Vatanını seven çok insan gördüm.
Çoğu aybaşında parasını devletten alıyordu.
Önemli insanlardı.
Genellikle sıfatlarının başına ''koskocaman'' takısı eklenirdi.
Devletin koskoca bakanı, devletin koskocaman generali, devletin koskocaman genel müdürü diye konuşulurdu haklarında.
Bu grupta bir de, kendi paralarını da devletten almak istiyen koskocaman politikacılar vardı.
Bu koskocaman ve önemli insanların yanısıra koskocaman olmayan ve ''vatanı sevdiklerini'' o kadar yüksek sesle bağırmayan sıradan insanlar bulunuyordu.
Onlar da vatanı seviyordu.
Milyonlarca insan vatanını seviyordu.
Biliyor musunuz, bu milyonlarca insanın vatan sevgisi, bir depremde kırk bin vatandaşın, bir güneydoğu savaşında otuz bin vatandaşın ölmesine engel olmadı.
Vatanın ''tek bir çakıltaşını'' bile şiddetle koruyan bu vatanseverler o ''çakıltaşına'' gösterdikleri itinayı asla insanlara göstermediler.
Vatanın böylesine güçlü bir şekilde sevildiği bu ülkede milyonlara vatandaş açlık sınırında yaşıyor.
Çocukların çöplüklerden yiyecek bulmaya çalıştığını görüyoruz.
Vatanın bunca sevildiği bir yerde vatandaşların böyle ölmesi, sürünmesi, ezilmesi size hiç tuhaf gelmiyor mu?
Çakıltaşlarının insanlardan daha kıymetli olması bu kadar doğal mı sizce?
Belki de bunu tersine çevirmeliyiz.
insanları çakıltaşlarından fazla sevmeliyiz belki de.
Generallerin 30 Ağustoslarda ''vatana'' değil de ''vatandaşa'' olan bağlılığını dile getirdikleri konuşmalar yaptığını duymak istemez misiniz?
Başbakanların ''bu ülkede bir tek bebeğin bile açlıktan ölmesine canım pahasına izin vermem,'' ya da ''istanbul depreminde yüz bin kişinin ölmemesi için şimdi seferberlik ilan ediyorum'' dedikleri bir konuşmayı okumak istemez misiniz?
Bir ''çakıltaşı'' tehlikeye girdiğinde gösterilen o ''ulusal öfkenin'' bir insanın hayatı tehlikeye girdiğinde de gösterilmesi fena mı olur?
Eğer bir polis timi vatanın bir çakıltaşını yabancılara satsa o timin elemanları hayatları boyunca cezaevinden çıkamazlardı ama aynı tim yanlışlıkla bastığı bir evde masum bir vatandaşı öldürünce sadece altı ay ceza alıyor.
Vatanın bu kadar değerli vatandaşın bu kadar değersiz olması size hiç çelişkili gelmiyor mu gerçekten?
Üstünde dört keçinin yaşadığı bir adaya kimin bayrağı dikilecek tartışmasını bir savaşa çevirmeye hazır bir ulusun, duvara yazı yazdılar diye onbeş sene hapis yatan çocuklar konusunda çok sessiz olmasında biraz utandırıcı bir gariplik görmüyor musunuz?
Ben, vatanı sevmenin vatandaşın işine yaradığını görmedim hiç.
Vatanı sevmek, vatanı sevenlerin işine yarıyor belki ama o vatanda oturanlara pek bir faydası dokunmuyor sanki.
Taşlarla insanları değiştirmeye ne dersiniz?
insanları taşlardan, topraklardan, kayalardan daha çok sevseniz, vatan haini mi olursunuz.
Ben, bu vatanın insanlarını taşlarından daha çok severim.
Bir vatan haini miyim sizce?
Beni, ''niye insanları taşlardan çok seviyorsun'' diye yargılarlar mı?
Kimbilir belki de gerçek vatan sevgisi, o vatanda yaşayan insanları sevmektir?
Onların ölmesine izin vermemek, onların sürünmesini önlemek için uğraşmaktır.
Ama ''şanlı'' olan vatandır işte, değerli olan o'dur.
Vatandaşın ''şanlı'' ya da değerli olduğunu hiç görmedim.
Belki de artık küçük bir değişiklik yapmanın vakti gelmiştir.
Taşlarla insanları değiştirmeliyiz belki de.
Bir düşünün bence, taşları insanlardan çok sevmek sizi mutlu etti mi gerçekten?
Taşları daha çok sevdiğiniz için daha özgür ve daha güvenli yaşadınız mı?
Eğer bunlar sizi mutlu, özgür ve güvenli yapmaya yetmediyse...
Bir de insanları taşlardan daha çok sevmeyi deneyin.
Hiç belli olmaz, bir bakarsınız ki sevginizin odağını değiştirmek birden hayatı daha güzel kılmış.
insanlarımı seviyorum;
herkes bu ülkenin vatandaşı olmayı haketmediği için ve vatan kavramını bu ülkenin insanları oluşturduğu için verilebilecek en iyi cevaptır.*
vatansız vatandaş olmaz,
bu yüzden bu iki kavramı birbirinden ayırmak manasızdır.
hem vatanımızı hem de vatandaşımızı sevelim ki başkalarının ekmeğine kan sürmeyelim.
yazılarını okuduğumda iyi yazar olmanın genetik olduğunu düşünmeye başladığım yazarın, anlamak niyetinde olana çok şeyler anlatan yazısıdır.
bir de (bkz: imaj ve ölüm)