vatan sevgisi

    41.
  1. (bkz: polis özel harekat)

    özel harekat polisi bir kardeşimizin kaleminden biz kimiz?
    -özel harekat gerÇeĞi-
    biz asker , komando , jöh, pöh möh,sat,sas bilmemne değiliz!
    bordo bereli hiç değiliz.

    biz ; ölüm riski yüksek operasyonların icrasını gerektiren görevler üzerine özel olarak eğitilmiş ve vatan savunmasından en ön safta görev almak üzere yetiştirilmiş özel harekÂt polisi yiz ( hareket diye yazanlara da ayrı bir gıcık oluyorum )
    telsiz kapatmayız biz, çünkü telsiz taşımayız.
    leŞ fotosu çekmeyiz , Çektirmeyiz !
    yaptığımız operasyonları sağda solda anlatmayız , kaç adam öldürdün diyenlere cevap vermez, kulak bile asmayız...

    kulak demişken; kulak, kafatası, parmak, böbrek dalak bilmem değişik organlardan oluşan kolleksiyonumuz yoktur, boşuna heveslenmeyin!
    biz yaptığımız işle övünmeyiz çünkü övünecek bir iş yapmayız vatanı sevmekten başka!

    keskin nişancıları boğma teliyle bıçakla geberttiğimiz koca bir yalan ,
    mermilerimizle gebertiriz, bıçağı portakal soyarken kullanırız biz , teröristin derisini soyarken değil!
    biz konuşmayız silahlarımız konuşur,
    iddia etmiyorum çünkü bilimsel olarakta gerçektir ve dahi atalarımızdan süregelen bir erktir
    yeryüzünde o silah denilen nesneyi bizden iyi kullanan yoktur olmamıştır ve olmayacaktır...

    Çünkü bu yetenek bize atadan mirastır.
    osmanlı zamanında yaşasaydık herhalde akıncı derlerdi bize,
    Çoğu kişi sevmez bizi, gün yüzü görmediğimizden olsa gerek gördüğümüzde de gözlüğümüzü eksik etmeyiz zaten gözümüzden
    bu yüzden de; bizi güneş gözlüklü silahı bacakta taşıyan artist yaratıklar olarak görürler ve bilmezler niye silahı bacakta taşıdığımızı niye gözlük taktığımızı , görmezler o ufacik kalpte ne kadar büyük bir vatan taŞidiĞimizi...

    biz de sevmeyiz zaten onları açıkçası
    biz zaten kimseyi sevmeyiz, sevdiklerimizden başka.
    yetiştirme yurdundan alınıp eğitildiğimize de inanmayın!
    çünkü hepimizin sevgi dolu kocaman aileleri vardır. hasretle yolumuzu gözleyip vuslatı bekleyen...

    doğa üstü güçlerimiz yoktur, dua üstü güçlerimiz vardır,
    ne kadar çok dua edilirse; gücümüz o kadardır...

    bize deli diyenler vardır birde ; gelir kulağımıza, duyarız:
    Çünkü atın iyisine doru yiğidin iyisine deli derler biliriz anlarız...

    ama onlar ne attan anlar, ne eşekten, ne de yiğitten...

    hani diyor ya o Şanı büyük Şair ; gömelim gel seni tarihe desem,
    siĞmazsin!
    işte biz o neslin torunlarıyız, içtik mi o tatlı şehadet şerbetini ; mezara da, toprağa da , tarihe de siĞmayiz...

    orada yaşanan orada kalırsa , burada yaşananlar da burada kalsın
    sormayın bize işte; surda yaŞananlar da haliyle surda kalsın !

    sevgililer günün kutlu olsun ey sevgili vatan

    --spoiler--
    6 ...
  2. 43.
  3. en gereksiz mal sevgidir.
    çiçekleri kuşları böcekleri annenizi sevgilinizi babanızı sevin..
    bunlar için kimseyi öldürmek zorunda değilsiniz.
    ölmek zorunda da değilsiniz.
    iyi günler.
    5 ...
  4. 4.
  5. *

    iki Osmanlı askeri

    Sayımız az, biz ne yapabiliriz ki, güçlüye boyun eğmek gerekli deyip, güvensizliklerini sürekli dile getirenlere Hindistan Büyükelçiliği'nden alınan belge sonucunda ortaya çıkan bir gerçek öykü aşağıdaki.
    "Yıl 1912, ingılızler Hindistan'ı isgal eder, Hindistan kralı Osmanlı'dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan'a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan'a çıkarlar ve ingilizlerle savaşmaya başlarlar. Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlük mücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip ingiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır diğerleri de savaşta şehit olurlar. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askerini, ingilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bir ingiliz gemisi Avustralya'ya geldiğinde, esir iki Osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar.

