diyanet işleri başkanlığına senelik 1.3 milyar dolar bütçe ayıran bir acayip yapıdır.
mide bulandırıcılığı su götürmezdir. katışıksız ahmak olanlarınızın bile farkında olduğu üzere türkiye cumhuriyeti sınırları içinde dolaylı vergiler had safhadadır, yani götünüzü sildiğiniz tuvalet kağıdından tutun da, koltuk altlarınıza serptiğiniz gülsuyuna kadar her meret çatır çatır ve ağır şekilde vergilendirilir.
peki bu vergiler ile ne yapılır?
roketatar alınır, kanalizasyon yapılır, asfalt döşenir, kamu hizmetinde bulunan memurların maaşları ödenir vs.
bir de pek sevgili müminler, cennette hurilerle düzüşsün, şarap ırmaklarında takılsın, gılmanlara omzunu ovalatsın diye hesapta sınav yeri olan dünya denilen merette imama-müezzine fon ayrılır. lakin bu fondan diğer din görevlileri(alevi dedeleri, hahamlar, rahipler, budist rahipleri vs.) yararlanamaz.
bunun adı göz göre göre, açık seçik ayrımcılıktır.
işin çok bir acayip yanı; ben çok liberalim, benim başbakanım devletini pazarlamakla babalar gibi mükellef vs. söylemlerinde bulunan, çatır çatır işleyen ve katma değer üreten kamu iktisadi teşekküllerinin satılmasından ve devletin küçülmesinden yana söylemleri bağıra çağıra ve utanmadan afkuran tiplerin bu konuda salyalı ağızlarını açmamalarıdır.
son açıklanan rakamlara göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 843 tl.
şimdi sayın müminler hiç yavşaklaşmadan elinize bir hesap makinesi alın ve işleme başlayın.
sizler cennet seçme ve yerleştirme sınavınızda ihtiyacınız olan aparatların bedelini, aynen pek sevgili liderinizin desteklediği liberal ekonomik sistem ile ödeseniz, bu ülkede bir tane aç insan kalır mı?
cinlere inanan, adem ile havva'nın birbirleriyle çiftleşen çocuklarının soyundan geldiğimizi iddia eden arkadaş sana soruyorum.
bahsi geçen devlet bu eyleminden vazgeçerse ve ortodoks islam ibadethaneleri ve görevlileri devlet tarafından fonlanmaz ise bizi keyifli günler bekler.
cemaat ve tarikatların etkinliğine bırakılmış camiler elbette devlet denetiminde olacaktır. devletin fonlamasını ve hali ile ilişiğini kestiği kurumlara karşı kanunlarını uygulamasında herhangi mantıki sakınca da kalmayacaktır.
imam arkadaşlar, kuran üzerinden; kadına şiddet, evlilik dışı ilişkiler yaşayanların sopalanması veyahut taşlanması, kadınların şahitliğinin ve miras haklarının erkeklerle oranlı bir halde bulunması, eş cinsellerin lanetli olması vs. gibi hususlarda ağızlarını açtıklarında, eldeki mevcut yasalara göre dahi suçu ve suçluyu övmekten, fareler gibi içeri tıkılacaklardır.
hele bir de bir savcı mevzuyu imam, müezzin boyutundan çıkarıp bütün bu suça teşvik eden söylemlerin bizzat kuran-ı kerim menşeili olduğunu ortaya koyan bir iddianame ile ortaya çıkarsa değmeyin keyfimize.
insanlık olarak gülümseriz. istiklal mahkemelerinden daha işlevsel bir materyalist ve hali ile insanlık ile ilişkisi rasyonel birey yaratma şenliklerine ev sahipliği yapar bu topraklar.
düşüncesi bile kasıklarımı kamaştırdı.
not: yeni bir bakış açısının tanımlanmasına dair bir entry'idi kendisi. kerteriz entry silinivermiş, lakin burada kalması gayet şık olacak. tek başına da takır takır ayakta işiyormuş.