**
varlığından haberi olunmayan insanlar, kıymetli bir madeni ortaya çıkarmak için kullanılan başka bir maden gibidir. Okullarda öğrenciler vardır. ya çok zeki ya çok yaramaz ya da varlığından haberi olunmayanlar, işte öğretmenler, ya çok zeki ve aktif olanları ya da çok yaramaz olanları tanır ve isimleriyle çağırırlar. Fakat asıl cevherler orada karşınızda duran, sesi çıkmayan, adını henüz bilmediğiniz ve okul sonuna kadar öğrenemediğiniz öğrencidir. o Öğrenci yıllar sonra bir yerlere gelir ve öğretmeninin karşısına dikilir. tebessüm eder ve -beni hatırladınız mı der! Öğretmen -aaaaeee evet hatırladım sen şu şey değilmisin der( binlerce öğrencisi olmuştur hatırlamakata güçlük çeker ama zaten hiç tanımamıştır ki) Öğrenci -Ben şu falanca lisedeki falanca hani şu olmuştu bu olmuştu der. hoca -haa evet evet deyip nasıl olduğunu sorar(konuyu değiştiriyor) Öğrenci öğretmenin kendisini hatırladığını düşündüğünü belli etmek ister gibi gülümseyerek kısa süre daha konuşur ancak öğretmen hatırlamamıştır. Öğrenci de hatırlanmadığını bilmektedir. Fakat Öğrenci iç huzuru ile öğretmeninin yanından ayrılır. çünkü artık iyi bir iş ivardır. hayatta ortalarda kaldığından dengeli yaşamayı öğrenmiştir. ayaktadır. sınavları vermiş mülakatları geçmiş, sevdiği kızla çıkmıştır. (bir çok kızla değil sevdiği kızla) dolayısıyla bir iç huzuru yakalamıştır. önü açık bir işi mutlu bir dünyası vardır. ama hala en az hatırlanan odur. resimlerin içindeki 8 kiiden - şu kimdi yavv diye sorulandır. lakin diğerlerinden dah a başarılı olmuştur.* ya başarılı olamadıysa işte o kaybedendir. kaybetmeyi sadece ona sormalısınız. hayatı boyunca kaybeden biri olmanın dayanılmaz ağırlığını ona sorun bana değil gerizekalı ona sor aklımdan geçenleri sorgula diye değil kendini yazıda bul diye yazdım