akrabalar grubunda hemen hemen herkesin karşısına çıkan tiplerdir. * anne: candır, canandır, sevgidir, şefkattir. kimimizde serttir, otoriterdir; kimimizde ezilen taraftır ama her zaman en çok seven taraftır. anne biraz da yaratandır be. böyle olmayan anneye anne demem.
baba: babadır, babacandır, dertleri en iyi anlayandır. mükemmel adamdır çocukları için, evin ekmeğini getirendir, adamdır... en iyi öğütlerimi bana hep babam verir. öyle olmayana baba demem.
kardeşler: kimimizde yoktur bunlardan, hep dert yakınırlar tekliğin zor olduğuna dair. kardeşi olanlar da hep tek çocuk olmanın iyi olduğunu savunur. aslında kardeşler de olmazsa olmazdır. her ne kadar tartışmalar da çıksa, ara sıra kavga da yapılsa ileride onlar koşacaktır zor günde yardıma. "kız kardeş insana en çok yanandır, en çok üzülendir. ileride sana bir şey olursa o koşacak yardımına. kardeşini hiç üzme. " der annem hep. aslında haklı da; elli yaşındaki dayım daha bekar, bir zamanlar kalacak yeri yoktu annem zorla getirdi, bizde kaldı beş altı sene(bir sürü erkek kardeşi olmasına rağmen.) erkek kardeşlere gelince, onlar ibnelik yapabilir size. ama yine de kimse vazgeçmez abisinden, kardeşinden.
çekirdek aile kutsaldır kısaca. bu kadar duygusallık yeter, şimdi biraz gülünç haldeki akraba karakterlerini inceleyelim.
bayramcılar: bayramdan bayrama görülürler sadece. çocuklar adlarını bilmez bunların ama bunlar ne hikmetse çocukların her şeyini bilirler. "ne kadar da büyümüşsün sen, çok yakışıklı-güzel olmuşsun" gibi cümlelerle tanınırlar. en belirgin özellikleri yemek yeyip gelmektir. çay içmeyi severler. çaylarını içip diğer bayrama kadar kayıplara karışırlar.
sana bir işim düştücüler: sadece işleri düştüğünde görülür bunlar. işlerinin düştüğünü de söylemekten çekinmezler. "çocuğumun ödevini yapar mısın?" , "şu internetten işimi halleder misin?" , "gel beraber şunu alalım." gibi cümlelerle ön plana çıkarlar. isteklerini yapın, büyüklük sizde kalsın.
düğüncüler: bayramlarda bile gelmez bunlar. sadece davetiye dağıtırken görülürler, düğünlerine çağırırlar. eve bile girmeden, zile basıp, davetiyeyi verip uzaklaşırlar. ben pek muhatap olunmasını tasvip etmesem de, annem ve babam hepsinin düğününe gidip takarlar takılarını. maksat düğünüm kalabalık olsunmuş. laf aramızda yarısının gelmeyeceğine eminim.
futbol manyakları: futbol sever akrabalardır. digitürk kimin evindeyse, maç akşamları orada toplanırlar. çok şekil küfür ederler.
çöpçatan teyze: her daim birilerini everme çabasındadırlar. akrabalarının tüm genç bireylerini çok iyi tanımakla meşhurdurlar. pek samimi olmayın, kendinizi evlendirme dairesinde bulabilirsiniz.
dedikodu severler: cinsiyetleri dişidir. en çok görüldükleri yer mutfaklardır. gecekonduda da yaşasalar, köşkte de yaşasalar en çok mutfakta dedikodu yaparlar. sizin eve misafir olarak geldiklerinde annenizi alıp mutfağa çekerler çay demleme bahanesiyle.
dayaklık çocuk: başarılı bir çocuktur, aile arasında ara sıra bahisleri geçer. ikiniz de boş boş otursanız bile annenize göre sizden daha iyi boş boş oturuyordur. sürekli örnek gösterilirler aileniz tarafından size. bu çocuk yakalanıldığı yerde ağzı burnu kırılmalıdır.
sık uğrayanlar: her hafta misafirliğe gelirler. kendi evleri gibi benimsemişlerdir artık sizin evi. ailenizle araları çok iyidir. yalnız bir şeyi unutmasınlar, bir süre daha böyle sık sık görüşülürse illa ki sorunlar çıkacaktır. her güzel şeyi tadında yapmak gerek, iki haftada bire düşürün ziyaretleri.
paran var mıcılar: öğrenciyiz çoğumuz, sık rastlıyoruz bu akrabalara. ulan para vermeye niyetin varsa çıkar direk ver, param olmasa bile yok demem ki.
minik kuzenler: abi abi/ abla abla diye paçanıza yapışırlar sizi gördüklerinde, alın gezdirin bu şirin veletleri.
yeni çiftler: akrabalarınıza yeni dahil olmuştur bunlardan biri. tanışılıp, kaynaşılır. iyi biriyse muhabbet devam eder(yengeler hariç, pek konuşmam yengelerle, yanlış anlaşılmaktan korkarım anlamadığım bir nedenle).
dedeler-nineler: çoğu ya ölmüştür, ya sonbaharındadır ömrünün. ya çok şirinlerdir, ya da çok çabuk sinirlenirler. üzmeyin, mutlu edin. ailenin kurucuları onlardır neticede.
oğlunun ödevi için arayanlar: bunlar aramaz sormaz, hatta ömrünüz boyunca bir kere işiniz düşmüştür ama onu da takmamışlardır. ama çocuklarının bir ödevi olursa direkt size yönlendirirler, sizi ararlar.
bedavacılar: bunlara annem veriyor gazı. duvardaki çizimleri görüyorlar, annem hemen "sizi de çizsin." deyip beni çağırıyor. ulan kadın ben bir portreden ne kadar alıyorum bilmiyor musun? ayrıca işim gücüm yok mu benim yahu. ben arkadaşlarım eve gelince "annem çok güzel kazak örer, size örsün bi tane." diyor muyum?