eskiler vazgeçmek için ehven-i şer derler.
belki bir volkan ağzında kömürleşmektense ağır ağır yanma olduğu için.
kolay mı bir insanın teninden, sesinden, sevişinden kaçıp olabildiğince uzaklara gitmek?
değil....
böyle olduğu için zaten yazılmadı mı yüzlerce şiir, binlerce şarkı, onbinlerce satır?
yüzbinlerce kez vazgeçtiğimiz için göyünlerimize* içki şişelerini boşaltmadık mı?
tüm vazgeçenler bir araya toplansa dolmaz mı marmara denizi rakıyla?
o deniz rakıyla dolar da göyünlerimiz sevdanın sıcaklığı ile dolmaz bir saniye bile...
filmde diyor ya; gitmek cesaret ister ufaklık. gidecegin yer neresi olursa olsun.
sevdiklerinle arana mesefe girince. varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz.
vedalaşmakta zor iştir biliyor musun? oturursun geminin kıçına.
bakarsın sevdiklerine, gittikçe ufalırlar, ufalırlar, kaybolurlar
o zaman anlarsın işte. vedaşalmak asıl kalana değil, gidene koyar!
boş sözler etmeyin giden kaybedendir diye; giden yüreğini geriye bırakıyor, farkında değilsiniz.
zamanla gerçekleşen bir olgudur hadi bugün şundan vazgeçeyim olmuyor mesela, zaman geçiyor bakıyorsun onsuzluğa alışmışsın aa bak bundan da vazgeçtim diyorsun.
uğraşıp uğraşıp başa dönünce yapılması gereken tek şey oluveriyor.
yorgunluk, bıkkınlık ve bunca sikindirik şeyin arasında tutunacağın bir dalın olmadığını fark etmek zaman alabiliyor.
uzun zaman sonra kafamın içindeki sesleri duymadan uyuyacağım sanırım.
Vazgeçmek
Tamda bugün yaptığım şey...
Vazgeçmek süt dişinden kurtulmak gibidir. Ondan vazgeçersin ama ardından yenisi gelir muhakkak. Vazgeçmek çook zor olsada canını çok yaksada üzülme yav geçiyo.
Markette kasanın yan rafında oyuncak görmektir bazen.
Anlarım ki büyük heyecan ve mutluluk, hayal kırıklığıyla sonlanmıştır. Çocuğun hayallerini süsleyen o oyuncak ailenin bütçesini zorlamıştır ve zorla vazgeçirilmek zorunda kalmıştır. Hayat adil değil.
bahsi açılmışken, vazgeçmek kelimesinin geçtiği birbirinden güzel birkaç repliği buraya iliştirelim:
Bir erkek vazgeçmek istiyorsa tek bir neden yeterlidir. Ama biz kadınlar sevgimiz için mücadele ederiz. (Film: Frida - 2002)
..
Aşk nedir biliyor musun? Bir kız için dünyadaki bütün kızlardan vazgeçmek ve bundan zerre kadar pişmanlık duymamak. (Adını Sen Koy - 2009)
..
Lennard… Yüzüne bakmak hayatın, Her zaman… Yüzüne bakmak hayatın… Olduğu gibi. Ve en azından bilmek, Onu olduğu gibi sevmek, ve sonra, ondan vazgeçmek… Lennard, aramızda hep yıllar var. Hep yıllar, hep aşk, hep saatler… (The Hours - 2002)
vazgeçmek bir tercih midir yoksa son noktayı koymak mıdır? katı sınırlar içinde var olan bir fikir değiştirme zorunluluğu mudur yoksa paşa gönlün maymun iştahlılığı mıdır?bir gidiş midir yoksa dönüş müdür?
hepsi birdendir;hiç biri değildir…
son noktayı koymanın vazgeçiş olduğu durumda; bize kuvvetli bir rüzgar gerekir. çok kuvvetli bir rüzgar çıkmalı, savurmalı etrafa her şeyi ve işte gitmenin gerektiği o an gelmeli… rüzgar cesaret üfürmeli.insan cesaret bulmalı ve sonra yol almalı.
her tercihin bir vazgeçiş olduğu durumlarda ise elimizdeki ipliğin acının,riskin iğnesinden geçmesine göz yummak gerekir. çünkü yaşam vazgeçtiklerimizin akıbeti hakkında ipuç(lar)ı vermez bizlere.
kafamızda kalan “ya”,”acaba”, “ama” gibi albenili sözcükler olur. yüreğimizi kaplayan ise bazen şüphe bazen tedirginlik, çoğu zamansa heyecan olur…
vazgeçiş bir fikir değiştirme zorunluluğu kılığındayken; en çok hüzün taşır. zorunluluğun bilincinde olmak, dayatmayı çok yakından hissetmektir.dayatılan konu vazgeçmeyi buyuruyorsa insan hüzünlenir.çünkü insan olmak elinde olmayanı özlemektir. ve vazgeçilen hep özlenir.
rüzgar cesaret üfürürken,iplik acının iğnesinden geçerken fark etmeli; vazgeçmenin içinde neler barındırdığını…
vazgeçmek benliğinde “geçmek” eylemini bulundurur. geçmek,geçebilmek için önce gelmek gerekir. çünkü ancak geldikten sonra,belli bir noktaya vardıktan sonra mümkündür geçmek.
gelmek bir gidiştir;geçmek de öyle. ama geçmek vazgeçmeye dönüştüğü anda yolculuk yönünü değiştirir. gidiş dönüş olur. zaten dönüşte bir gidiş değil midir aslında?
peki ya dönüşe geçmenin imkansız olduğu,kişinin çaresiz kaldığı durumlar??? ölümü çağrıştıran durumlardır bunlar. hatta bazen ölümden ziyade cinayeti çağrıştıran durumlardır.
cinayet…severken vazgeçmek cinayettir. birini sevmek; içinde duyguların en masum ve en yücesini saklamaktır. birini severken vazgeçmekse kurşun sıkmaktır; içinde saklanan o duyguya-duyguların en savunmasız olanına-. kanatmaktır yüreği. cinayet işlemektir. insanın kendisini suçlu hissetmesidir. ve sonra bir ömür boyu kurtulamamasıdır kendi yargıçlığından…
bazen emek verdiğin, içinde büyütüp beslediğin sevgiyi bir kenara koyup yoluna devam etmektir vazgeçmek...
bazen gerçeği kabullenmek, bazense yapılan haksızlıklara meydan okumaktır vazgeçmek...
bazen içindeki gücü ortaya çıkarmaktır, sana acı çektiren kişiyi hayat çemberinin dışına atacak kadar yürekli olmaktır vazgeçmek...
bazen acıdan kıvranmanın sadece sana zarar verdiğini fark edip ayağa kalkmanın bir adım sonrasıdır.
bazen yalandan dolandan kurtulmak için verdiğin en doğru karardır vazgeçmek...
vazgeçmek. Bu eylem kimi zaman insana olumsuzluk gibi bir çağrışım yapsa da bence bunu pozitife çevirmek bizim elimizde. mesela üzgün olmaktan vazgeçebiliriz, umutsuzluktan, bıkkınlıktan, sigara içmekten, aşırı yemek yemekten ya da ne bileyim asık suratlı olmaktan vazgeçebiliriz. kötü olan, sizi yıprattığını ya da bozduğunu düşündüğünüz her türlü iş, oluş, hareket bildiren durumdan vazgeçmek daha güzel olmaz mı. o zaman vazgeçmek bence gerçekten vazgeçmek olacaktır. Bu eylemin hakkı bu olmalı diye düşünüyorum.
iyiye giden bir durumunuzdan, türlü sebeplerle bu hale karar vermeyi bir kez daha düşünmenizde fayda olacak durumdur. hani gel şu emeklerine yazık edipte şu yoldan dönüp vazgeçme demenin tezahürü gibi.