Vazgeçtim diyerek, vazgeçmemeyi öğütleyen şarkı. Sivilce sıkar gibi tek tek öldürür beyin hücrelerini. Sonra bir bakmışsınız kapısının önünde bekliyorsunuz. Ramazan davulcusu bile "rakip mi lan bu" der haline bakıp, boktan yapar adamı, siker atar!
--spoiler--
vazgeçtim
gözlerinden,
vazgeçtim
sözlerinden
bir ah de yeter.
sessizce, kimsesizce,
gönderdim dudaklarımı
öpme al yeter.
hiç tanımaz tenim ellerini,
bilmez yüreğim bilmez yüreğini
ah bu koku, bu ten, bu dokunuş
ah bu delilik sarsar bedenimi
yok olma zamanı şimdi
--spoiler--
ağlama sebebidir. içme sebebidir. sevgiliden yeni ayrılmış iseniz intihar sebebidir.
yok oldum..
Tam zamanı şimdi.
Hoscakal en güzel hikayem.
vazgeçme;
çünkü arkadaşların var.
pes etme;
sen tek değilsin.
vazgeçme;
utanmak için hiçbir neden yok.
pes etme;
biz hala yanındayız.
vazgeçme şimdi;
olduğun kişiyle gurur duyuyoruz.
pes etme;
hiçbir zaman kolay olmadığını biliyorsun.
vazgeçme;
çünkü ait olduğumuz bir yer olduğuna inanıyorum...
vazgeçtim... tek kelime,oysa binlerce cümleye bedel tek kelime...
yeri gelmişken/geçmişken ve çoğu zaman avuçlarından kayan şeylerin bedellerinin acısı hafiflesin diye kurulan cümlelerin başına yerleştirilen.
oysa doğru değildir,vazgeçmek diye bişey yoktur.geçmek vardır evet. mesela Yılmaz Odabaşının dediği gibi "sabahla birlikte kaynayan çorba kazanlarının kokularından, yol boyu uykularını alamamış köpeklerin korkularından; siyah ışıklardan, çoğalan çocuklardan" geçmek... hızla kirlenen bi dünyadan geçmek...
vazgeçtim;kabul ettimin karşılığıdır.hoyrat hafızanın karşılığı alışmaktır.ve yaradan büyüklüğünü gösterir insanoğluna,en başından alışmanın a sıyla başlayan alfabede,sıra diğerlerine gelinceye kadar; kabul etmiş olmak vardır,alışmak... ikisi birleşir vazgeçtim olur dilde...
vazgeçmek... tek kelime binlerce cümle eder ruhun matematiğinde. asilik midir,asillik midir bilinmez...
yine yılmaz odabaşının dediği gibi "yaşam yanıltmanın, insanlar yanılmanın ustası oldukça yine yeni düşler deniyor ve deneniyorlar" vazgeçerek,kabul ederek,alışarak ve tekrar deneyerek...
--spoiler--
ihanetler hep böyledir: ilki, bir yenisine gebedir. ikincisi daha az acı verir. Ondan sonra dur durak yoktur. Güvenilmez aşık, sevdikçe kıran, gezdikçe ardında bir kırık kalpler mezarlığı bırakan bir dervişe döner. Artık acılara hapsolmuştur: Buluşmak istedikçe ayrılacak, birleşmeye çalıştıkça parçalanacak, sonunda terk ettiklerinin ahı tutup, terk edildiğinde, mukadder yalnızlığına kapanacaktır.
--spoiler--
der can dündar.
işte böylesi mütemadiyenliklerin yaşanmaması için vazgeçilir aslında. devamlılık, istikrar bi bu konu da iyi değildir. vazgeçmek işte bu durumda elzemdir.
vazgeçmek o kadar kolay mı sandın senden. seni bu kadar kendimden hissetmişken artık benim kimseye vermem demişken kolaymı sandın. sen git ben bakarım ardından al bedenimide göür istersen.. kalbim sende neyleyim ben gerisini...
'yok olmak anıdır şimdir'
dumanla başlarsın vazgeçmeye
bir sefer de beceremez defalarca karıştırırsın gözyaşını dumana, olmaz yine
belki aşkın, belki kaybedilmişliğin, belki olmayışın tiryakisisindir, karanlık bir odada dinlersin sezen'den.
yalnızlık korkutmaz artık, mecburi seversin, unutmak
tenini, kokusunu, sesini
gün geçer, ah bu zaman!
delilik hali getirir üstüne, atmaya çalışmak düşüncesi
içindeki her şeyi kırıp gitmek vaktidir artık, kalanlara güzel günler olsun,
giden...
bi taşta anılır belki, belki farkedilir, gidince anlaşılır hiç gelmeyeceği...
okuma yazdıklarımı, ya da oku
bi 'son'
vazgeçtim her şeyden.
Yıldız Tilbe'nin az bilinen, gizli kalmış, kuytuda unutulmuş hazineler gibi ışıl ışıl parlayan muhteşem bestesidir. inanılmaz güzel de yorumlamıştır ayrıca. Ama Haktan yorumu da dinlenmelidir. Hatta bu şarkının iki yorumunu dinlemeden ölmemeli kimse mümkünse. O derece.
Hangisi daha güzel bilemedim. O karar da size ait.
William Shakespeare çok güzel dizeleri bunu anlatır. Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.