ve bir gün ben de giderim geldiğim gibi

entry4 galeri0
    1.
  1. Hiçbir yeri görmeyen bir pencerenin önünde durup dışarıyı görmeye çalıştın mı hiç?

    Ya da yanında duran bir sehpaya bakıp ve onun orada bulunmasına neden olanın ne olduğunu düşündüğün oldu mu hiç?

    Uzun uzun düşündüğünde, hepimizin bir diğerinin hayatındaki, üzerine yerleşik gölgeler olduğunu fark ettin mi peki?

    Birinin diğeri üzerindeki gölgesinin, en önce kalbin en alakasız kenarından başlamasına dikkat ettin mi?

    Hayat hep bu karmaşalardan ibaret işte adamım ve biz hayatımız boyunca bunları birbirine karıştırıp, kimin bizim için gölge, kimin gölgesizlik olduğunu anlamaya çalışmakla yorarız kalbimizi...

    Benzer şekilde olan sınırlarımız vardır bir de... Benim sınırımın başladığı yer sana, senin sınırlarının başladığı yer de bana acı vermeye döndüğünde, bitişlerimiz ve bitişlerimizden önceki birbirimize inanma ve ulaşma çabalarımız yorar bu kez de kalbimizi...

    Biliyor musun? Hani öleceğim anı bilsem ve sen o an yanımda olsan, geçmişte seninle ilgili iletişim kurmamı engelleyen bütün yerleşik felsefeleri yıkardım. Ve yine o ölme anı, elimde gizli bir not olsa ve sen onu bilmesen, hayattayken yazamadığım bitiş şiirimi yazdırırdım sana...

    insanlar sona ulaşmadan önce son üzerinde düşünmeyi bilselerdi ve bunu ilk düşünen ben olsaydım, hayat bana, sana dair ne veriyorsa yaşardım. Böylece bir sonraki seninle olan döngümün daha saf ve masum başlaması mümkün olurdu.

    Bebek tenini bilir misin? Kokusunu, tadını... O saflıkta sevdim ben seni, sadece kendim için...

    Başlangıcı ve bitişi ortalarda bir yerde karıştırdım birbirine...

    En çok orada acıttım kendimi, sana hissettirmeden.

    Bir deneyimin zirvesine oturup aşağıyı izlemek gibiydi seni sevmelerim.

    Bu yüzden hiç kendimden geçer olmadı hislerim, hep ayıktım sürecin sarhoşluğu içinde.

    Bir tepeden etrafı gözlemlemek misali, seni hep izleyerek sevdim. Önceyi görüp, sonrayı idrak etmek. Ve döngüyü tamamlayan son adıma, keşkesiz ve acabasız yürümekti seni sevmelerim...

    Toz biriktirmedim içimde, hep bir aynam vardı seni yansıtan...
    Orada o aynam olmasaydı...

    Sen, bendeki saf sevgiyi kusursuz bir aynanın lekesiz parlaklığıyla karşılaştırdın önce. Bir gün bir başkası çıktı ve karşılaştırdığın noktayı işaret edip dedi ki; Orada o ayna olmazsa, o zaman lekeleri görebileceğin bir şey de olmaz. Sen lekeleri görmeye çalıştın, asıl görmen gerekenleri unutarak…

    Ruhun boştu artık, kalbin de...

    Sonra ruhlarımızı kalbimizin geri kalanından ayrı ve kopuk bir şey olarak düşünmeye başladın. Unuttun, gerçekte her şeyle bir olduğumuzu. Ben yine masumca ve içimde severim seni. Sen bunu düşünmeden ve nedenleri sorgulamadan ruhlarımızı birbirinden soyutlanmış, ayrı ve bağımsız varoluşlar olarak düşünmeye bile başlarsın. Her şeyden önce, ayrıdır kalbimiz ve bir ruh kavramını diğerinden zorla ayırmak boşluktan başka bir şey değildir.

    Senin dünyana dahil olup ve senin sevgin üstünde yaşayıp da onun tarafından lekelenmemek olanaksızdır. Ne kadar sık, masum sevgimi önüne sererek temizlenirsek temizlenelim, senin kokun ikimizin de üzerine yerleşecektir.

    Şunu hiç unutma;

    Sen unutmayacağın şeyleri biliyorsun adamım, unutmaman gerekenleri de...

    Unutma işte!

    Ve birgün ben de giderim, geldiğim gibi... Sessizce...

    Cyqne

    Deniz Zeynep Altın
    6 ...
  2. 2.
  3. ve bir gün ben de giderim geldiğim gibi... açtığım komik başlıklar, girdiğim entry ler, taraf olduğum saçma polemikler kalır yadigar... hoşça kal derken, arkamda bıraktığım siz yazar kardeşlerimle sembolik de olsa el sıkışıp helalleşirken, seoviler gözlerini kaçıracak olurlarsa, ''siz de gelin lan keratalar! zamanında az ifrit etmediniz, az çileden çıkarmadınız beni, ama siz de işin tuzu biberiydiniz be! hakkınızda az başlık açmadım, az entry girip ekmeğinizi yemedim, hadi kalın sağlıcakla,'' derim... o gün gelip de geldiğim gibi giderken, bir daha hiç bir sözlüğü, hiçbir internet sitesini bu kadar sevemeyeceğimi, ona, bu denli çok zaman ayırmayacağımı da adım gibi bilirim... iki damla yaş ağır ağır abanırken göz pınarlarıma, sesim çatallaşırken, ''noluyo lan, ne ağlıyon kız gibi!'' diyecek olursanız, ''sizden kurtulduğum için sevinçten ağlıyorum oğlum ben!'' derim; içimde, atıyla ıslık çalarak uzaklaşan red kid'e özgü kusursuz hüzün...
    11 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. ve birgün herkes gidiyor, hiç kimse gibi...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük