Husserl'in descartes'e ithafen belirttiği ve heidegger'i varlık ve zaman adlı eseri yazmaya iten ontolojik önerme. Bu önermede kelimelerin yerlerinin değiştirilmesinden çok ötede bir anlam ve kavrayış söz konusudur. Zira descartes "düşünüyorum, o halde varım" dediğinde temel olarak iki hataya düşmüştü fenomenolojik ontoloji adına: (i) descartes'in meşhur önermesinin temelde bir bilgi olduğu iddiası, (ii) aynı önermenin "var olmanın düşünmenin kanıtı (gerekçesi)" mı, yoksa "düşünmenin var olmanın kanıtı (gerekçesi)" mı olduğu konusu.
ilkine (i) ye husserl ve heidegger, onun bir bilgi olmadığı, çünkü fenomenolojik olarak olgudan uzak, sezgisel olduğu gerekçesiyle karşı çıkar ve düzeltme olarak, "düşünüyorum, o halde varım" deyişinin bir bilgi değil de, varsayım olduğunu söyler.
ikincisine, (ii) ye karşılık ise; bu iki filozof var olmanın gerekçesinin düşünmek olmadığını, aksine düşünmenin gerekçesinin var olmak olduğunu söylerler.
Bu, "varım o halde düşünüyorum" önermesine temel olarak "düşünmeyenler yok mu" gibi bir eleştirel soru sorulmuştur. Fenomenolojik ontoloji ise bu soruya, "var olanlar 'düşünenler' ve 'düşünmeyenler' olarak ikiye ayrılmaz, 'düşünenler (aktüel)' ve 'düşünmeleri muhtemel olanlar' olarak ikiye ayrıldığını ifade ederek cevap vermiştir.
Not: bu konu bu kadar yavan bir anlatımla tamamen kavranamaz. Fakat bu başlığa girilmiş entryler herhangi bir felsefi soruna işaret etmekten başka kişisel yorumlardan ibaret olduğundan en azından bir ön-bilgi olması ereğiyle bu kısa yazıyı yazdım.
Descartes'ın "Şüphe ettiğim sürece şüphe etmeyeceğim tek şey şüphe edeceğimdir. Şüphe etmek, düşünmekten ayrı düşünülemez. Şüphe etmeden var olamam. O halde düşünüyorum, öyleyse varım." mantığının gençliğe uyarlanmışıdır. *