insan varoluşunun sebepsizliğinin getirdiği bunalma.zaman zaman büyük tiksintilere, ümitsizliğe düşme durumu.kimi yerde ansızın nüksedip elden ayaktan düşürür.ilacı aklın bir şeylerle meşgul olmasıdır muhtemelen.varoluş anksiyetesi olarak da geçer kimi yerde.
INSANIN VAROLSUNA INANAMASIDIR.BU ISE INSANLARA HAYATLARI BOYUNCA SIKINTI VE BU SIKINTININ ARDINDA GELEBILECEK OLAN KIMLIK BASKISINI TETIKLEYECEKTIR.CUNKI INSAN HER DURUMDA KENDI KIMLIGINI SORGULAYACAK VE BU DONGU OLENE KADAR DEVAM EDECEKTIR.Örneğin ünlü filozof Heideger'e göre insan doğuştan sıkıntılıdır ve hayatı boyunca hep sıkıntılı kalacaktır; buna varoluş sıkıntısı der.
"Acaba senin de bilinçaltın var mıydı babacığım? Bana öyle geliyor ki sizin zamanınızda böyle şeyler icad edilmemişti. Sanki Osmanlıların böyle huyları yoktu gibi geliyor bana. Senin fesli ve redingotlu resimlerini gözümün önüne getiriyorum da, bu görüntüyle "varoluşçu bir bunalımı" yan yana düşünemiyorum doğrusu"
tüm entel dantellerin tek derdidir..bu varoluş sıkıntısı vardır elif şafak'ın bi de okurlarınca yeterince entelektüel bulunup bulunmadığının sıkıntısı..yoksa edebi kaygılar , etik , laf çalmama fln bunlar boş iler orhanıma pamuğuma elifime şafağıma..
insanın seçeneği olmadan geldiği dünya hayatındaki anlamsızlığa anlam verememesi.
Gelişmiş canlı olmasından mütevellit ölümü kabullenmek istememesi. Kendisini önemsenmiş ve bir görevi olan varlık olarak görmek istemesi gibi şeylerden olur.
insanın yaşamındaki tüm ciddiyeti götürür, çabasızlık verir.
Saçma sapan şeylere öfkelendirir.
Bu sıkıntı ile yaşamanın yolu doğaçlamaktır ve bunu yok saymaktır.
Yoksa insan yaşamı çok kısa, bu sıkıntı ile tükenmeyecek kadar kısa hemde.
Biraz uçayım diyorsanız ölümsüzlükle ilgilenebilirsiniz, dünya yok olsa da başka gidilecek gezegenler peşinde olabilirsiniz..