ne zaman canım sıkılırsa, ben butunonu basıp, ardından arama yerine ''vaudeville for vendetta'' yazıp uzun zaman önce girdiği entrylerini tekrar tekrar okuyup kendime geldiğim yazardır.
meth edilenler arasında ne beğendiğim, daha doğrusu tek beğendiğim yazardır. küfürleri şahsına münhasır olmakla birlikte, kıkırdatıcıdır aynı zamanda. sağolsun kendileri alkışı hakediyor.
küstüğüm yazar, kendisini fazla tanımam etmem, sözlükte bir iki sohbet etmişliğimiz vardır ama küstüm işte. hani bildiğin çocuklar gibi.
ekşi sözlüğe geçtiğinden beri, uludağ sözlüğü ihmal ediyor. ve yazılarını özletiyor. ekşi sözlüğe de girmek istemiyorum okumak için, o yüzden de küstüm işte.
saglam yazan abim.
bir yazar sagolsun bunuda oku, okumazsan eksik olursun dedi. 10 gundur okuyorum.
durmadan okuyorum. cok sevdim. uzun giriler okuyamam ben genelde. ama bluevelve abi bir vendetta abi iki.
ellerine saglik.
bazı entyleri gerçekten yarardı. bu işi ciddiye alarak yapardı. sonradan öğrendik ki edebiyat fakültesinde okuyormuş ve uludağ sözlüğü yazarlığa geçişde bir araç olarak görüyormuş. başka türlü olsa zaten bu kadar güzel entryler girmesi mümkün değil. ondan başka düzgün denilebilecek bir iki kişi daha vardır. düzgün derken yazarlığı gerçekten ciddiye alan ve diğer yazarlar tarafından beğenilen yazarı kastediyorum. şimdilerde ekşi de yazıyormuş ileride bir dergide yazabilirmiş. şahsi fikrim dergide yazarsa sözlükteki gibi tutmayacağı yine de yolu açık olsun. üstad sözlük kıstasında iyisin hoşsun ama edebiyat ortamı bambaşka bir yer harcama derim kendini.
kendisiyle aynı saatlerde ben de bir radyo programına konuk olduğumdan dinleyemedim.* haberim de yoktu katıldığından. ama; "bu işte bir iş var" yorumunu yapmaktan kendimi geri alamıyorum... lan vaudeville for vendetta'yla ya da kelevelelis'le de diyebiliriz aynı gece aynı saatlerde radyo programındayız... bundan sonra onu taklit ederek yazacağım yazılarda lütfen beni kınamayınız. zaten lost'un ilk iki bölümünü de seyrettim, tutamıyorum zamanı...
o değil de, benim radyo programına katılacağım neden gelişmelerde verilmedi diye de biraz içrlemedim desem yalan olur. zall sen haksızsın... öhöm öhöm.
eleştirmeden de birilerini bu entry yi noktalamak istemiyorum: şöyle bir eleştiride bulunayım o zaman hemen:
kendisi için şöyle denmiş; "trt gibi neredeyse hiç dinleyeni olmayan bir radyonun sıradan bir programına konuk olmuş"... evet, ben daha çok rating i olan bir programa katıldım, daha çok dinlendiğine eminim ama haberim olsa katıldığım radyo programında, "izninizle şu duyuruyu yapabilir miyim" der, herkesi radyo 1 dinlemeye yönlendirirdim.
bu güzel eleştiriyi ve özeleştiriyi yaparak iç huzura ulaşıyorum herkese esenlikler dilerim.
sözlükte sürekli takip ettiğim, yazılarını okumaktan büyük keyif aldığım birçok yazar var ama vaudeville for vendetta'nın yeri apayrı be abi! ulan şimdi başlayıp sabaha kadar yazılarını okusam yemin ediyorum hiç sıkılmam.
dün gece trt radyo 1'e çıktı uluların ulusu yüce insan vaudeville for vendetta! sesini duyma şerefine de nail olduk!
nick'ini söyleyemeyen spikere "bana herhangi bir dil sürçmesi(!) olmadığı sürece enis, adımla hitap etmenizde bi problem yok!" dedi ya trt gibi kurumsal bi yapıda, daha ne diyelim sana ey yüce insan!
interneti veya sözlüğü savunmak için vasat konuşmalar ve savlarla diretmiş fakat konuşmacılar ve katılımcıların betliği dolayısıyla biraz kabul görür bir performans nakletmiştir. bak kabul görür diyorum lakin konuşmacıların ölçüsüyle yoksa beş para etmez. programdan sonra gerizekalı yazarlarımızın "haftada 2 entry le bende yazarım böyle şeyler" savını gönülden destekliyorum.
- ama ilk canlı yayın heyecan falannn.
- allahın trt radyosu. müdavimlerini de gördük. neden heyecanlanmış ki?
- ama o vaudeville for vendetta kesin bir açıklaması vardır.
- anlıyorum güzel kardeşim.
3 şubat 2010 radyo 1 deki gecenin içinden programına konuk olarak katılan yazar. canlı yayın olması ve devamlı böyle programlara katılmaması dolayısıyla iyi idare etmiştir. tebrikler vaudeville, iyi bir iş çıkardın. bir dahakine çok daha iyi olacaktır, sen takma kafana.
trt'de çıktığı programı dinlemedim ama entry lerden okuduğum kadarıyla canlı yayında saçmalamış yazar. gayet normaldir çünkü canlı yayında mantıklı cümleler kurmak belli bir tecrübe ve ayrıca göt ister. fazla üzerinde durulmamalı ve klavye başında artislik yaparak bu durumdan mal mal espiriler türetmemek lazımdır bence. sözlükteki çoğu yazarın seni dinlediği fikrinin verdiği baskıyla kim olsa saçmalardı. disko kralı'ndaki facia hafızalarımızda taptazeyken bu tarz taşşak geçme girişimleri komik kaçıyor.
elif şafak' ı savunur gibi savunulan yazar. sanırım bir yazarın en son isteyeceği şey olsa gerek. merak ediyorum türk insanı ne zaman beğeni unsurlarına eleştirel yaklaşıldığında, karşısındaki adeta kişiliğini yargılıyormuş gibi reaksiyon göstermekten vazgeçecek. veya kendi beğenilerinin ideal olan olduğu düşüncesi. narsizm böyle bir şey sanırım.
Uludağ'da son enrty'sini 9.11.2009'da girmiş, ekşi'de ise ilk entry'sini 5.6.2009'da. Yani ekşi'ye başladıktan sonra uludağ'a da devam etmiştir. ben buna takıldım en çok. neden yaptı diye? Uludağ'a karşı takındığı bir vefa mıydı bu yoksa burada tutunamazsam dönerim tekrar kürkçü dükkanıma yaklaşımı mı? Eski sözlükdaş'ın Uludağ'ı bugünkü radyo programında bir basamak, bir sıçrama tahtası olarak akıllıca kullandığını algıladım. Programda Uludağ'ın adını ansın anmasın çok önemi yok. Ha, andı bir kere. Ne oldu kıçımız tavana mı vurdu? Ekşi'de bunun patırtısını yapmışlar bir de... Cahil yazar, görmemiş yazar orada da çok. Ne anlam içerdiğine bakmadan sallamış angut. Bir taraftan da ekşi'de uludağ'a bok atmak prim mi yaptırıyor diye düşünmedim değil. Bu eski sözlükdaş'ın ekşi'ye kaçmasına, belki de ilk defa dinleyicisi olduğumuz bir radyo programında geldiği yeri ağzına almamasına, gönderine yunan bayrağı çekmiş türk askeriymiş gibi tavır almamız da saçma. Anmazsa anmasın... Ne olmuş yani. Bu mu sözlüğe itibar katacak, bu mu itibar kaybettirecek... Sözlük için mi kendimiz için mi üzülüyoruz? Adı radyo programında zikredilen bir sözlüğün yazarı olmak daha mı mutlu edecek bizi? Niye ki? Gerçek adımızı kullanmadığımıza göre kim görecek, kim bilecek? hepsinden önemlisi kendimize bir yıldız eklemek için mi sözlük yazarı olduk? Amacımız bu muydu?
Bir de diğer taraftan bakalım. adam kaçmış, gitmiş. Belki bunu yapmayı isteyen bir çok yazar var bu sitede. Belki de bunların bir kısmı bu başlığa entry bile girdi. Bunun bir sebebi de sol frame dediğimiz alanda abuk subuk, am göt başlıkları açmamız değil mi sizce? Bunun gibi bırakıp giden kaç kişi oldu acaba? Bilmiyoruz çünkü vaudeville gibi radyo programlarına çıkmıyorlar. adam sözlüğün entry denetleyicilerinin içinde eski bir ağır ceza hakimi olduğunu bilecek kadar girmiş içine artık. Bulunduğumuz yerden bir "uğurlar olsun" demek o kadar da zor olmamalı. Buranın böylesi bir denetimden uzak olduğu da hepimizin bildiği bir şey. Sanırım kendisi bu bütünün bir parçası olmak istemedi ve kendisince daha prestijli gördüğü ekşi'ye uçup gitti. Orada da kendisini sevdirmiş kerata.
Edit : Entry'si değiştirmek istemedim ama eski sözlükdaşımız ekşi'ye ilk entry'sini 04.11.2007'de yazmış. Yani buradan oraya kaçmış değil. Bu hatamı fark edip düzelttiren sosyete ye teşekkürler.
Ama benim anlatmak istediğim kimin ne zaman gittiği, nereden nereye geçtiği değil. Buna çok fazla anlam yüklememiz.
bi telefon var deyince uludağdan biri atlayacak diye düşündüm şerefsizim..TRT yayınında bile eğlendirdi bizi enis...
sonuç olarak enis NTV de ustalara saygı kuşağı, vendetta flash TV de türkü bacı...