varolmak güzel. her şeye karşın. iyisine, kötüsüne, güzeline, çirkinine, günahına, sevabına... her şeye karşın en değerli olan. fakat, bu varoluşun nedenini bilmek, galiba hepsinden daha da değerli olacak olandır.
kişi, kendisini diğer tüm yaratılmışlardan ayıran aklı sayesinde bir şeyleri sorgulamalıdır. varoluşunun temeline her şeyi yerleştirmelidir. tanrı'yı, materyalizm'i... her şeyi. hatta, hiçlik'ten gelip tekrar hiçlik'e gideceğini dahi düşünmelidir. zira; nedensiz bir varoluş ve amaçsız bir hayat nedir ki?
bir çok sofistike inanışta ve dinlerin takva boyutundaki düşünce sistemlerinde de bahsedilen durum bu değil midir ki? nedir varoluşun anlamı? bir varlık var! biz varız! ve, bir gün öleceğiz. evrendeki en büyük ikinci mucizemizin gerçekleşmesi an meselesi. bu arada ilk mucizemiz ise doğum. belki de birazdan öleceğiz. ikinci mucizemizle koyun koyuna yaşıyoruz bu hayatı. onun içindir ki sorgulanmalı varoluş da. tıpkı tanrı'nın sorgulanması gerektiği gibi.
çünkü; eğer, bir şey sorgulanamayacak kadar despot ve ego sahibi bir kavram veya şahıs ise eğer, bu ancak benim midemi bulandırır. ve, kendisinin yüzüne kusmamı gerektirir.