    Bir süre sonra, adı Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa baslar. Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar. 1918'de Avustralya Çanakkale'ye asker çıkarır ve bizim iki Osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşurlar, durum değerlendirmesi yaparlar. Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya'da yaşıyoruz. Avustralya devleti Osmanlı'ya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım derler. Alırlar kağıdı kalemi ve yazarlar: Sayın Avustralya Başkanı Eksalans Hazretleri, Biz iki Osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz, duyduk ki devletimiz Osmanlı'ya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale'ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki Osmanlı askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız. Bu bir Osmanlı savaş fermanıdır. Ekselansların bilgilerine duyurulur.
    Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah iki Osmanlı askeri, Sydney'in 250 km uzağında Karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler ve üçüncü tren de askeri mühimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basarlar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar. Ne olduğunu bir türlü çözemeyen Avustralya devletinin sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve mektubun atıldığı bölgeye 250 kadar asker gönderirler ve iki Osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. Birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur ve iki Osmanlı askeri bu Karlıdağlar'da şehit edilir. iki askerin şu an mezarı Sydney' e 250 km uzakta Karlıdağlar'da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak. Avustralyalılar iki Osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize (Hindistan asıllı) diyorlar. Oysa Hindistan'da ne Karahisar diyarı, ne de Karadeniz diyarı diye bir bölge var..."
    4 ...
  6. 40.
  7. yüreğimizi sımsıcak saran en temiz sevgilerdendir.

    unutmamalı ki; Vatan sıradan, kuru bir toprak parçası değildir. sadece gezip dolaştığımız, yeyip içtiğimiz, yatıp uyuduğumuz, eğlenip geğirdiğimiz bir ekonomik kaynak da değildir.

    Parayla kuponla falan alınıp satılan bir meta hiç değildir azizim. Vatan, namustur, atalarımızdan bize kalan, bizim de torunlarımıza emanet edeceğimiz kutsal bir parçamızdır...
    5 ...
  8. 21.
  9. ana sevgisiyle esdegerdir. anlayana tabi...
    3 ...
  10. 20.
  11. müebbettir ve bir ömür boyudur! infazım olsun bu sevgi.
    3 ...
  12. 1.
  13. tüm kutsal değerler dahil, sahip olduklarımızı borçlu olduğumuz vatana karşı duyduğumuz en kutsal sevgi.

    namık kemal de "vatan yahut silistre" adlı eserini sahnelemeden birkaç gün önce ibret gazetesi'nde yayımladığı ve "insan vatanını sever çünkü" sözleriyle hatırlanan "vatan" adlı makalesinde vatan sevgisini coşkulu bir ifadeyle, şu sözlerle anlatır : "süt çocukları beşiğini, çocuklar eğlendiği yeri, gençler geçimlerinin sağlandığı yeri, ihtiyarlar dünyadan ellerini eteklerini çektikleri yalnızlık köşelerini, evlat anasını, baba ailesini ne türlü duygularla severse insan da vatanını öyle duygularla sever. bu duygu, yani vatana gönülden bağlanma ve onu sevme; sebepsiz yere, sırf insanın tabiatından gelme bir istek değildir. insan vatanını sever. çünkü, allah'ın insanlara bahşettiği şeylerin en azizi olan hayat, vatan havasını teneffüsle başlar. insan vatanını sever. çünkü; tabiatın, yani allah'ın bağışladığı şeylerin en parlağı olan göz, dünyaya ilk baktığı zaman vatan toprağını görür. insan vatanını sever. çünkü, vücudunun maddesi, vatanın bir parçasıdır. insan vatanını hüzünlü bir hatırasını görür. insan vatanını sever. çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı, meffaati vatan sayesinde ayakta kalabilir. insan vatanını sever. çünkü, varlık sebebi olan atalarının sakin mezarlığı ve çocuklarının meydana geleceği yer, vatandır. insan vatanını sever. çünkü vatan çocukları arasında dil birliği, menfaat birliği ve birbirine fazla alışıklık olduğundan, gönül yakınlığı ve düşünce kardeşliği doğmuştur. o sayede bir adama göre vatan, dünya ile mukayese edildiğinde, oturduğu şehre göre kendi evi gibi görünür. insan vatanını sever. çünkü vatan mevcut olan hakimiyetin bir kısmını gerçek anlamda kullanma hakkına sahiptir. insan vatanına sever. çünkü vatan, öyle bir galibin kılıcı veya bir katibin kalemiyle belirsiz hatlardan, sınırlardan ibaret değil; millet, hürriyet, menfaat, kardeşlik, hakları kullanma, hakimiyet, atalara hürmet, aileye sevgi, çocukluk hatıraları gibi bir çok yüce duyguların toplanmasından oluşmuş, mukaddes bir düşüncedir..."

    sanırım fazla söze gerek yok.
    5 ...
  14. 32.
  15. Çocuk vatan sevgisini önce anne baba daha sonra ilk resmi eğitimini aldığı öğretmenlerinden alacak.

    O çocuk vatanında her türlü sıkıntıyı yaşayıp, hain idareciler tarafından yönetilen vatanında hayallerinin çok uzağında bulacak kendini.

    Yine de vatanının bir karış toprağı tehlikeye girse, tüm mutluluğunu, umudunu hatta her şeyden çok sevdiği ailesini geride bırakıp vatanını korumaya koşacak.

    tüm korkusunu olanca ağırlığıyla sırtına yükleyecek. Pek çoğunun kaçtığı kanlı meydana dualarla ilerleyecek. Bilecek ki ölüm takdir edilen saatte takdir edilen şekilde gelecek.

    Kendisine kanla emanet edilen vatan toprağına secde edip kanıyla yeni nesillere emanet edecek.

    ölüm bak seni beklemedim, koşarak geldim sana. Bırak sevdiklerimi benimle kal, sana koşarak gelenleri kucakla.
    3 ...
  16. 30.
  17. araplarda ve kürtlerde ne denli muhteşem! olduğunu gördüğümüz sevgi. Lan aq kaçacağına birleş bi birlik ol vatanını kurtar. Gerekirse vatanın için ölürsün. Allah a şükür Türk doğmuşuz. Vatanımızın kıymetini biliyoruz.
    2 ...
  18. 6.
© 2025 uludağ sözlük