''gidiyorsun, gitmenin bütün anlamlarıyla gidiyorsun. ağır ağır gidiyorsun, her adımda bir parçanı burada bırakarak gidiyorsun. gidiyorsun bir iç kanaması ayrılığı ile, kim kalır, kim duyar, kim ağlar ardından, hesap etmeden gidiyorsun. gidiyorsun, kimin gözyaşı hangi dudaktan kimin diline dolaşır, kimin gözleri ayak parmaklarında sürçer, düşünmeden gidiyorsun. ve gidiyorsun!
herkes, giden sevgilinin ardından ''yanıldığım'' derken, ben hep sana ''yandığımsın'' diye seslendim. sen biliyorsun ki bu yüreği taşıyan, yaktığından çok yandı.
gittin bir rüyanın sabaha yakın vaktinde.. gittin de, yürek kıpırtısı bir kanat kırıldı..
kimse bilmiyordu nerede battı güneş. zaman gitme zamanı değil, etme. bu gidiş öyle bir gidiş ki; bıraktığı yaralara, yüzlerce yıldız ve ay havanda dövülüp merhem yapılsa, sarılsa yaraya zor iflah olur. yürek yaralı, ben yaralı. yaralayanın var mı haberi!
gitme!
gitme! deyişimin hangi harfi eksikti de gittin. gittin, sol yanımı eksilterek..''