlamak için mi?
    sorgulamadın ki daha.
    ilk molada sigaranı yakınca uzaklara dalıp gitmek yerine sevinç naraları atsan ya...
    savaştığın şeydi bu yıllardır, kazandın işte.
    sen vedanı edeli çok olmuştu, bu geç kalmış hüzün daha önce uğrasaydı sana...
    belki...
    8 ...
  8. 38.
  9. sevilen kişi için çok zor eylem. babamla vedalaşamıyorum. mezarına gitmeye ne gücüm ne de cesaretim var. vedalaşmaktan korkuyorum.
    6 ...
  10. 57.
  11. 1.
  12. boktan durumların en boktanıdır
    sevilen insana "elveda" sozcugunu soylemenin zorlugu ve icten surekli istenen "dur gitme" deme istegi insanı yerden yere vurur, giden insan "gorusuruz" dediginde ise tamamen dibe vurulmustur artık cıkıs imkansızdır, kelimeler bogazda dugumlenir, son bir kelime bekler karsıdaki insan "hosca kal" ya da "gorusuruz" denmesini bekler, ama asıl demek istenen kelime cok daha basittir :"dur" zaten o soylense gerisi gelir, "daha yasanacak cok sey var" diye haykırılabilir, ama hiç biri gerceklesmez, isteksiz bir sekilde el sallanır, giden arkasını doner, gider, belki gozden bir damla goz yası dokulur
    5 ...
  13. 39.
  14. Sevmediğimdir. Sırf bu yüzden son günlerde okula bile gitmezdim.
    3 ...
  15. 51.
  16. 9.
  17. insanın hayatta hala öğrenmesi gereken şeylerin olduğunu acımasızca öğreten eylemdir. Sessiz sedasız bir şekilde, yalancı bir gülümseyişle veda etmek ve eve gelip odanızdaki kapıyı kapatıp sırtınızı da duvara yaslayınca anlarsınız ''veda etme''nin hiç de öyle görüldüğü gibi kolay olmadığını. Hele bir de bulunduğunuz yerden çok çok uzaklara gönderdiyseniz, aranızda değil şehir okyanuslar ötesi ülkeler varsa ve yıllar boyunca bir daha dönmeyeceğini bilmeniz insana daha da çok acı verir. Paylaştığınız anların değerini anlarsınız ve ev ahalisine olayı çaktırmamak için ağlamamak adına kendinizi zor tutarsınız. Bir gün geri dönecektir ama bu günler,aylar ve yıl değil; ''yıllar'' alacaktır ve bu yılların sizi nereye savuracağını bilmediğinizden, ne kadar direnebileceğiniz de ayrı bir yaralayıcı durumdur.

    Galiba adab-ı muaşeretini bilmediğimiz, bir türlü öğrenemediğimiz sevdalardan muzdaripiz ve bitirmeyi başlamak kadar kolay gerçekleştiremediğimiz için elimizde kalan bu gözyaşlarıyla yaşamaya mecburuz. Ve evet doğrudur, siz yılmaz erdoğanın deyişiyle bundan önce olduğu gibi bundan sonra da ''tutacağınız her şarkının yerine haberlerin karşınıza çıkması''na alışmalısınızdır. Bir veda havasının arkasından kerhen söylenecek bir ''hoşçakal'' ile dönüp gitmeniz bir olacaktır, çünkü burada sizin başınızı hala rahatça yastığa koyabilmeniz için ona hiçbir şey olmamalıdır, onu kimse üzmemelidir, o bunu bilmese bile...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük