ne güzel küfürlerimiz, hakaretlerimiz vardı değil mi bizim? salak, aptal, manyak, gerizekalı ve burda sayamayacağım bir sürüsü. birbirimize hep böyle söylerdik kızdığımızda. ya kavga eder dayak yerdik ya da iyi bir dayak atardık. samimiydik, mutluyduk, huzurluyduk. en azından söylemek istediğimiz şeyi açık açık söylerdik. "ağzına sıçarım lan" derdik mesela, "tepene binerim". ama kimse kimsenin ağzına etmezdi tabi.
ama bir gün "ezik" diye bir kelime keşfettik. iki yüzlü, kahpe, aşağılık bir kelime. hoşumuza gitmeyen birşeyler söylendiğinde "ezik" deyip geçiyorduk sözlerin sahibine. "ezik" aşağı, "ezik" yukarı. pipisini yeni keşfeden çocuğun pipisini her yere sokması gibi tüm tartışmalara soktuk o alçak kelimeyi. bokumuzda boncuk bulmuştuk çünkü. boncuğu temizlemeden herkesin üzerine atıyorduk. izi, kokusu kalıyordu insanlarda.
o günden sonra "ezik" kelimesini kullananlara savaş açtım. millet ezikse sizde büzüksünüz oğlum.