bilinen tarihe göre ilerleme sonucunda adem denilen ilk insan olarak - tahmini iki bin burdan, hadi iki değil üç bin yıl önce yaratıldığı efsanesine ithafen, milattan önce verelim bol bol -, inançlı insanlara yutturulmaya çalışılan mit ile bilimin öne sürdüüğü ilk insan kalıntılarının - yanılıyor olabilirm, lakin sürekli bu bilim denen şey gelişiyor efenim durduramıyoruz - on dört bin yıl öncesine dayanması gerçeği sonucunda ortaya çıkan sohbet ihtiyacıdır..hacı diyesi gelio insanın, bu ne iş ???
dünyanın her zevki,materyali fani, insanlarsa vefasız ve çok güçsüz olduğundan normal bir ihtiyaçtır.
zaten bunu idrak ederek* ona yönelme hissini verende odur.
dua edince karşılık vererek,icabet edecektir, lakin bu kabul kulunun en hayrına olacak şekilde olur ve olmalıdır. benim gibi cahil bir kulun* bu sırrı bilmediğinden kimi vakit kafası karışabilir. bir zaman sonra anlarız ki başımıza bela şeyler istemişiz ve kabul edilmemiş.
bazende allah sevdiğinin, aciliyet içinde olmayan, dileğini hemen kabul etmez ve kulunun ona yönelişini,dileyişini,kah hüzünlü kah mutluluk hayaliyle çevrili o sesini duymak ister.
öyle olmadığını zannetsek de yine büyük bir kazanca bizi beklemekte. daima onun huzunda olduğumuz bu süreçte hem şu sinsi dünyaya aldanmamız engellenmiş olur. belki de o az kalmış olan vaktimizi büyük bir imanla geçirerek baki aleme göç ederiz ve dularımızın orada kabulüyle birlikte sonsuz bir mutluluğa erişiriz.
allah, insanın aklına hitabedermiş; dolayısıyla aklını kullanan herkese allah cevap verir, bir nevi konuşur.
akıl: zeka, mantık, bilgi(hafıza), sağduyu, ahlak, inanç. bütün bu özellikler, birlikte birbirlerini kullanarak sinerji yaratarak müthiş bir güç oluştururlar. bu yüzden akıl, allah'ın insanlara verdiği, en değerli hazinelerden biridir.
