Gözlerin gözlerime değdikçe, felaketim oldu,
ağladım
Kendimden kaçtım.
Seni bulmak için, sana varmak için, yüreğine bir
kez olsun dokunabilmek, gözlerinden bir kez
geçebilmek için kaçtım. Bir kez olsun
dokunabilseydim yüreğine, bir kez olsun gözlerinde
kendimi görebilseydim, bir kez olsun ismimi senin
sesinle duyabilseydim, ölmeyecektim.
Bu bir büyüydü benim için, sonsuza kadar ve mutlu
yaşamamı sağlayacak o üç elmanın düşmesiydi.
Yaşamımın bir masala dönüşmesiydi. Sense
bunların benim için ne anlama geldiğini hiç
bilmedin.
Sıradan biri, hayatından öylesine gelip geçmiş
biri, sana bir kez bakmış sonra unutmuş herhangi
biri olmamı istedin.
Bense sana bir kez baktım, ve hiç gitmedi yüzün
gözlerimin önünden
Ben durup durup seni özlerken, senin hiç haberin
olmadı. Sana yazarken, parmak uçlarım kağıda
değil tenine dokundu, hissetmedin, anlamadın.
Nefesini kıskandım, sana nefes kadar yakın olmak
için Tanrıya yalvardım. Sen saçlarına dokunurken
ben dokunuşunu hissettim saçlarımda, sen bana
bakarken, ben eridiğimi hissettim. Senin hiç haberin
olmadı.
Tüm dileklerimi senin için diledim. Tüm isteklerimi
sana göre belirledim. Sen olursan olsun istedim, tüm
istediklerim. Anlamı olmayacaktı. Sensiz
gerçekleşecek hiçbir dileğin, bende bir anlamı
olmayacaktı.
Sonra kaçtım kendimden. Sana varmak için tüm
yolları denedim. Seninle konuşmayı denedim, sana
bakmayı denedim, sana dokunmayı denedim. Denedikçe
yanıldım, yanıldıkça yandım. Yandıkça
parçalandım. Sana varamadan, savruldu parçalarım.
Gözlerin gözlerime değdikçe, felaketim oldu,
ağladım
Yüreğimdeki varlığını bilmenden çok,
yüreğinde var olmak istedim. Hayatımdaki anlamını
bilmenden çok, hayatında bir anlamım olsun istedim.
Bana bakarken beni gör istedim. Beni bil istedim.
Belki bir hayaldi ama, beni sev istedim. Ben savaş
verirken kendimle, en çok da seninle, senin bunlardan
hiç haberin olmadı.
Kim bilir, belki de olsaydı umurunda olmazdı.
bu şiir gayet açık anlatır vazgecemeyecek kadar çok sevmeyi. *
vazgeçemeyecek kadar çok sevmek=kendisiyle bağlantısını kaybetmek.
en zoru da "x+y" formülasyonuyla yaşamanız gereken bir ilişkiyi, "x+x" şeklinde yaşar hale gelmiş olmanızdır. ancak "herşey geçer, hayat kalır", gün gelir o bağlantıyı kaybettiğiniz kişiyle yani kendinizle cart diye kalakalırsınız. yeniden iskan ve imar zordur, ancak imkansız değildir.
sonuç olarak, yıkıp yeniden yapmak yerine, yıkılmayacak kadar güçlü tutmak en güzelidir.
--spoiler--
bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne."o olmazsa
yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte. yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın. çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
--spoiler--
yapamadım be can baba, olmadı. "o olmazsa yaşayamam." diyenlerdenim şuan. evet belki o olmasada yaşarım ama ona ne kadar yaşamak denirse. ama düşünüyorumda bazen sende yanılabilirsin. her çok seven kaybetmiyorki, sonunda kazananlarda var. ya ben o kazananlardansam. bunu bilemem ve sırf korkularım, kendimi korumak için oluşturacağım bir mekanizma ile bunu riske edemem.
öyle beylik laflarımın öylesine arkasındayım ki can baba, çünkü onun beni, benim onu sevdiğimden daha az sevmediğine adım gibi eminim. zor buna emin olmak ama ben gerçekten eminim. bende hayatımda ilk kez şahit oldum ve "olabiliyormuş demek" dedim. çok seviyorum ve evet çok acıyorum en ufak birşeyde ama çok sevmenin, çok sevilmenin düşüncesinin dahi verdiği huzur, mutluluk, bu acıları bastırmaya yetiyor. çok sahipleniyorum, karşılığında çok ait olduğumu, çok sahiplenildiğimi de hissediyorum, mutlu oluyorum. umarım bu kez sen yanılıyorsundur can baba. çünkü ben vazgeçemeyecek kadar çok seviyorum.