vay canina kenan evren

entry4 galeri0
    1.
  1. cumhuriyet gazetesi yazarlarından ışıl özgentürk'ün yazdığı muhteşem yazı...

    vay canına kenan evren!

    dünyanın neresinde, demokrasiyi kesintiye uğratan, gencecik çocukları "asmayalım da besleyelim mi?" diyerek idama yollayan, binlerce kadının ve erkeğin insanlık onurunu hiçe sayıp işkence odalarında yaşamlarına el koyan, ülkeyi resmen satan bir cuntanın lideri hâlâ konuşabilir ve yalakaları, çok satan gazetelerde ona methiye yazabilir?.. gerçekten böyle bir ülke var mı, bilen bana söylesin.

    artık hiçbir gazeteyi ne görmek ne okumak istiyorum; örneğin, can dündar, ece temelkuran, güngör uras, meral tamer ve hasan pulur için aldığım milliyet gazetesinin pazar günkü manşeti beni dehşete düşürdü:

    "evren paşa bana telefon etti." paşaları kime telefon etmiş, tabii türkiye'yi yönettiğini sananlardan birine, hasan cemal'e. milliyet'in yayın yönetmeni sedat ergin, ne güzel gazete yapıyordun sen, her haberinin ses getirdiği bir gazeteye doğru yol almıştın, şimdi bu yol kazası neden? senin yüreğine güvenirim, bu nedenle sana kendimin de yaşadığı bazı 12 eylül hikâyeleri anlatacağım, trompet çalan birine bir armağan.

    12 eylül olmuştu.. işkenceler, ölümler birbirini takip ediyordu ve o günlerde kenan evren en meşhur konuşmalarından birini fatsa'da yaptı; birtakım sinemacıların halkı tahrik eden,

    onları devlet düşmanı yapan filmler yaptığını söyledi. ertesi gün de yönetmen ali özgentürk, çektiği "at" filminin montajını yaparken tutuklandı ve idam istemiyle, o zamanlar bir tutukevine çevrilen davutpaşa kışlası'na gönderildi.

    o zamanlar kızımız dünya beş yaşındaydı. anaokuluna gidiyordu. yaşı küçük, aman görmesin, duymasın, bilmesin demedim; hemen her görüş gününe dünya'yı da götürdüm. o beş yaşındaki dünyacık, benim görüş için ne kadar çok kâğıt imzaladığımı belleğinin bir yerine yazmış. bir gün anaokulundan eve bir telefon geldi. telefon eden yönetici ağlıyordu, dünya onu çok seven ilk aşkı onur'u da örgütleyip anaokulunun idare odasına girmiş ve ne kadar resmi kâğıt varsa hepsini küçücük parçalar haline gelene kadar kesmiş.

    donup kalmıştım.

    geçelim başka bir hikâyeye. adı bende saklı, o zamanlar gencecik bir kadın olan arkadaşım, eşiyle birlikte tutuklanmıştı. daha doğrusu kadın arkadaşımı, kocasını konuşturmak için özellikle tutuklamışlardı. çünkü öylesine bir işkence biçimi bulmuşlardı ki, bunu yaşayan mutlaka konuşur ya da polisin istediği biçimde ifade verirdi.

    bu işkence biçiminde kadınla erkek aynı odaya alınır ve erkeğin gözü önünde kadına tecavüz edilirdi. arkadaşım ve kocası böyle bir işkenceyi yaşadılar, arkadaşım arka arkaya tecavüze uğradı ve kocası acının en derin yaralarını aldı.

    yıllar sonra arkadaşınım kocası dışarı çıktığında yeni bir hayat kuramadılar. çünkü en mahrem biçimde yaralanmışlardı. arkadaşımın kocası kendini yedi katlı bir apartmanın balkonundan attı. o sırada evren paşa dediğiniz o adam sibel can'ın tombul kalçasını tuvale geçirmeye çalışıyordu ve ülkenin hâlâ devlet eliyle beslenen en zengin, milli burjuvaları, bu tabloyu satın alabilmek içine kuyruğa girmişlerdi.

    geçelim başka bir hikâyeye., genç kadını, iki kediyle birlikte bir çuvalın içine koydular. çuvalın ağzını bir güzel kapadılar ve ardından sopalarla çuvala saldırdılar. her sopa vuruşta kediler genç kadına saldırdılar ve o bir tırmık darbesiyle gözünün birini yitirdi, çuvalı açtıklarında iki kedi ölmüştü ve genç kadın baygındı, günler sonra kendine geldi. şimdi yaptığı tek bir iş var, yaşadığı mahallenin kedilerini beslemek...

    sedat, başka bir hikâyeye geçeyim mi?.. ölümlerden, almanya'da eroin parası için dilenen bir zamanlar bu ülkenin sürgüne zorlanan güzel insanlarından söz edeyim mi?..

    benim yüreğim daha fazlasını kaldıramıyor., daha doğrusu, bu kenan evren yağcılığını kaldıramıyor. lanet olsun!
    3 ...
  2. 2.
  3. darbe şakşakçılarının tekrar tekrar okumasını dilediğim yazı. yine öfkelendim yine canım sıkıldı...
    0 ...
  4. 3.
  5. yürek dağlayan bir yazı, iç acıtan olaylar...o darbenin akabinde evren'in ilk icraatları; din dersini zorunlu kılmak, rabıta meselesi, türk dil kurumunu dondurmak (7-8 sene yeni sözlük çıkarmadılar, yeni sözcük üretmediler), ve bilumum abd yeşil kuşak projesini hayata geçirmek oldu.
    2 ...
  6. 4.
  7. cumhuriyet gazetesi yazarlarından ışıl özgentürk'ün yazdığı muhteşem yazı...

    vay canına ışıl özgentürk ! acaba bu yazıyı kaleme alırken kullandığı uslubu ilhan selçuk ve avanesine kullanabilir mi? kendisinden bir de bu cesareti bekleriz. yahu komedi gibi ha. kenan evreni eleştir ama kendi yazdığın gazetenin başında ilhan selçuk gibi daha şerlisi daha şakisi olsun.

    hayır bir de darbe şakşakçıları okusun denmiş de acaba öncelikle selçuk ve cumhuriyet taifesi okudumu yazılanları ? en alasından darbe şakşakçısı cumhuriyettir bu ülkede.

    (bkz: tencere götün kara seninki benden kara) *
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük